Sigorta Gazetesi

Haluk Özsarı yazdı… Küresel düşün, yerel hareket et

Sağlık sistemlerinde, her dönemde ve her ülkede yapılmakta olan, özellikle COVID-19 küresel salgını sonrasında daha da artan bir değişim süreci yaşanıyor. Son iki haftadır, bu konuda gündeme gelen farklı bakışları ve bunların uluslararası örneklerini paylaşmıştım. Bu hafta, dünya deneyiminden de yararlanarak, Türkiye özelinde bazı bağlantılar kurmaya çalışacağım.

Ama öncelikle 1990’lı yıllarda; sloganlaştırılan bir ilkeden söz edeceğim. İlkenin orijinali, “Think Globally, Act Locally” olarak bilinir. Türkçesiyle “Küresel Düşün, Yerel Hareket Et” ilkesi, Dünya Sağlık Örgütü tarafından gündeme getirilmişti. Bu ilkeyi, özellikle değişim sürecinin temeline katkıda bulunması için hatırlatmak istedim.

Ortak Payda; İlgili Paydaşlarla Paylaşma

Yenilikçi yaklaşımlar, sağlık hizmetlerinde yeterlilik kavramını üç boyutta sorgulamaktadır;

Yeterliliği ya da yetersizliği tartışılan bu başlıkların ortak paydasında “paylaşma” kavramı yer alır. Öznesi de doğal olarak ilgili paydaşlarıdır. Paylaşma kavramı; veriyi paylaşmaktan, karar verme sürecini, kaynakları ve sonuç olarak riski paylaşmaya kadar uzanmaktadır. Sıralanan paylaşılacaklar listesi, ilgili paydaşlarla her türlü birlikteliği içermektedir.

Bu yüzden ister merkezi, ister yerel, hatta ister küresel düzeyde olsun; sağlık planlamasındaki karar vericilerin her türlü işteki sadece yetkiyi değil sorumluluğu da paylaşması çok önemsenir. Sağlıkta da katılımcı yönetim olarak bilinen bu özellik, aslında karşılıklı etkileşim içinde kamu gücüyle çalışan bir ekosistemi amaçlar. Böylelikle, biri bir sonrakini etkileyen, bazen de en sondan geri dönüp tekrar planlamayı gerektiren, bütüncül ve dinamik bir süreç hedeflenir.

Sağlığın teşviki ve geliştirilmesinden, korunması ve hastalıkların önlenmesi ile tedavisine kadar her aşamasında, paydaşlar arası bu etkileşimden yararlanılması tavsiye edilir. Bunlar arasındaki sinerji, sağlık ekosisteminde bir yandan mevcut boşlukları doldurur, diğer yandan da amaca ulaşmak için en uygun yolları (etkililik) belirlemeye çalışır.

Paylaşmanın temeli, eksiği olanın olmayandan karşılanması esasına dayanır. Aslında, her türlü kaynağın birlikte kullanımı mümkündür. Sağlık profesyonellerinden, tıbbi donanıma, hizmet türünden laboratuvara, hatta sağlık kurumlarına kadar, ortak kullanım modelinden yararlanılabilir. Satın alarak değil, birlikte çalışabilirliğin yenilikçi modellerini bulup uygulayarak, rahatlıkla farklı modeller kurulabilir. Zaten işin özü, bulunmasında zorluk çekilen alanlarda, sahipliği kime ait olursa olsun, rasyonel bir iş planlaması ve birlikte çalışma ortamını oluşturmaktır.

Birlikte Kullanım

Türkiye’de de sağlık alanında ortak kullanım örnekleri yıllardır uygulanmaktadır. Hizmet alımı ile başlayan bu modeller, birlikte kullanım ile yönetilen hastane örneklerine, hatta sağlık hizmetinin tüm sağlık kuruluşlarından alınabilmesini sağlayan modellere kadar uzanmaktadır.

Sağlık Bakanlığı ve bazı Üniversite Hastaneleri için afiliasyon olarak da bilinen birlikte kullanımına yönelik ilk düzenleme; 2010 yılında kanun, 2011 yılında  yönetmelik olarak yapılmıştır. İlk örneği Sakarya Üniversitesi’nde başlayan birlikte kullanım uygulamaları; Rize, Marmara, Erzincan, Ahi Evran, Giresun, Yıldırım Beyazıt, İzmir Katip Çelebi, İstanbul Medeniyet, Ordu ve Muğla Üniversiteleri ile devam etmiştir. Düzenlemelerde, Sağlık Bakanlığı ile üniversitelerin ilgili birimlerinin karşılıklı işbirliği çerçevesinde birlikte kullanılabileceği belirtilmektedir.

Sadece Sağlık Bakanlığı ve Üniversite Hastaneleri için uygulanmakta olan bu modelin, içinde özel sektörün de olduğu, karşılıklı ve çok taraflı uygulamaları da düşünülebilir. İnsan kaynağından hizmete, yönetim modelinden tesis veya bölümlerinin ortak kullanımına kadar genişletilebilecek uygulama alanları planlanabilir. Pilot uygulamalarla başlayabilecek ve aşamalarla sonuçları değerlendirilerek genişletilebilecek örnekler oluşturulabilir.

Bu örneklerde, öncelikle sağlık hizmeti gereklerine uygun tanımlamalar netleştirilmeli, sağlık çalışanlarının özlük haklarıyla, mesleki yetki ve sorumluluklarının hukuksal temeli güvenceye alınmalıdır. Bunları yapmanın en etkili yolu, tüm paydaşların yararının gözetilebileceği ortamlarda modellerin birlikte tasarımı olabilir. Böylelikle ilgili taraflar kendi öncelik ve duyarlılıklarını gündeme getirme fırsatı bulabilir, sinerji ortamı daha gerçekçi olarak oluşturulabilir.

Bulunmasında veya hizmet verilmesinde zorluk çekilen alanlardan başlayarak, rasyonel bir planlama ile ilgili tüm taraflarla birlikte çalışma modelleri oluşturulabilir. Özel hastanelerden hizmet alınmasının son aylarda  değiştirilen koşullarını da bu kapsamda değerlendirmekte yarar olacaktır. Çünkü, teorik olarak ilgili paydaşlarla birlikte verilecek hiçbir karar sadece tek bir tarafın yararına olamaz.

Model tasarımında tüm paydaşlar, içtenlikle esnek bir bakışla bir araya gelebilir ve şeffaf bir anlayışla sadece kurumlarını değil sağlık hizmetine ihtiyacı olanları önceliklerinin ilk sırasına koyan bir anlayışla üretebilir. Böyle olursa, artan iyi uygulama örnekleri de yaygınlaşabilir.

Süreç, beceri geliştirme aşamasından teknik yeterliliklerin artışına ve sonuçta değişim yönetimi yoluyla, birey odaklı yaklaşıma kadar ilerleyebilir. Model, her aşamasında değer ve etkililik odaklı olarak bir sonraki basamağını tetikleyebilir.

Küresel Bakışla Yerel Uygulama Örnekleri

Dolayısıyla, ortak akıl ile odağa kişi alınarak verilecek her bir karar; öncelikle bireyin, sonuçta da sağlıklı bireylerin oluşturduğu toplumun sağlık düzeyini yükseltmeye katkıda bulunacaktır. Sağlıkla ilgili olumlu duygu içindeki her birey; kendisine, çevresine ve yaşadığı topluma, bu duygusunu artarak yansıtılabilecektir. Küresel bir bakışla tasarlanan modelleri yerel koşullara göre planlayarak uygulamak, sağlığın geleceği için karar verenlere ışık tutabilir.

Böylelikle, eski kurallarla ve tek bir sektör tarafından çözülemeyen karmaşık zorlukları, alışıldık ve tekrarlayan uygulamalar yerine, yenilikçi modellerle;

Exit mobile version