HDI Fiba Emeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) üzerine açıklamalar yaptı. Öztürkoğlu, “BES, 20 yılda 1.1 trilyon fona geldi. Oysa tamamlayıcı emeklilik sistemi geldiğinde dört yılda, beş yılda bu fon büyüklüğünü geçmiş olacağız” dedi.
Editör: AYTAÇ NALLAR
HDI Fiba Emeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, tamamlayıcı emeklilik sistemi üzerine açıklamalar yaptı. Dünyanın hızla yaşlandığını, 2035’li yıllardan sonra yaşlı nüfusun genç nüfusu geçeceğini belirten Öztürkoğlu, Avrupa ve Amerika’da yaşlı nüfus oranının yüzde 25’lerde, her 5 kişiden birinin 65 yaş üzeri olduğunu söyledi. Türkiye’de ise her 10 kişiden birinin yaşlı olduğunu ifade eden Öztürkoğlu, “Bizim önümüzde daha 10-15 yıl var. Ondan sonra demografik yapının getirmiş olduğu fırsat penceresi Türkiye’de kapanmış olacak. Dolayısıyla bu dönemi iyi kullanmamız gerekiyor” dedi.
Öztürkoğlu, yaşlanan nüfusun en önemli unsurlarından birinin emekliliğin finansmanı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Emeklilik sistemleri üç parçadan oluşuyor. Birincisi, devletin vermiş olduğu imkanlar, bu kısım yaşlanan nüfusla beraber tüm dünyada azalmak zorunda. İkincisi tamamlayıcı emeklilik sistemleri; çalışanların maaşlarından yapmış oldukları ileriye yönelik tasarruflar, işverenlerin katkısı, devlet katkısı. Üçüncü basamak ise gönüllü sistemler, yani BES. Dolayısıyla Türkiye’de biz ortayı atlamışız. Otomatik katılımla 2017’de biraz doldurulmayı denedik ama istediğimiz kapitali sağlayamadık. Dolayısıyla yaşlanan nüfusla beraber yaşlılıkta emekli maaşı alma unsurunu sağlayacak mekanizmalar kurulmak zorunda. Türkiye’de artık, bu zorunluluğun hissedildiği noktalara gelmiş bulunuyor.”
BİRİNCİ UNSUR SİSTEMDE KALICILIĞI SAĞLAMAK
Erol Öztürkoğlu, tamamlayıcı emeklilik sistemindeki önemli hususlara da değinerek, en önemli unsurlardan bir tanesi çalışanların çalışma hayatı boyunca tasarruf etmesi olduğunu vurguladı. Otomatik katılım sistemi ile bunun başarılamadığını kaydeden Öztürkoğlu, “Otomatik katılımda her çalışan sisteme dahil olmak zorunda ama istediği zaman çıkabilir. Dolayısıyla bu sistemin büyümesini engelleyen unsurlardan biri. Dolayısıyla tamamlayıcı emeklilik sisteminde çıkışla ilgili opsiyonların çok iyi dizayn edilmesi gerekiyor. Emeklilik süresi boyunca tasarrufların maaşlardan kesilerek sistemde toplanması gerekiyor. Birinci unsur demek ki sistemdeki kalıcılığın devamlılığını sağlayacak parametrelerin dizayn edilmesi gerekiyor, kamu otoritesi tarafından” dedi.
ÇALIŞANIN MAAŞINDAN YÜZDE KAÇ KESİLECEK?
İkinci konunun ise çalışanların maaşlarından yapılacak kesinti tutarı olduğuna dikkat çeken Öztürkoğlu, bu konuda da şunları söyledi:
“Çalışanın maaşından yüzde kaç kesilecek? Bu oranın belirlenmesi gerekiyor. yarın için biz bugün, ne kadardan vazgeçeceğiz? Öyle ya da böyle bütün dünyada bir enflasyon ve geçim ile ilgili sorunlar var. Bunların her birinde ideal modellere, ideal rakamlara ilk günden çıkmamız da gerekmiyor. Sistemleri kurmamız, başlatmamız ve o parametreleri zaman içerisinde değiştirmemiz gerekiyor. Bu da süreyle ilgili bir şey. Çalışan kaç yıl çalışacak, kaç yıl boyunca bu sisteme katkı payı ödeyecek? Dünya ölçeklerine baktığımızda bu oran 3 ila 10 arasında bir rakam. Belki de gelire bağlı olarak da değişkenlik gösterebilir. Bir diğer konu, işveren katkısı. Bu da yine sistemin olmazsa olmazlarından biri. Bir üçüncü unsur devlet katkısı ve devlet katkısı ile beraber işverenlere ne tür teşviklerin geleceği. Bu sistemin sağlıklı işleyebilmesi için bu parametrelerin oturtulması gerekiyor.”
EMEKLİLİK FONLARI HAYATİ ÖNEME SAHİP
Erol Öztürkoğlu, tamamlayıcı emeklilik sistemi üzerine varsayımlar yapıldığına da dikkat çekerek, “BES 20 yılda 1.1 trilyon fona geldi. Oysa tamamlayıcı emeklilik sistemi geldiğinde dört yılda, beş yılda bu fon büyüklüğünü geçmiş olacak. Hep tasarruf açısından bakıyoruz. Kişilerin emekli maaşı açısından bakıyoruz. Piyasalardaki derinlik, varlık çeşitliliği, ekonomik ataklara dayanıklılık açısından da emeklilik fonları hayati önemde. Bir de konunun bu taraftan da düşünülmesi gerekiyor” dedi.