Arex Sigorta Genel Müdürü Abdullah Kara, reasürans maliyetlerinin aşağı çekilmesi gerektiğini belirterek, “Primlerin belli bir oranının mutlaka Türk Reasürans’a zorunlu olarak devredilmesi lazım. Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans havuzları kurarak birbirine destek olacağı bir ekosistem yaratılarak, milli bir reasürans politikası oluşturulmalı” dedi.
Arex Sigorta Genel Müdürü Abdullah Kara, milli bir reasürans politikasına ihtiyaç olduğunu söyledi. Kara, reasürans maliyetlerinin aşağı çekilmesi gerektiğini de açıkladı. Kahramanmaraş depreminden sonra reasürans maliyetinin üç kat arttığını belirten Kara, “Örnek olarak, 100 liralık reasürans koruması almak için 6,5-7 lira düzeyinde primlere katlanmak zorundayız, sigortacılar olarak. Yani 6,5-7 lira maliyet ne demek? Ortalama 15 yılda bir koruma için reasürör tamamını cebine koyabiliyor. Ancak büyük depremlerde özellikle 250 yıllık modellemeler yapılıyor. Beklenen bir İstanbul depremi var. İstanbul depreminin de beklenen etkisini peşinen ceplerine koyuyor reasürörler” dedi.
Abdullah Kar, sigortacıların 2,5-3 oranlarında primle sigortalılara poliçeleri sunduklarını ifade ederek, “Yani 100 liralık bir koruma için 2,5-3 lira arasında, yapının cinsine göre, bölgesine göre prim alıyoruz. Ancak bunun karşılığında katlandığımız maliyet 6,5-7 lira. Yaklaşık üç katı maliyet söz konusu. Bu oran çok yüksek. Bunun da nedeni reasürörlerin meydana gelen depremi fırsata çevirmelerinden kaynaklanıyor. İkincisi ise beklenen İstanbul depremi var ve bizim buna karşı her türlü önlemi almamız gerekiyor. İstanbul’da bir deprem olması durumunda rasürörler ciddi maliyete katlanacaklar” şeklinde konuştu.
REKABETTEN DOLAYI PRİMLER ARTMIYOR
2023’teki deprem sonrasında yangın branşında deprem poliçelerine ciddi talep olduğunu, bunun da sigorta sektörünün prim üretimine yansıdığını vurgulayan Kara, 2024 yılında ise üretimin 2023’teki gibi artmadığını ifade ederek, “Rekabetten dolayı primler artmıyor. Bu sürdürülebilir değil, maalesef. Sigortacılıkta sonuçları hemen 6 ayda, bir yılda almıyorsunuz, daha uzun sürede alıyorsunuz ve bu ucuza satmanın maliyetini biz önümüzdeki dönemde mali tablolarda göreceğiz” dedi.
TÜRK REASÜRANS’A DEVİR ZORUNLU OLMALI
En önemli sorunun reasürans maliyetlerini aşağı çekmek olduğuna da değinen Kara, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aslında milli bir reasürans politikasına topyekun ihtiyaç var. 1927 yılında kurulan Milli Reasurans şirketine, 2001 sonuna kadar prim devri zorunluydu. Son yıllarda kurulan milli şirketimiz Türk Reasürans var. Yurtiçindeki şirketlerin belli oranda primi Türk Reasürans’a devri belki zorunlu hale gelmeli ki, Türk Reasürans’ın da çok daha büyüyerek, sermayesini güçlendirerek global bir oyuncu haline gelmesi gerekiyor. Aynı zamanda Türkiye’deki sigorta şirketlerinin reasürans havuzları kurarak birbirine destek olacağı bir ekosistem yaratılarak, milli bir reasürans politikası oluşturulup, reasüransta dışa bağımlılığı mümkün olduğunca düşük seviyeye indirmemiz lazım.”
REASÜRANS MALİYETLERİ DÜŞÜRÜLMELİ
Kara, Türk Reasürans’ın, piyasaya ciddi katkı sağladığına da dikkat çekerek, şu açıklamaları yaptı:
“Ancak maliyetlerin aşağı çekilebilmesinin yolu, yerli ve milli şirketlerin daha da güçlendirilerek, onlara yapılan devir oranlarının yükseltilmesinden geçmektedir. Primlerin belli bir oranının mutlaka Türk Reasüransa zorunlu olarak devredilmesi lazım. Böylece Türk Reasürans’ın fonları artacak, sermayesi daha da güçlenecek, lokalde faaliyet gösteren sigorta şirketlerine katkısı artacaktır, diye düşünüyorum. Aksi takdirde şok dönemlerinde, yani bir deprem olduğunda, reasürörler doğrudan primleri yukarı çekiyorlar. Sizin tüketiciye sunduğunuz primle reasüröre verdiğiniz prim eşdeğer olmadığı için bu işin sürdürülebilirliği ortadan kalkıyor. Bu yönden milli bir reasürans politikasına ihtiyaç olduğunu söyleyebilirim.”