2025’e doğru ilerlerken durgunluk, iş gücü kıtlığı, artan korumacılık ve yüksek enflasyon gibi süregelen tehditler, üst düzey yöneticilerin aklındaki en önemli konular arasında yer alıyor. Ayrıca yapay zeka ve yanlış bilgilendirmenin etkileri de dahil olmak üzere olağanüstü hava olaylarının ve teknolojik risklerin ortaya çıkması durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Riskler Raporu’nun Ocak 2025’te yayınlanmasından önce, Zurich Insurance Group ve Marsh McLennan, Forum’un ‘yönetici görüş anketi’nin özetini yayınladı. Anket, 121 ülkede 11.000 iş profesyonelinin görüşlerini topluyor.
İşletmeler giderek karmaşıklaşan bir risk ortamında yol alırken, proaktif bir duruş sergilemek ve odağı ekonomik risklerin ötesine genişletmek önemlidir. 2024’ün kayıtlara geçen en sıcak yıl olma yolunda olduğu göz önüne alındığında, iklim değişikliğinin artan etkileri göz ardı edilmemelidir. Ortaya çıkan teknolojilerin hızla ilerlemesi, büyüyen zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olacak, ancak aynı zamanda yeni tehditler de oluşturuyor. Bu çeşitli riskleri proaktif bir şekilde belirleyip azaltarak, işletmeler belirsizlik karşısında dayanıklılık kazanabilir ve gelişebilir. Bu sorunları doğrudan ele almak yalnızca operasyonları korumakla kalmayacak, aynı zamanda şirketleri gelecekte sürdürülebilir başarıya da konumlandıracaktır.
İŞTE EN ÇOK MERAK EDİLEN DÖRT KONU
Ekonomik tehditler: Ekonominin durumuyla ilgili endişeler ortadan kalkmayacak. Ekonomik iyileşmeye dair bazı işaretlere rağmen, G20 ülkelerindeki iş liderleri, enflasyon, işgücü ve yetenek kıtlığı gibi ekonomik tehditleri önümüzdeki iki yıldaki en büyük riskler olarak değerlendiriyor ve istikrarlı bir ekonominin hayatta kalmak ve ilerlemek için kritik bir bileşen olduğuna inandıklarını vurguluyor.
Ekonomik ve toplumsal zorluklar: Anket ayrıca toplumsal risklerin ekonomik risklerle yakından bağlantılı olduğunu, hem neden hem de sonuç olarak hareket ettiğini belirtiyor. Bu birbirine bağlılık, ekonomik gerilemelerin toplumsal sorunları kötüleştirebileceği ve bunun tersi anlamına geliyor.
Küresel sonuçları G20 iş liderlerinin sonuçlarıyla karşılaştırdığımızda, en büyük beş riskten dördünün aynı olmasıyla benzer endişeler buluyoruz. Ancak, dikkate değer bir fark var: küresel profesyoneller genellikle çevresel riskleri göz ardı ederken, G20 bunları en büyük risk olarak görüyor. Bu, çevresel riskler giderek daha yaygın ve yıkıcı hale geldiğinden, daha geniş bir bakış açısına ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.
Çevresel riskler: G20’nin en büyük beş riski arasında yer alan aşırı hava olayları, beşinci en büyük risk olarak yer aldı. Bu, Brezilya, Almanya, Endonezya ve ABD dahil olmak üzere birçok G20 ülkesinin şiddetli sel, ortalamanın üzerinde yağış, orman yangınları, aşırı sıcaklık veya artan kasırga aktivitesi yaşadığı bir yılı takip ediyor. Çevresel tehditler göz ardı edilmemelidir. İklimle ilgili olayların sıklığı ve şiddeti, şirketlerin ve ekonomilerin felaketle sonuçlanmasını önlemek için işletmelerin risk dayanıklılık planlarına çevresel riskleri dahil etmelerini gerektirir.
Siber Riskler: Anket ayrıca iş liderleri arasında siber riskler konusunda artan endişeyi gösteriyor. Ankete katılan G20 ülkelerinin beşinde siber tehditler en büyük riskler arasında yer alıyor. Yanlış bilgi, dezenformasyon ve yapay zeka teknolojilerinin olumsuz sonuçları gibi sorunlar özellikle endişe verici çünkü güveni zedeleyebilir, operasyonları aksatabilir ve önemli mali kayıplara neden olabilir.
TEKNOLOJİK RİSKLERE YÖNELİK ENDİŞE
Olağanüstü hava olayları, G20’nin en önemli beş riski arasında, beşinci en büyük risk olarak yer alıyordu. Bu durum, Brezilya, Almanya, Endonezya ve ABD gibi birçok G20 ülkesinin şiddetli sel, ortalamanın üzerinde yağış, orman yangınları, aşırı sıcaklık veya yoğun kasırga faaliyetleriyle karşılaştığı bir yılın ardından devam etti.
Bu yılki anketin bulguları, yapay zekâ kaynaklı yanlış bilgi ve dezenformasyon gibi teknolojik risklere yönelik endişelerin de arttığını gösteriyor. Bu riskler, ülke bazındaki ilk beş risk arasında bu yıl altı kez yer aldı; bu sayı 2023’te sadece üçtü. Örneğin, Endonezya’da bir numaralı, ABD’de üçüncü ve Birleşik Krallık’ta ise dördüncü en büyük risk olarak sıralandı.
Zurich Sigorta Grubu, Grup Risk Lideri Peter Giger, şu açıklamalarda bulundu: “Şirketler giderek karmaşıklaşan risk ortamında yol alırken, odaklarını ekonomik risklerin ötesine genişletmeleri çok önemli bir hale geliyor. 2024 yılı kayıtlara geçen en sıcak yıl olma yolunda ilerliyorken, iklim değişikliğinin artan etkileri göz ardı edilmemelidir. Teknolojilerin hızlı gelişimi, büyüyen zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olsa da beraberinde yeni tehditler de getiriyor. Şirketler bu çeşitli riskleri, proaktif bir şekilde tespit edip yöneterek, belirsizliklere karşı dayanıklılık kazanabilir ve gelişim sağlayabilirler. Bu sorunları doğrudan ele almak, yalnızca operasyonları korumakla kalmayacak, aynı zamanda şirketlerin gelecekte sürdürülebilir bir başarı yakalamalarına olanak tanıyacaktır.”
Marsh McLennan Avrupa COO Carolina Clint: “Küresel ekonomide bazı olumlu trendlere tanık olurken, bu yılki Yönetici Görüşü Anketi’nin bulguları G20 ülkelerindeki iş dünyası liderleri arasında önemli bir endişe düzeyine işaret ediyor. 2025’e doğru ilerlerken durgunluk, iş gücü kıtlığı, artan korumacılık ve yüksek enflasyon gibi süregelen tehditler, üst düzey yöneticilerin aklındaki en önemli konular arasında yer alıyor. Ayrıca yapay zeka ve yanlış bilgilendirmenin etkileri de dahil olmak üzere olağanüstü hava olaylarının ve teknolojik risklerin ortaya çıkması durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu zorlukların üstesinden başarıyla gelebilmek için işletmelerin çevik ve adaptasyon kabiliyetine sahip olmaları gerekmektedir.”