Orta Vadeli Program kapsamında üç yılda ‘tamamlayıcı uzun süreli bakım sigortasına’ geçilmesi planlanırken TÜİK’in yeni açıkladığı Türkiye yaşlı profili araştırması, uzun süreli bakım sigortasına ihtiyaç olup olmadığını da ortaya koyuyor.
Orta Vadeli Program kapsamında üç yılda ‘tamamlayıcı uzun süreli bakım sigortasına’ geçilmesi planlanırken TÜİK’in yeni açıkladığı Türkiye yaşlı profili araştırması, uzun süreli bakım sigortasına ihtiyaç olup olmadığını da ortaya koyuyor. Bakım sigortasına geçilmek istenmesinin bir nedeni de demografik değişim ve toplumun yaşlanması. Yaşlı nüfusun (65 ve daha yukarı) toplam nüfus içindeki payı yüzde 10’a yaklaşmış durumda. Bu oran 5 yıl önce yüzde 8’lerdeydi. Projeksiyonlar ise 2030 yılına kadar bu oranın yüzde 13’lere çıkacağını gösteriyor.
TÜİK’in son rakamlara göre, konut içinde 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 17,5 iken bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki kişiler için yüzde 24. Bu d şunu gösteriyor ki, bugün için her 4 haneden birinde en az bir yaşlı bulunuyor.
Yaşlı nüfusun artışı ile birlikte uzun süreli bakıma ihtiyaç duyacak bireylerin sayısı da artıyor. Uzun süreli bakıma ihtiyaç duyacak bireylerin dışında kalan yaşlılar ise günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmek için evde destek hizmetlerine ihtiyaç duyuyor. Bu da kamunun üzerindeki bakım yükünü artırıyor ve bakım finansmanı için gerekli planlamaların yapılmasını gerektiriyor.
YAŞLILARIN ÇOĞU EVDE BAKIM HİZMETİ İSTİYOR
Peki, TÜİK’in açıkladığı veriler ne diyor?
Araştırmaya göre ileri yaş döneminde 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 54,6’sı evde bakım hizmeti/gündüzlü bakım hizmeti alarak evinde kalmayı tercih edeceğini belirtti. Bu yaş grubundaki kişilerin yüzde 24,2’si oğlunun/kızının yanında kalmayı, yüzde 5,9’u ise huzurevine gitmeyi tercih edeceğini belirtti. İleri yaş döneminde yaşam tercihleri 65 ve daha yukarı yaştakiler için incelendiğinde, bu kişilerin yüzde 51,9’u evde bakım hizmeti/gündüzlü bakım hizmeti alarak evinde kalmayı, yüzde 29,6’sı oğlunun/kızının yanında kalmayı, yüzde 5,1’i ise huzurevine gitmeyi tercih edeceğini belirtti.
ÇOCUKLARINA YÜK OLMAK İSTEMİYORLAR
İleri yaş döneminde huzurevinde kalmayı tercih eden 50 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 41,3’ü çocuklarına yük olmak istemediğini, yüzde 26,5’i huzurevindeki imkanların daha iyi olduğunu, yüzde 10,6’sı bakacak kimsenin olmayacağını belirtti. Huzurevinde kalmayı tercih eden 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin yüzde 39’u çocuklarına yük olmak istemediğini, yüzde 27,1’i huzurevindeki imkanların daha iyi olduğunu, yüzde 10,4’ü bakacak kimsenin olmayacağını belirtti. Erkeklerin yüzde 39,2’si çocuklarına yük olmak istemediğini, kadınların yüzde 38,8’i çocuklarına yük olmak istemediğini belirtti.
BAKIM DESTEĞİ ALANLARIN ORANI YÜZDE 16,4
Evde bakım desteğine ihtiyacı olan 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 16,4 iken 65-74 yaş grubundaki kişilerin oranı yüzde 10,5, 75 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 26,9 oldu. Evde bakım desteğine ihtiyaç duyan 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 12,3 iken kadınlarda bu oran yüzde 19,6 oldu.
Son 12 ay içinde evde bakım desteği almış 65 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 2,5 iken 65-74 yaş grubundaki kişilerin oranı yüzde 1,1, 75 ve daha yukarı yaştaki kişilerin oranı yüzde 5,1 oldu. Evde bakım desteği almış 65 ve daha yukarı yaştaki erkeklerin oranı yüzde 1,8 iken kadınlarda bu oran yüzde 3,1 oldu.
NASIL MODEL KURGULANMALI?
Amerika’dan Almanya’ya, İngiltere’den Fransa’ya, İrlanda’dan Japonya’ya kadar hemen hemen tüm ülkeler uzun süreli bakım sigortasını yıllardır uyguluyor; sadece modeller farklı. Kiminde sigortayı devlet destekliyor, kiminde zorunlu, kiminde fonlar oluşturuluyor, kiminde devletin sunduğu sosyal güvenliğin üstü özel sigortayla tamamlanıyor. Uygulanan sigorta modellerinin hepsi de başarılı olmamış. O nedenle modelin iyi kurgulanması gerekiyor.
Ancak toplum içindeki yaşlı oranı arttıkça, uzun süreli bakım sigortası da ihtiyaç haline geliyor.