Yapılan araştırmaya göre, işverenlerin yüzde 57’si daha zorlu bir ekonomik ortamın çalışanların yeni iş arama olasılığını azaltacağına inansa da çalışanların yüzde 34’ü, önümüzdeki 12 ay içinde işlerini değiştirmeye istekli olduğunu söylüyor. Tahminler, 2030 yılına kadar yetenek açığının 85 milyona ulaşabileceğini gösteriyor.
Uluslararası danışmanlık şirketi EY (Ernst&Young), Work Reimagined 2023 Araştırması ile iş hayatındaki yeni dengeleri, çalışan deneyimlerini ve çalışma ortamlarını iyileştirmek için alınması gereken önlemleri analiz ederek bu kapsamda önemli bulgular sunuyor.
Şirketlerin artık yalnızca pandemi salgınının kalıcı sonuçlarıyla hareket etmediğini gösteren araştırmaya göre; işverenlerin karşılaştıkları zorlukları iş gücü alanındaki baskıların yanı sıra ekonomik ve jeopolitik baskıların perspektifinden gördüğü sonucuna ulaşıyor. Bu durum işverenler için kararların enflasyona, ekonomik yavaşlamaya ve paralelinde zayıflayan piyasa talebine ek olarak jeopolitik istikrarsızlığa dayandırılması anlamına geliyor. Bununla birlikte, işverenlerin yeteneklere erişim ve hibrit çalışma modeliyle nasıl üretken kalabilecekleri konusunda endişeleri devam ediyor. Yeni yeteneklerin çekilmesi ve mevcut yeteneklerin elde tutulması, işverenler tarafından tanımlanan iş gücü riskleri listesinde birinci ve ikinci sıralarda yer alıyor.
EY araştırmasına göre; çoğu çalışan yüksek enflasyon ve yaşam maliyeti ortamında; daha iyi prim, özel paketler, yüksek refah arzusu ve iş esnekliğinin sürekli olduğu bir iş dünyası talep ediyor ve bu hedefe ulaşmak için gereken becerilere sahip olmaya çalışıyor. İlgili araştırmanın öne çıkan bulguları şöyle sıralanıyor:
ÇALIŞANLAR İŞ HAYATINDA ESNEKLİK İSTİYOR
İşverenlerin yüzde 57’si daha zorlu bir ekonomik ortamın çalışanların yeni iş arama olasılığını azaltacağına inanıyor. Geçen yıla (%43) göre biraz daha düşük de olsa yine önemli bir oranda çalışanların yüzde 34’ü, önümüzdeki 12 ay içinde işlerini değiştirmeye istekli olduğunu söylüyor. Ücret, çalışanların birincil endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Ayrıca hem işverenler (%47) hem de çalışanlar (%37) haftada iki veya üç gün uzaktan çalışmayı tercih ediyor. Ancak seçim şansı verildiğinde çalışanların yarısı haftada bir günden fazla ofiste bulunmak istemiyor, yüzde 34’ü ise tamamen uzaktan çalışmayı tercih ediyor. Buna göre, iş dünyasında esneklik sağlayan şirketlerin yetenek kazanma ve elde tutma olasılığı artıyor.
YAPAY ZEKÂ İŞ TANIMLARINI ETKİLEYECEK
Hem çalışanların hem de işverenlerin üretken yapay zekâ konusunda genel olarak ilgili oldukları gözlemleniyor. Yapay zekânın üretkenliği ve yeni çalışma yöntemlerini artıracağına inanan işveren ve çalışanların oranı yüzde 33, teknolojinin daha esnek çalışmayı mümkün kılmasını bekleyenlerin oranı ise yüzde 44 olarak karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte yapay zekânın, iş tanımlarını da etkileyeceği düşünülüyor. Gelecekteki teknolojik sıçramalara hazırlıklı olmak ve rekabetçi iş gücü piyasasında konumlarını korumak gibi nedenlerle, çalışanların çoğu çalışma becerilerini geliştirmeyi önemsiyor. Bu noktada şirketlerin, çalışanlarını bu değişime hazırlamak adına çeşitli eğitim ve gelişim fırsatları sunarak iş deneyimlerini desteklemesi önem taşıyor.
ARAŞTIRMADAN ÇIKAN SONUÇLAR
- Çalışanların yüzde 34’ü önümüzdeki 12 ay içinde iş değiştirmeye istekli olduklarını söylüyor ve işverenlerin ekonomik zorlukların olası çalışan devir hızını azaltacağını düşünme olasılığı çalışanlardan daha yüksek.
- Güveni geliştirmek ve insan merkezli bir liderlik modeline sahip olmak, daha iyi kültür ve üretkenlik algıları da dahil olmak üzere önemli ölçüde daha iyi organizasyonel sonuçlarla bağlantılıdır.
- Beceri geliştirme ve eğitim, işgücünün becerilerini geliştirmek ve yeniden beceri kazandırmak isteyen işverenler ve hala güçlü bir işgücü piyasasında rekabetçi kalmak isteyen çalışanlar için en önemli önceliklerdir.
- Çalışmaları geleneksel olarak profesyonel bir ofis ortamında analiz veya konu uzmanlığını kullanmaya dayanan bilgi çalışanları arasında, üçte birinden fazlası tamamen uzaktan çalışmayı tercih ediyor ve kadınlar arasında erkeklerden daha güçlü bir tercih gösteriliyor. İşverenlerin sadece beşte biri tamamen uzaktan çalışmayı tercih ediyor ve çoğunluğu çalışanların haftada en az iki veya üç gün ofiste çalışmasını istiyor.
- Çalışan kararları da ekonomik ortamdan etkileniyor ve reel ücretler 2023’ün ilk yarısına kadar birçok pazarda baskıyla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Ancak çalışanlar aynı zamanda yaşlanan ve küçülen bir işgücü gerçeğine de tepki gösteriyor. Tahminler, 2030 yılına kadar Üretken Yapay Zeka gibi yeni roller ve teknolojiler yeni becerilere olan talebi artırdıkça ve diğerlerine olan talebi azalttıkça, yetenek açığının 85 milyona ulaşabileceğini gösteriyor.
- İşverenlerin (%57) daha zorlu bir ekonomik ortamın çalışanların yeni iş arama olasılığını azaltacağına inanma olasılığı çalışanlardan (%47) daha yüksektir. Önümüzdeki 12 ay içinde işten ayrılmaya istekli olduğunu söyleyen çalışanların sayısı, 2022’ye göre (%34) daha düşük olsa da hala nispeten yüksek (%43). Ücret, çalışanlar için birincil endişe kaynağı olmaya devam ederken, işverenler için bu üçüncü sırada yer alıyor.