Quick Sigorta Genel Müdürü Eyüp Özsoy, trafik sigortaları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Özsoy, değer kaybı tazminatının, başıboşluk nedeniyle sıkıntı yaratmaya başladığını vurguladı.
Editör: AYTAÇ NALLAR
Quick Sigorta Genel Müdürü Eyüp Özsoy, değer kaybı tazminatında ciddi sıkıntılar olduğunu, başıboşluk yaşandığını söyledi. Özsoy, değer kaybı tazminatının aracıların para kazandığı sistem haline dönüştüğünü vurguladı. Eyüp Özsoy, trafik sigortaları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Eyüp Özsoy, trafik sigortasından toplanan primin yüzde 32’sinin diğer kurumlara aktarıldığını belirterek, bunun yüzde 10’unun SGK’ya aktarıldığını, primin içinde acente komisyonunun da bulunduğunu, Trafik Hizmetlerini Geliştirme Fonuna yüzde 5 aktarıldığını, yüzde 5’lik de BSMV ödendiğini, Güvence Hesabına da yüzde 2 aktarıldığını söyledi. Bu aktarımlar sonrası şirketlere kalan kısım ile hasarların, masrafların, eksper ücretlerinin ödendiğini ifade eden Özsoy, “2023 yılında 100 milyar TL seviyesinde bir prim tahsili gerçekleştirilmiş. 2024’te 192 milyar TL toplanan prim var. Bu primden bu anlamda herkes payını alıyor. 2023’te 4300 liralık ortalama primimiz vardı, 2024’te 8600 liralık bir ortalama prim gerçekleşmiş durumda. Buna karşılık 91 milyar lira hasar ödenmiş, 60 milyar lira civarında da muallak yükü dediğimiz ödenecek dosyalar yükü var” dedi.
DEĞER KAYBINDA BAŞIBOŞLUK VAR
Özsoy, sene başında yüzde 30’luk asgari ücretteki artışın trafik sigortalarında hasar maliyetini işçilik olarak yüzde 22 artırdığını kaydetti. Hasar maliyetini sadece asgari ücretin etkilemediğini vurgulayan Özsoy, trafik sigortasında hasar maliyetini etkileyen dolaylı ve doğrudan kalemler olduğunu söyledi. Doğrudan etkileyen kalemlerin başında işçilik ve yedek parçanın geldiğini, burada da enflasyonun etkisi olduğunu ifade eder Özsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu dönem içinde burada çok bir değişim yaşanmadı. Asgari ücret ise artışa neden oldu. Bunun yanı sıra değer kaybı tazminatı diye bir kavram var. Aracın bir kaza sonucundaki alım satım arasındaki farkına, değer kaybı şeklinde bir tazminat hakkı tanınmış, araç sahiplerine. Burada da ciddi sıkıntı var; değer kaybı hesabının stabil ya da standart bir hesaplama formülüne bağlanmamış olmasından kaynaklı. Anayasa Mahkemesi, daha önce genel şartlarla düzenlediğimiz bu düzenlemeyi iptal ettiğinden dolayı şu anda bir başıboşluk var. Burada da ciddi anlamda yargıya yansıyan yük var.”
ARACILARIN PARA KAZANDIĞI SİSTEME DÖNÜŞTÜ
Mevzuat gereği değer kaybı tazminat hesabının eksperlerin yapması gerektiğine dikkat çeken Özsoy, “Ancak şu anda size, bana göre farklı bilirkişiler tarafından değer kaybı hesapları yapılıyor. Vatandaşla sigorta şirketleri arasına giren aracıların kazandığı bir sistem haline dönüştü; değer kaybı tazminatı. Özellikle tahkimin dosya sayılarını kontrol ettiğimizde yüzde 80’inin üzerinde değer kaybından oluştuğunu görüyoruz. Burada ister istemez dolaylı dediğimiz kalemler nedeniyle hem bizim maliyetlerimize hem de trafik sigortasının fiyat artışına etkisi var.”
VATANDAŞIN CEBİNE GİTMİYOR
Eyüp Özsoy, “Sigorta şirketleri az tazminat mı ödüyor ki, değer kaybı tazminatları hukuka yansıyor?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Kesinlikle değil. Çünkü zaten sigorta şirketine müracaat etme zorunluluğunuz var. Sigorta şirketi 15 gün içinde kendi işlemlerini tamamlayıp -ki bunların içinde ekspertiz de var- onların hazırladığı değer kaybı raporları doğusunda ödemelerini yapıyor. Ama hasar aracıları diyebileceğimiz kişiler, vatandaştan aldığı vekaletlerle tekrar tahkime, yargıya taşıyarak, daha da fazla tazminat almaya çalışıyorlar. Maalesef vatandaşa da çok bir şey gitmiyor. Giden daha çok yargı masrafları. Bu da bizim hasar dosya maliyetlerimizi etkiliyor.”