Fiba Emeklilik ve Hayat Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, BES hakkında değerlendirmelerde bulundu. Öztürkoğlu, çocukların, sisteme erken girmeleri halinde üniversite yıllarına ya da mezuniyetlerine geldiklerinde devlet katkısındaki hak edişlerini de kazanmış olacaklarını söyledi.
Editör: AYTAÇ NALLAR
Fiba Emeklilik ve Hayat Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, bireysel emeklilik sisteminin 20. yılını tamamladığını, 700 milyar TL’lik fon büyüklüğüne ulaşıldığını, 17.5 milyon kişinin sistem sayesinde tasarruf ettiğini belirterek, ulaşılan fon büyüklüğünün tasarruf açısından bakıldığında büyük bir rakam gibi gözükse de ülkedeki gayri safi milli hasılaya oranı açısından halen daha tasarruf eksiği olan ve büyümesi gereken bir sistem olduğunu söyledi. Öztürkoğlu, BES hakkında değerlendirmelerde bulundu.
“Ben çevremde bütün bireysel emeklilik sistemine ilgi duyan kişiler için de söylüyorum. Özellikle çocuklarımız için çok önemli” diyen Öztürkoğlu, iki yıl öncesinde 18 yaş altındaki çocukların sisteme girişine imkan tanındığını kaydetti.
DEVLET KATKISINI HAK ETMİŞ OLACAKLAR
Öztürkoğlu, çocuklarımızın sisteme erken girmeleri halinde üniversite yıllarına ya da mezuniyetlerine geldiklerinde devlet katkısındaki hak edişlerini de kazanmış olacaklarını ifade ederek, “Yani 7 yaşında sisteme girilse 17 yaşında devlet katkısının yüzde 60’ını hak etmiş oluyorlar. Yüzde 60 neyi ifade ediyor dediğinizde; devlet katkısı yüzde 30 olduğu için, katkının yüzde 18’i yapar. Getiri artı, 18 kadar, diğerlerine göre fark yaratmış oluyorsunuz. Dolayısıyla yüzde 18 getiri oldukça fark yaratacak bir getiridir. BES’te, 18 yaş altı bir milyon çocuk ve yaklaşık 10 milyar TL’lik fon büyüklüğüne gelindi. Ülkemiz açısından kıymetli bir şey” şeklinde konuştu.
Erol Öztürkoğlu, “2024 Cumhurbaşkanlığı Programı ve 12 Kalkınma Planında BES’te yapılacak değişikliklerin neredeyse tamamının otomatik katılım sistemine yönelik olmasının nedenlerini neye bağlıyorsunuz?” sorusunu da yanıtladı.
TAMAMLAYICI EMEKLİLİK SİSTEMİ OLACAK
Otomatik katılım sisteminin 2017 yılında başladığını, bireylerin çalıştıkları kurumlar aracılığıyla BES’e dahil edildikleri ve çalışanların maaşlarının asgari yüzde 3 kesintinin yapılarak sisteme katkı payı olarak ödendiği bir sistem olduğunu vurgulayan Öztürkoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada işveren payı yoktu ve çalışanların devam etmek istemezlerse istedikleri zaman sistemden çıkabilecekleri bir yapı olarak kurulmuştu. Burada 9 milyon civarında kişi ve 50 milyar TL civarında bir fon büyüklüğü var. Küçümsenecek bir rakam değil, ama tasarruf eksiği açısından ve çalışanların emeklilik dönemlerinde yeterli kapitale ulaştırması açasından da yeterli değil. Dolayısıyla burada işveren katkısı oldukça önemli. İşveren katkısı da olduğu durumda ve emekliliğe kadar da bireysel emeklilik sisteminde durulması sağlandığında; ülkenin ihtiyacı olan fon birikimine ve bireylerin ihtiyacı olan emeklilikteki kapitale ulaşılmış oluyor. Yapılacak yeni düzenlemelerle bunun sağlanmasına çalışılıyor. Bu da tamamlayıcı emeklilik sistemi ile olacak. Çalışanlar için otomatik katılım sistemini tamamlayıcı emeklilik sistemine dönüştürmek şeklinde bir görüş var. Bunun için de yeni düzenlemelere ihtiyaç var.”
FONLARDA REVİZYON YAPILACAK
Erol Öztürkoğlu, otomatik katılım sistemindeki fonlar konusunda revizyon yapılacağını açıklayarak, fon çeşitliğinin artırılması ve bu fonların otomatik katılım sistemi ya da tamamlayıcı emeklilik sistemindeki katılımcılara sunulmasının planlandığını vurguladı. Bunun bir ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Öztürkoğlu, şu açıklamaları yaptı:
“Otomatik katılım sistemi 2017 yılında başladı ve 9 milyon katılımcımız var. Bu kişilerin piyasadaki getiriler konusunda beklentileri farklı. Artık bu çeşitliliğe geçiyor olmamız lazım. Çünkü o dönemde bireysel emeklilik sistemine işyeri aracılığıyla zorunlu katılan bir kitle vardı. O günkü parametreler açısından bu kişilerin birikimlerinin sınırlı fonlarda değerlendirilmesi doğruydu. Biz o dönemde de söyledik; BES’teki fonların bu tarafa açılıyor olması gerekiyor, fırsat yaratır dedik. Ama vatandaşın maaşından kesip yatırdığı tarafta getiri kaybı yaşansaydı; çok daha farklı şeyler olabilirdi. Dolayısıyla o günkü stratejilerde doğru olabilirdi ama ilerleyen aşamada artık yelpazenin genişlemesi gerekir.”