Özyeğin Üniversitesi Finans Mühendisliği Merkezi Koordinatörü ve Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı Erkan Kilimci, yılsonunun yüzde 43-45 enflasyon ile kapatılacağına dikkat çekerek, “Önümüzdeki 3 ay boyunca herhangi bir baz etkisi avantajı görmüyoruz. Şu anda aylık olarak enflasyon ortalaması yüzde 2,5-3 aralığında. Hane halkı, iş insanlarının enflasyon beklentilerini doğru yere konumlandırmadığımız sürece biz aslında tek haneli enflasyona çok uzağız” dedi.
Özyeğin Üniversitesi Finans Mühendisliği Merkezi Koordinatörü ve Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı Erkan Kilimci, uygulanan ekonomi politikasının etkilerini ve enflasyon, faizde beklentileri değerlendirdi.
Erkan Kilimci, tutarlı ve istikrarlı ekonomi programı uygulandığını, öncelikli hedefin, enflasyonla ilgili problemi çözmeye yönelik olduğunu belirterek, burada da para politikasının ön plana çıktığını, buna uygun olarak da para piyasalarında bileşik olarak yüzde 65’lere kadar çıkan TL getirisi söz konusu olduğunu kaydetti. Kilimci, “Bunun da oluşturduğu bir ortam var. Burada kredi kanalında yavaşlama görüyoruz. Geçmişte yüzde 85’lere kadar çıkan yıllık kredi büyümesinin şu anda yüzde 30’larda seyrettiği bir dönemdeyiz. Aynı zamanda iç tüketimin yavaşladığını, cari dengenin de iyileştiğini görüyoruz” dedi.
YILSONUNU %45 ENFLASYONLA KAPATIRIZ
Bu anlamda hedeflenen ve zamana yayılmış olan politikaların etkilerinin, yılsonunda yüzde 43 civarında kapanacak bir enflasyon rakamı ile görüleceğine değinen Kilimci, şunları söyledi:
“Şu anda piyasalar bunun yüzde 43-45 aralığında olmasını öngörüyor. Tabi ki, hedef bu değil ama geçmiş dönemdeki yüksek enflasyonun ve baz etkisinin avantajıyla gelinen noktanın ana eğilimde ne kadar devam edeceğini herkesin takip edeceği bir dönem oldu. Ekim ayı itibariyle baz etkisi kalkıyor. Yüzde 3’lerde bir ana eğilimden bahsediyoruz. O da yüzde 30-35 aralığında bir enflasyon eğilimine tekabül ediyor. Bu tabii ekonomi politikaların önündeki en büyük tehdit diyelim. Bunu kırılması için Merkez Bankası, halen sıkı para politikasının devam edeceğine ilişkin mesajlar veriyor. Biraz daha sabırlı olunması gerekecek. Hane halkı, iş insanlarının enflasyon beklentilerini doğru yere konumlandırmadığımız sürece biz aslında tek haneli enflasyona çok uzağız.”
Erkan Kilimci, bu yılın haziran ayından eylül ayına kadar görülen baz etkisinin enflasyondaki sert düşüşün arka planını oluşturduğuna da dikkat çekerek, “Bu anlamda önümüzdeki 3 ay boyunca herhangi bir baz etkisi avantajı görmüyoruz. Şu anda aylık olarak enflasyon ortalaması yüzde 2,5-3 aralığında. Yani bu gidişatla bizim herhalde yüzde 35 civarında bir enflasyonu önümüzdeki sene görebiliyor olacağız” dedi.
HİZMET ENFLASYONUNDA KIRILMAYA İHTİYAÇ VAR
Birçok yatırım bankasının raporunda 2025 yılsonunu enflasyon hedefinin yüzde 25’lerde olduğunun görüldüğüne belirten Kilimci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunların hepsinde finansal koşulların sıkılığının bugünkü gibi devam etmesi söz konusu. Tabii enflasyon beklentilerini biz hem piyasadaki işlem gören tahvillerden hem de anket verilerinden takip edebiliyoruz. Oralarda yüzde 30 civarında 12 ay sonrasında, enflasyon beklentisi sabit hale gelmiş durumda. Ama bunun kırılmaya ihtiyacı var. Bunun kırılabilmesi için de mevcut politikaların aktarım mekanizmasının benzeri şekilde devam etmesi lazım. Önümüzde en 12-16 ay boyunca parasal olarak sıkılaşmanın etkisinin devamına ihtiyaç var. Faiz politikasında reel faizi ayarlamak mümkün. Bu gelişmeleri yakından takip ederek o anlamda faiz indirimi söz konusu olabilir. Orada gelen açıklamalar ana eğilimin arzu ettikleri trendi ve momentumu kazanmasına bağlanıyor.”
Kilimci, hizmet enflasyonunda kırılmaya ihtiyaç olduğuna da dikkat çekerek, “Merkez Bankası bunu yakından takip ediyor. Finansal koşullarda arzu ettikleri tablo devam ediyor. Bunun böyle kısa sürede bozulması söz konusu olmayacak. Bu ikisi birbirini desteklediği, hem de Türk lirasının değeri ile ilgili genel kanaatin olumlu devam ettiği bir tabloda; faiz indirimine yer var. Faiz indirimi kasımda son enflasyon verisinden dolayı 2025’e ertelenmiş gözüküyor.”
DEĞERLİ TL YABANCI İÇİN DEZAVANTAJ
Erkan Kilimci, izlenen politikaların TL’nin değerlenmesine yol açtığına da değinerek, bu konuda da şunları söyledi:
“Parasal sıkılaşmanın etkisi, kredi büyümesinin yavaşlaması ve TL tercihinin ortaya çıkıyor olması ister istemez TL’nin değerlenmesine yol açıyor. Bu yabancı yatırımcı açısından birazcık dezavantaj. Çünkü yabancı yatırımcıların özellikle pahalı bir TL ile yurt içinde yatırıma başlamasıyla ilgili endişeleri oluyor. Geçmişten beri bu var. O yüzden birazcık enflasyondaki düşüşün netleşmesine daha yakın tekrar bir giriş görebiliriz. Özellikle tahvil tarafında, swap piyasalarında ciddi anlamda TL pozisyon taşıyorlar. Çünkü orada önemli miktarda yabancı yatırımcı var. Bunun önümüzdeki dönemde devamını göreceğimizi bekliyorum, ben.”