Geçtiğimiz hafta, koruyucu sağlık endüstrisini değerlendirmiştik. Bu hafta ise endüstriyel sağlık ekonomisine değineceğiz. Bu kapsamda, ilaçtan tıbbi cihaza kadar sağlıkla ilgili çeşitli ürünler üreten bu sürecin, güncel deyimle inovasyon olarak bilinen yenilikçiliğin itici gücünden söz edeceğiz. Hatta, değişik verilerle, sadece küresel değil ulusal ile yerel düzeydeki örnekleri paylaşacağız.
WifOR Kurucu ve CEO’su Prof. Dr. Dennis A. Ostwald ile geçtiğimiz yıl Kasım ayında, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD)’nin düzenlediği sempozyumun ana konuşmacısı olarak tanışmıştık. “Değer Temelli Fiyatlandırma ve Geri Ödeme: Türkiye İlaç Sektöründeki Zorluklar ve Fırsatlar” konulu Panel moderatörü olarak bulunduğum bu Sempozyum’da, kendisini dikkatle dinlemiştim. Bazı görüşlerini burada sizlerrle paylaşacağım.
WifOR, özel ve kamu sektörüne veri analitiği ve araştırması sağlayan bağımsız ekonomik enstitüdür (https://www.wifor.com/en/). Sağlık ve yaşam bilimleri alanında, bilimsel ölçümlerle ilgili paydaşları buluşturur.
“Sağlıklı İnsan Daha Üretkendir”
Prof. Ostwald, “Geleceği Şekillendirmek: Değer Temelli İlaç Sistemlerinde Ortaya Çıkan Trendler ve Fırsatlar” başlıklı oturumda, Türkiye ile ilgili aşağıdaki önemli saptamaları yapmıştı;
“Sağlık yatırımları daha yüksek üretkenlik nedeniyle, enflasyonla mücadeleye katkı verir. Zira enflasyonu azaltmak istiyorsanız, bir ülke içindeki üretkenliği artırmanız gerekir. Sağlığa yatırım daha sağlıklı insanlar demektir. Daha sağlıklı insanlar daha üretkendir, daha üretken insanlar daha fazla büyüme yaratır, daha fazla büyüme ise daha fazla mali alan sağlar. Sağlık yatırımlarının ekonomik ayak izini, insan kapasitesi üzerindeki etkisini, insan sermayesi ve üretkenliğin ne anlama geldiğini ölçmemiz gerekiyor. Sağlığa yatırım tüm bu yönleriyle Türkiye’de ve diğer ülkelerde toplumu vuran büyük hastalık alanlarına ve sosyoekonomik yüke karşı mücadele anlamına geliyor.”
İtici Güç Olarak Endüstriyel Sağlık Ekonomisi
Prof. Dennis Ostwald, 18 Haziran 2025’de “Hessen’de Büyüme ve İstihdamın İtici Gücü Olarak Endüstriyel Sağlık Ekonomisi” konulu sunumunda, yerel ölçekte bazı veriler paylaşmış. Bunlar arasında;
- 2023 yılında Hessen’deki endüstriyel sağlık ekonomisi, 11,8 milyar Avro ile tüm yerel sağlık ekonomisindeki katma değerin dörtte birinden fazlasını oluşturduğu,
- 2014 yılından bu yana sektör, yıllık ortalama yüzde 4,1 oranında büyüdüğü ve bunun yılda yüzde 3,8 oranında büyüyen genel bölge ekonomisinden daha hızlı büyüdüğü,
- Hessen endüstriyel sağlık ekonomisinde üretilen her 1 Avro için, bir bütün olarak Alman ekonomisinde 0,78 Avro daha üretilmekte olduğu
gibi kritik veriler de bulunuyor.
Paylaşımında, Türkiye’de olduğu gibi, sağlığa yapılan yatırımların sadece yerel değil, Almanya genelinde de inovasyonu, istihdam yaratmayı ve sürdürülebilir büyümeyi teşvik edeceğini anlatan Ostwald, bana da bu haftaki yazım için ilham kaynağı oldu.
Geçen haftaki değerlendirmeler ışığında, sağlık endüstrisinin ne denli önemli bir itici güç olduğunu vurgulamam gerektiğini hatırlattı.
Genel anlamda, dünya çapında endüstriyel sağlık ekonomileri büyüme ve istihdamı yönlendirir. Örneğin biraz önce yerel düzeyde örneği verilen Almanya’da, 2022 yılında endüstriyel sağlık ekonomisinin yıllık 103 milyar Avro brüt katma değer ile 1,1 milyon kişiye istihdam sağladığı belirtiliyor.
Üç Temel Zorluk
WifOR’a göre endüstriyel sağlık ekonomisi; ilaçlar, tıbbi teknoloji, biyoteknoloji süreçleri, e-sağlık, toptan satış ve girişimci Ar-Ge faaliyetlerini içermektedir. Almanya’nın endüstriyel sağlık ekonomisindeki üç temel zorluk alanının analiz edildiği WifOR çalışmasında; nitelikli işgücü eksiklikleri, Ar-Ge ve dijitalleşme başlıkları öne çıkmış. Doğal olarak, bu alanlar yalnızca ekonomik büyümede değil, sağlık sistemleri verimliliği ile ilerlemesi üzerinde de bir etkiye sahibi olmaktadır.
Nitelikli işgücü eksikliğinde, yıllık brüt katma değerde 10,3 milyar Avro bir kayba neden olabileceği, hatta önlem alınmadığında yalnızca katma değerde 26,6 milyar Avro kadar bir olumsuz etkiye ek olarak sağlık sistemi kapasitesinde de önemli ölçüde bozulma tahmininde bulunuluyor.
Ar-Ge başlığı altında değerlendirmeler üç farklı senaryo boyutunda yapılmış. Endüstriyel sağlık ekonomisinde, yıllık yüzde 3,5’lik mevcut büyüme oranının 2030 yılına kadar Almanya’da brüt katma değer olarak 135 milyar Avro üretmesi bekleniyor. En iyi senaryoda, yıllık yüzde 4’lük büyüme oranı ile 140 milyar Avro olarak öngörenler de var. Ar-Ge’ye daha az yatırım yapılmasıyla büyüme yılda yüzde 2,9’a düşerse brüt katma değerin yaklaşık 129 milyar Avro olacağını tahmin edenler 6 milyar Avro düşüş hesaplıyorlar.
Dijitalleşme boyutuyla değerlendirildiğinde ise, bu alanda yapılacak stratejik yatırımların, 2030 yılına kadar yıllık brüt katma değeri yüzde 39 oranında artırma potansiyeline sahip olduğu, bunun 140 milyar Avro bir artış anlamına geleceği belirtiliyor. Daha düşük bir dijitalleştirme yoğunluğunun 2022’ye kıyasla yüzde 24’e kadar düşen bir orana neden olabileceği kötü senaryo olarak ifade ediliyor.
Bazı Uluslararası Örnekler
Uluslararası karşılaştırmalar açısından bakıldığında, literatürde endüstriyel sağlık ekonomisi yaklaşımı, ülkelerin bazılarında sağlık sistemleri ile ilgili adımları gerekli kılıyor.
Finlandiya’da bunun için sağlık verilerine erişim sağlanıyor, Japonya’da yaşlanan toplumun yaşam kalitesini yükseltmek için olduğu kadar iklim değişikliğiyle mücadele için de endüstriyel sağlık ekonomisinden yararlanılıyor.
Hastalardan alınan anonimleştirilmiş veriler, sağlık hizmeti sağlayıcılarıyla paylaşılıyor, Ar-Ge yatırımı sağlık sistemi genelinde yapay zeka uygulanmasını hedefliyor.
Sadece; Almanya, Finlandiya ve Japonya örnekleri bile uzun vadeli hedeflere odaklanılarak, daha dayanıklı bir endüstriyel sağlık ekonomisi yapılanmasını gösteriyor.
Kavrama ve Yol Haritaları Oluşturma Gereği
Prof. Ostwald’ın vurguladığı “Geleceği Şekillendirmek” başlığında olduğu gibi, sağlık yatırımlarının oluşturduğu daha yüksek üretkenlik ve daha sağlıklı insanlarla; daha fazla büyüme, daha etkili sağlık ve hastalık yönetimi ile oluşabilecek sosyoekonomik yüke karşı daha başarılı bir mücadele süreci yaşanabilecektir.
Sorunların içinden çıkılmaz bir şekil almasını beklemeksizin, hemen önlem geliştirme ve uygulama konusunda endüstriyel sağlık ekonomisi yaklaşımına yoğunlaşmalıdır. Bu yüzden, uzun dönemli stratejik bakışla, sadece tedavi edici değil koruyucu sağlık hizmetlerinde de endüstriyel sağlık ekonomisi yaklaşımına odaklanmak, geleceğin şekillenmesi için de önemli olacaktır. Sağlık ekosisteminin tüm paydaşları bu önemi önce kavramalı sonra biran önce uygulamaya yönelik yol haritaları oluşturmalıdır.