Kronik hastalıklar, son dönemde sıklıkla kullanılan adıyla bulaşıcı olmayan hastalıklar; nüfus artışı ve ortalama yaşam süresi uzamasıyla birlikte, hasta olunma (morbidite) ve ölüm (mortalite) sayısı giderek artan bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de 2024 yılı nüfusunun yüzde 10’unu aşan kısmı yaşlı bireylerden oluşmakta, bunun en az üçte birinde bir kronik hastalık bulunmaktadır.
Kronik hastalıklar, son dönemde sıklıkla kullanılan adıyla bulaşıcı olmayan hastalıklar; nüfus artışı ve ortalama yaşam süresi uzamasıyla birlikte, hasta olunma (morbidite) ve ölüm (mortalite) sayısı giderek artan bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Dolayısıyla, yaşlı nüfusun sağlığına olumsuz etkileri nedeniyle bir halk sağlığı sorunu olarak da kabul edilmektedir. Doğaldır ki, sıklığıyla ve getirdiği ek yüklerle ülkelerin sağlık politikasında da hep gündemde kalmaktadır.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de 2024 yılı nüfusunun yüzde 10’unu aşan kısmı yaşlı bireylerden oluşmakta, bunun en az üçte birinde bir kronik hastalık bulunmaktadır.
Risk Faktörleri
Sağlık Bakanlığı 2017 yılında ilkini yayınladığı “Türkiye Hanehalkı Sağlık Araştırması: Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Risk Faktörleri Prevalansı” çalışmasının ikinci fazı olarak nitelendirdiği 2023 araştırmasında (https://hsgm.saglik.gov.tr/media/attachments/2025/05/12/turkiye-hanehalki-saglik-arastirmasi-2023.pdf) 2017-2023 çalışmaları karşılaştırılmaktadır. Mayıs 2025 tarihli bu yayın, izleme değerlendirme mekanizması olarak karar vericilere yol gösterici boyutta büyük önem taşımaktadır. Hazırlanmasından yayınına, emeği geçen Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ekibine teşekkür ediyorum.
Dünya Sağlık Örgütü, Kronik Hastalıklarla İlgili Risk Faktörü İzleme Yaklaşımı, kısa adıyla STEPwise olarak bilinen bu yöntemle, kronik hastalıklar ve risk faktörleri için veri toplama ve analizi konusunda standartlaştırılmış bir süreç de geliştirmiştir.
Temel risk faktörlerini kapsayan anket kapsamında;
- tütün kullanımı,
- alkol tüketimi,
- fiziksel aktivite eksikliği,
- sağlıksız beslenme gibi ana davranışsal risk faktörleri sorgulanmaktadır.
Ek olarak;
- aşırı kilo ve obezite,
- yüksek kan basıncı,
- yüksek kan şekeri ve
- anormal kan lipid değerleri gibi temel risk faktörleri de incelenmektedir. Hatta, bazı genişletilmiş modüller yoluyla, bu risk faktörleri; diş sağlığı, cinsel sağlık ve yol güvenliği gibi çeşitli konuları değerlendirilebilecek şekilde genişletilebilmektedir.
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu ve dönemin Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi, Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar ve Sağlıklı Yaşam Program Yöneticisi Prof. Dr. Toker Ergüder, yayının önsözlerini yazmış.
15 yaş ve üstü bireylerle hane halkı temelli bu çalışmada, 6017 kişi katılımı ve toplam cevaplılık oranı yüzde 80,9 olan, Eylül-Kasım 2023 arası, üç aşamalı bir STEPS anketi uygulandığını belirtmektedir;
- Sosyodemografik ve davranışsal bilgiler,
- Boy, kilo ve tansiyon gibi fiziksel ölçümler,
- Kan şekeri, hemoglobin A1c, kolesterol düzeyleri ve ortalama günlük tuz tüketimi.
Araştırma bulgularına göre, Türkiye’de 15 yaş ve üzeri nüfusa yönelik çarpıcı sonuçlar şu ana başlıklarla özetlenebilir;
- Yüzde 34,8’i tütün ürünü kullanıyor, bu oran erkeklerde yüzde 46,1, kadınlarda yüzde 23,6,
- Her beş kişiden dördü (yüzde 81,0) yaşam boyu alkol tüketmemiş, yüzde 10,2 son 30 günde alkol kullanmış, yüzde 5,9 son 30 günde en az bir kez tek seferde altı ya da daha fazla standart içki tüketmiş,
- Meyve ve sebze tüketiminde yüzde 87,9 olan günde beş porsiyondan daha az meyve ve sebze tüketimi nedeniyle kişiler bulaşıcı olmayan hastalıklar açısından yüksek risk altında, bu oran erkekler için yüzde 88,2 kadınlar için yüzde 87,6,
- Nüfusun yüzde 32,1’i Dünya Sağlık Örgütü sağlık için fiziksel aktivite tavsiyelerini (haftada 150 dakikadan az, orta yoğunlukta fiziksel aktivite ya da eşdeğeri) karşılamamakta,
- Nüfusun yüzde 16,7’sinin kan basıncı düzeyinin ve yaklaşık üçte birinin kan glukozu düzeyinin hiç ölçülmediği belirlenmiş,
- 50–70 yaş arası her beş kişiden üçü hiç gaitada gizli kan testi yaptırmamış,
- 30–65 yaş arası kadınların yarıdan fazlası yüzde 54,2 servikal kanser taraması, 40–69 yaş arası kadınların beşte üçü mamografi yaptırmış,
- Ortalama beden kitle indeksi (BKİ) erkeklerde 26,5 kg/m2, kadınlarda 27,5 kg/m2 olarak hesaplanmış, nüfusun yüzde 35,5’i fazla kilolu (BKİ≥25 kg/m2), yüzde 25,4’ü obez olarak saptanmış (BKİ≥30 kg/m2), obezite, kadınlarda yüzde 30,8, erkeklerde yüzde 20,2 (kadınlarda erkeklere göre 1,5 kat daha fazla) bulunmuş,
- Hipertansiyon nedeniyle ilaç kullananlar da dahil olmak üzere sistolik kan basıncı 120,3 mmHg, diyastolik kan basıncı 77,9 mmHg olup, yaklaşık her beş kişiden birinin hipertansiyonunun olduğu görülmüş,
- Ortalama açlık kan glukozu değeri 88,0 mg/dl ve yaşla birlikte artmakta,
- Ortalama total kolesterol düzeyi 163,5 mg/dl, bu değer kadınlarda 171,1 mg/dl, erkeklerde 155,7 mg/dl,
- Erkeklerin yüzde 43,4’ünde ve kadınların yüzde 56,1’inde HDL kolesterolü optimal düzeyin altında,
- Günlük ortalama tuz tüketimi 9,9 gram (erkeklerde 11,3 g/gün ve kadınlarda 8,5 g/gün), 40–69 yaş arası nüfusun yüzde 12,7’sinde on yıllık Kalp Damar Hastalığı riski yüzde 30’un üzerinde, risk erkeklerde yüzde 15,6, kadınlarda yüzde 9,7,
- Birleşik risk faktörleriyle ilgili olarak, nüfusun yüzde 3’ten azında belirtilen risk faktörlerinin hiçbiri bulunmazken, yüzde 44,8’inde 3–5 risk faktörü vardır.
2017 ile 2023 çalışması karşılaştırıldığında saptanan bazı çarpıcı değişiklikler şunlardır;
- Toplumda fiziksel aktivite konusunda gelişmeler olduğu görülmesine karşın, normal bir haftada meyve tüketilen ortalama gün sayısı her iki cinsiyette de azalmış,
- Beden Kitle İndeksi ile ilgili göstergelerin tümünde olumlu değişiklikler gözlenmiş; obez bireyler yüzde 28,8’den yüzde 25,4’e düşmüş, obez bireyler yüzdesindeki azalma eğilimine en önemli katkı kadınlardan gelmiş (2017 yüzde 35,9; 2023 yüzde 30,8),
- Yüksek kan basıncı (140/90 mmHg’dan fazla) olan ve tansiyon tedavisi almayan kişilerin yüzdesi 2017’de yüzde 57,1 iken 2023’te yüzde 44,2’ye düşmüş,
Bulguların Sağlık Sigortacılığı Risk Değerlendirmesindeki Önemi
Teknik gibi görülen ancak hepimizin sağlığını yönetme sorumluluğu gereği izlememiz gereken bir kavramdan söz etmek istiyorum; beden kitle indeksi. Orjinali BMI yani Body Mass Index olan bu kavramda; kilonun boyun karesine bölümü ile çıkan sonuçla ideal kiloda olup olmadığınızı anlayabilir ya da ne durumda olduğunuzu görebilirsiniz. Vücut yağ miktarının bir göstergesi olarak değerlendirilir ve obezite durumunun belirlenmesini sağlar. Dolayısıyla kişinin sağlıklı bir kiloda olup olmadığının tespitine yarar. Buna göre;
- 5’a kadar bir değer zayıf,
- 5 – 24.9 arasındaki bir değer normal kilolu,
- 0 – 29.9 arasındaki bir değer fazla kilolu,
- 0 – 34.9 arasındaki bir değere 1. derece obezite,
- 0 – 39.9 arasındaki bir değer 2. derece obezite (aşırı obez),
- 40 ve üstü bir değer 3. derece obezite olarak değerlendirilir.
Tüm bunlar aslında, sağlık hizmeti karar vericilerinin değerlendirmesi gereken önemli ölçütlerdir. İster finansman öncelikleri, ister hizmet sunumu, isterse mevzuat geliştirme açısından olsun; sağlık yönetiminin her düzeyinde dikkate alınmayı gerektirir. Merkezi yönetim düzeyinde de, yerel yönetim düzeyinde de, stratejik veya operasyonel açıdan değerlendirmeye alınırlar.
En önemlisi de, sağlık sigortacılığı risk değerlendirmesi aşamasında bu yaklaşımların dikkate alınmasıdır. Sağlığı koruma ve geliştirme için teşvik mekanizmaları ile kamu ve özel sağlık sigortacılığında risk paylaşımı oluşturma modelleri kurma bu açıdan çok değerli olacaktır. Bu bakışla, geleceğe yönelik projeksiyonlarda olduğu kadar geçmişe yönelik karşılaştırmalarda da “Türkiye Hanehalkı Sağlık Araştırması: Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Risk Faktörleri Prevalansı-2023” satır satır sayfa sayfa analiz etmek gerekir. Çünkü bulaşıcı olmayan hastalıklar yalnızca bugünün değil geleceğin de sağlık yönetimi gündeminde hep olacaktır. Kamu sağlık sigortacılığında bütünleşik sağlık hizmetleri boyutuyla, özel sağlık sigortacılığında tazminat prim oranı gerçekleşme ve öngörülerinde bu analizler dikkatle takip edilmelidir.