Sağlık alanında da inovasyon, kurumlar ve bireyler için hizmete erişimden maliyet ve fayda artışına kadar birçok avantaja sahip. Birey odaklı sağlık hizmetleri için de olmazsa olmazlar arasında sayılıyor. Hatta ülkelerdeki sağlık inovasyonu yapan kuruluş sayısının fazlalığının, yaşam şartlarının yükselmesini bile sağladığını gösteren yayınlar yapılmaktadır.
İnovasyon, ulusal ve uluslararası gündemde önemli bir başlık olmayı sürdürmektedir. Ülkeler ve kuruluşlar, bu konuda özel stratejiler geliştiren kurumsal yapılar oluşturmaktadır. Doğal olarak inovasyon sözcüğü, içinde sağlık sektörünün de olduğu, her alanda fazlaca kullanılmaya başlanmıştır. Yenilikçilik olarak tanımlanan bu kavram, süreci ve sonucu birlikte adreslemektedir. Süreçte yenileme, sonuçta ise yenilik anlamını taşır. Küresel rekabet, ekonomik büyüme, refah artışı gibi makro hedeflere ulaşmak için ise oldukça önemli görülmektedir.
İNOVASYON PERFORMANSI
Dünyada ülkeleri inovasyon performansı konusunda kıyaslayan iki rapor bulunmaktadır. Bunlar; Küresel İnovasyon Barometresi ve Küresel İnovasyon Endeksi’dir. Yaklaşık 80 göstergeden oluşan Küresel İnovasyon Endeksi, her yıl düzenli olarak; Dünya Fikri Mülkiyet Hakları Örgütü (WIPO), INSEAD ve Cornell Üniversitesi iş birliğiyle hazırlanmaktadır.
Küresel İnovasyon Endeksi (Global Inovation Index) 2022 Raporu geçtiğimiz ay yayınladı. Yazarları; Daren Tang, Soumitra Dutta, Bruno Lanvin, Lorena Rivera León ve Sacha Dr. Wunsch-Vincent’den oluşuyordu.
Raporda; İsviçre 2022’de dünyanın en yenilikçi ekonomisi olarak yer alıyor. Bu durum 12 yıldır hiç değişmemiş. İsviçre’nin arkasından; Amerika Birleşik Devletleri, İsveç, Birleşik Krallık ve Hollanda yer alıyor.
Küresel İnovasyon Endeksi’nde Türkiye 37.sırada. Son iki yılda 14 basamak, 2022 yılında ise 4 basamak yükselmiş. Üst-orta gelir grubu 36 ülke arasında ise 4. sıradaki yerini korumuş.
Türkiye sınai mülkiyetle ilgili 4 göstergede ilerlemiş, 4 göstergede de önceki yerini korumuş. İlerlenen 4 gösterge arasında; tasarım başvuruları, faydalı model başvuruları, fikri mülkiyet harcamalarının toplam ticarete oranı, fikri mülkiyet gelirlerinin toplam ticarete oranı bulunmakta;
- Tasarım başvurularında 5’den 1’e,
- Faydalı model başvurularında 20’den 17’ye,
- Fikri mülkiyet harcamalarının toplam ticarete oranında 56’dan 44’e
- Fikri mülkiyet gelirlerinin toplam ticarete oranında 76’dan 66’ya yükseldi
Bilim ve Teknoloji İnovasyon Kümesi merkezleri arasında ilk sırada Tokyo-Yokohama bulunuyor. Takip eden merkezler; Shenzhen-Hong Kong-Guangzhou, Pekin, Seul ve San Jose-San Francisco. Raporda, İstanbul 4 basamak yükselerek 46. sırada yer aldı.
COVID-19 pandemisi etkisiyle ne yazık ki yenilikçiliğin sosyoekonomik etkisi en düşük seviyede olduğu belirtilmiş.
İKİ BÜYÜK İNOVASYON DALGASI
Rapor, yakın gelecekte, iki büyük inovasyon dalgası beklendiğini anlatıyor;
- Dijital çağ inovasyon dalgası
- Derin bilim inovasyon dalgası
Dijital çağ inovasyon dalgasının, hizmet sektörünün de içinde olduğu tüm sektörleri kapsayacağı vurgulanmış. Verimlilik oluşturmaya yönelik atılımlar olarak bilgi işlem, yapay zeka ve otomasyon alanları öne çıkarılmış.
Rapora göre, derin bilim inovasyon dalgası ise dört alana yoğunlaşmış. Bunlar; biyoteknoloji, nanoteknoloji, yeni malzemeler ile toplum için önemli olacak sağlık, gıda, çevre ve hareketlilik alanındaki yenilikçilikler olarak sıralanmış.
SAĞLIKTA İNOVASYON
Sağlık alanında da inovasyon, kurumlar ve bireyler için hizmete erişimden maliyet ve fayda artışına kadar birçok avantaja sahip. Birey odaklı sağlık hizmetleri için de olmazsa olmazlar arasında sayılıyor. Hatta ülkelerdeki sağlık inovasyonu yapan kuruluş sayısının fazlalığının, yaşam şartlarının yükselmesini bile sağladığını gösteren yayınlar yapılmaktadır.
Araştırma geliştirme alanında özel ve kamu sektörünün, sanayi ve üniversiteler ile uyumlu ve koordinasyon içinde olmaları, iki başarı faktörüyle birlikte değerlendirilir; teknik kaynaklar ve bunları yönetme becerisidir. Teknik kaynaklar arasında insan kaynağı, sermaye, ekipman, bilgi, para sıralanabilir. Yönetim zaten tüm kaynakların belirlenen amaç ve hedeflere yönetilmesi sürecidir.
İşte bu iki faktör, bir yandan stratejik, bir yandan da organizasyon becerileri ile birlikte geliştirilebilirse, sağlık sektörü için de “yapılmayanı yapma” tercihleri oluşmaya başlar. Sadece başlamaz her geçen gün, hafta, ay ve yıl içinde giderek daha da yerleşir.
Böylelikle; uzun dönemli bakış açısı, eğilim ve yönelimleri öngörebilme becerisi gelişir, risk yönetme kültürü artar. Risk yönetme, özellikle sağlık sigortacılığının içerik ve derinliğinde artışı da beraberinde getirir, yeni yeni alanlara açılma cesareti oluşturur.
Sağlık alanında da yenilikçiliğin başarılı olabilmesi için kural koyucuların paylaşılan ve güncellenerek uygulanan stratejileri olmalıdır. İç ve dış bağlantılar kurularak yenilenen iletişim kanalları oluşturulması, farklılıklara odaklanmaya yönelik mekanizmaların işletilmesi stratejilerin uygulanmasını hızlandıracaktır. İnovasyon sürecinin dinamik olma özelliği ile tutarlı ve sürekli olması en belirgin tetikleyicileridir. Tetikleyiciler, tüm paydaşlara yol gösterici ve teşvik edicilikle birleştirildiğinde, inovasyon göstergelerinde yaşanan iki yılda 14 basamaklık yükselme; hem daha kısa sürede ve hem de daha kalıcı bir şekilde yaşanabilir. Sağlık ve sigortacılık ise bu sonuçların, en az diğer sektörler kadar net görüleceği alanlar olacaktır.