Bu haftadan başlayarak, son günlerde yurtiçi ve yurtdışında paylaşılmış bazı çalışmaları aktarmaya çalışacağım. Tatil planlarının yapıldığı hatta uygulamaya konulduğu Temmuz Ağustos aylarındaki yazılarımı, bu raporları değerlendirebilecekler için bir fırsat olarak hedefliyorum. Böylelikle, tatil için kendine okunacak kitaplar listesi hazırlayanlar gibi, tatil sırasında telefonundan bile olsa kaynaklarını belirteceğim bu çalışmaları okuyabilenler, tatil sonrası yeni iş dönemlerine sadece daha zinde değil aynı zamanda rapor içerikleri açısından daha donanımlı başlayabileceklerdir.
Bu çalışmalardan ilki, 10 yıl sonrasının İngiltere’de sağlık vizyonunu ortaya koyuyor. Bu çalışmayı, Imperial College Healthcare NHS Trust ve Imperial College London birlikte hazırlamışlar (https://www.imperial.ac.uk/media/imperial-college/institute-of-global-health-innovation/centre-for-health-policy/public/The-Future-State-of-Health-and-Healthcare-in-2035—A-vision-for-seven-technologies-reshaping-the-NHS.pdf). İngiltere’deki sağlık hizmetlerinin gelecek vizyonu, kanıtlara dayanılarak özetleniyor. Yazımın başlığı, aynı zamanda bu çalışmanın da önsöz başlığı.
Bilim Kurgu Gibi
Önsöz’de, insanlık tarihindeki en büyük sağlık dönüşümlerinden birinin eşiğinde olunduğunu anlatılıyor. Antibiyotiklerin keşfinden bugüne böylesine bir değişime tanık olunmadığı saptamasına yer veriliyor. Bunlar; yapay zeka, genomik, dijital teknoloji ve çığır açan terapötiklerin bir araya gelmesi olarak örnekleniyor. Bu örnekler için, on yıl önceden bile bakıldığında, bilimkurgu gibi görünecek benzetmesi yapılıyor.
Dönüştürücü teknolojilerin hızla ilerlemesinin, sağlık hizmetlerini temelinden yeniden tasarlama şansı sunduğu, sadece hastalıkları tedavi etmeyen, aynı zamanda önleyen bir sistem oluşturulabileceği vurgulanıyor. Belirtilere yanıt vermenin ötesinde, belirtiler daha ortaya çıkmadan önce tahmin ve müdahale edilmesi gereken bir sistem tasarımından söz ediliyor. Reaktif değil proaktif olan, kişiselleştirilmiş ve üretken bir sağlık ekosistemi hedeflenmektedir.
Tıpkı, Şubat 1989’da dönemin Başbakanı Margaret Thatcher’ın, White Paper adıyla İngiltere’de Ulusal Sağlık Hizmeti olarak bilinen NHS (National Health Services) adlı kurumun temel değişikliklerinde de benzeri bir hazırlıktan söz ediliyor. Sektörde hatırlanacaktır, o dönemde önerilen değişikliklerle; maliyet kontrolü, kalite güvencesi ve hastalar için daha fazla seçenek hedeflenmişti. Bugün de, Sağlık Bakanı Wes Streeting’in şimdiki White Paper ile 2035’te sağlık hizmetlerinin nasıl olabileceğini öngörmek ve ona ilişkin vizyonu gerçeğe dönüştürmek için yol haritası çizilmekte olduğu vurgulanıyor.
Önsözde; “görevimiz icat değil, büyük ölçekte uygulama”, “vizyon sadece mümkün değil, kaçınılmazdır” ve “soru bu teknolojilerin sağlık hizmetlerini dönüştürüp dönüştürmeyeceği değil, ne zaman dönüştüreceğidir” ifadeleriyle, NHS yeniden şekillendirilirken yedi ayrı fırsat sıralanmaktadır.
2035’teki Hastane Hayali
Yönetici Özeti; 2035’te bir hastane hayalinde;
- deneyimin günümüz sağlık hizmetlerine pek benzemediği,
- belirtileri entegre verilerle analiz eden,
- randevuları planlayan ve
- tıbbi ekibin kişinin sağlık resmini tam olarak hazırladığı,
- giyilebilir sensörlerle hastalık öncesi erken dönemde saptanan yaşamsal belirtilerin izlendiği,
- doğumda haritalanan genetik profilin yaşam boyu kişiselleştirilmiş önleme stratejilere yol gösterdiği,
- robotik asistanların lojistiği yönettiği,
- insan yeteneğini aşan duyarlılıkla tedavi dışı süreçlerin sağlık hizmetini desteklediği,
- yapay zeka asistanlarının evrak işlerini yaptığı doktorların tedaviye odaklandığı
gibi bileşenler örneklenmektedir.
Bunların bilim kurgu olmadığı, bugün kararlı hareket edilirse, NHS’nin ulaşılabilir böyle bir geleceğe ulaşabileceği belirtiliyor. Teknolojinin sağlık hizmetlerini her zamankinden daha kişisel, öngörücü ve önleyici hale getirdiğine dikkat çekilerek , eylemsizliğin maliyetinin sadece pound cinsinden değil, kurtarılabilecek yaşamlar, önlenebilecek acılar ve gerçekleştirilemeyen potansiyel sağlık hizmetleriyle ölçülmesi aktarılıyor.
Yedi Fırsat
Geleceğin Devlet Programı’nda, 2035 yılına kadar, sağlık hizmet sunumunu kökten yeniden şekillendirecek yedi dönüştürücü fırsat olarak;
- Entegre verileri kullanma,
- NHS Uygulamasını en temel dijital araca dönüştürme,
- Diyabet kontrolünde GLP-1 ilaçlardan yararlanılarak obezite müdahalelerini başlatma,
- Giyilebilir cihazlar aracılığıyla uzaktan izlemeyi yeni bakım standardı haline getirme,
- Doğumda genomik tarama uygulama,
- Sağlık hizmet sürecinde yapay zekayı devreye sokma,
- Hassas bakımı desteklemek için kapsamlı robotik uygulama.
Sağlık hizmetleri dönüşümde etki oluşturmak için verileri kullanma başlığı altında; yüksek kaliteli, birlikte çalışabilir sağlık verilerinin; yapay zeka algoritmalarına, genomik keşiflere, giyilebilir içgörülere ve robotik hassasiyete güç vereceği belirtiliyor.
Çalışmada NHS uygulaması, en iyi kullanıcı uygulamalarıyla rekabet eden ve yapay zeka navigasyonuyla desteklenen bir ara yüzle, sağlık hizmetleri etkileşimlerinin başladığı dijital ön kapı haline geleceği ifade edilmektedir.
GLP-1 ilaçlarından yararlanılarak obezite oranlarının yarı yarıya azaltılabileceği ve ayrıca daha geniş kapsamlı faydalar için değerli veriler üretebileceğine değinilmektedir.
Tek başına yaşayan yaşlılar ve kronik rahatsızlıkları olan kişilerle başlayarak, sağlığı sürekli olarak izleyen, sorunları oluşmadan önce tahmin eden ve erken müdahaleyi mümkün kılan yapay zeka destekli giyilebilir cihazlar kullanılacağı aktarılmaktadır.
Doğumda genomik tarama ile doğan her çocuğun yaşamı boyunca kişiselleştirilmiş önleme stratejilerine rehberlik eden bir genetik harita oluşturulacağı, verileri entegre eden yapay zeka destekli dijital ikizlerle bir araya getirilerek belirtiler ortaya çıkmadan hastalıkları tahmin ve önlemenin sağlanacağı vurgulanmaktadır.
Sağlık hizmet sürecinde yapay zekanın görünmez asistanlar gibi idari görevler üstleneceği, klinik notlarla programları optimize edeceği, böylelikle de sağlık çalışanlarının hasta bakımına odaklanmasının sağlanacağı öngörülmektedir. Bunun her klinisyen için haftada 13,5 saat kazandırabileceğinin hesaplandığı gösterilmektedir.
Son olarak da, bakımın kapsamlı robotik uygulamalarla desteklenme yaklaşımıyla hastanede yüzde 21-26 cerrahi, yüzde 50 tedavi ve yüzde 85-95 rehabilitasyon ile ilaç hatalarını azaltan sonuçlarla duyarlılık ve tutarlılık sağlanacağına yönelik beklentiler sıralanmaktadır.
Her Yerde ve Her Zaman
Imperial College Healthcare NHS Trust ve Imperial College London tarafından hazırlanan bu çalışmanın, ülkeden bağımsız olarak, paylaşılan veriler, öngörüler ve fırsatlarla, birbirini her yerde ve her zaman güçlendirebilecek bileşenler olduğu unutulmamalıdır.
Tüm bunlar, birlikte çalışılarak veri altyapısıyla desteklenip; sağlık hizmetinin bütün yönlerini dönüştürebilecek yenilikçi bir ekosistemin parçalarıdır. Hastane yatışları ve bekleme listelerinin azalmasıyla, hastalandığında tedavi yerine sağlıklı kalmayı teşvik eden mekanizmalar oluşturulabilir. Teknoloji kadar; liderlik, stratejik yaklaşım ve kişiyi merkeze alan müdahaleler öncelikli uygulanabilir.
Böylelikle de her düzeydeki karar vericilerin, kaynak sağlayıcıların, hizmet sunucuların ve endüstri paydaşlarının daha etkili, daha adil iş yapma biçimlerine odaklanmaları sağlanabilir.