Magdeburger Sigorta Genel Müdürü Ceyhan Hancıoğlu, trafik sigortasında yaşanan sıkıntılar hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Hancıoğlu, trafik sigortasının prim boyutuna değinerek, “En azından şu tabanı, tavanı kaldırın, bizi özgür bırakın” dedi.
Editör: AYTAÇ NALLAR
Magdeburger Sigorta Genel Müdürü Ceyhan Hancıoğlu, 2024 yılında trafik sigortasında 36 milyar TL’lik sektörün zarar açıkladığını belirterek, “Çarpıcı olanı söyleyeyim, sektörde neredeyse trafik ruhsatı olan tüm oyuncuların zarar açıkladığı bir dönem. Öyle bir branş var ki kanunen yapmakta zorunlu olduğumuz ama herkesin de zarar ettiği bir branş. Dolayısıyla bunu yönetme şansımız zaten bugünkü tarife sistemiyle yok” dedi.
Ceyhan Hancıoğlu, trafik sigortasında yaşanan sıkıntılar hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Sektörün hiçbir oyuncusunun trafik sigortasından para kazanma derdi olmadığını ifade eden Hancıoğlu, “En azından para kaybetmemeliyiz. Çünkü diğer branşları yan yana koyduğunuzda trafikten zarar etmezsek oralardan yapacağımız potansiyel karlarla bilançomuzu dengeleyebiliyoruz” dedi.
DEĞER KAYBI BAŞLI BAŞINA BİR PROBLEM
Hancıoğlu, sorunun sadece prim ve tarifeden kaynaklanmadığını, maliyet ve hasar tarafını yönetmenin zor olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Değer kaybı problemi yaşamaya başladık. Yıllardır bilmediğimiz, öngörmediğimiz, primini almadığımız bir teminatın hasarını ödemek zorunda kalıyoruz. Değer kaybı başlı başına bir problem. Bunun yanında uzun soluklu dediğimiz, sigorta poliçesi 10 yıl önce satılsa da bedeni hasarlar, yaralanmalar, maluliyetler ve sakatlıklar bizi zorluyor. Trafik branşı bu konuda meşhurdur, çünkü çok uzun solukludur. Bugün yaptığınız poliçeyi 7 sene, 10 sene sonra ödemek zorundasınız ve ne zaman ödüyorsanız, o günün şartlarında ödüyorsunuz. Böyle sıkıntının olduğu yerlerde bu sefer hasar yönetimi kritik hale geliyor. Sekiz sene önce 300 liraya kestiğim poliçenin bugün karşılığı esasında belki 3 bin lira. Ama biz o gün yaptığımız primle, 300 lirayla bugünkü teminatlar, bugünkü asgari ücret ve bugünkü şartlar üzerinden ödüyoruz.”
UZUN KUYRUĞU BERTARAF EDECEK SİSTEM KURULMALI
Ceyhan Hancıoğlu, trafik sigortasının uzun kuyruğunu bertaraf edecek sistemin kurulması gerektiğine de dikkat çekerek, “Buraları çözemediğimiz müddetçe öngörüsüzlüğe bağlı bir hasar enflasyonunu yönetemiyoruz. Mesela, değer kaybı, hep söylüyoruz, almadığımız primin karşılığını ödüyoruz diyoruz. Nereye kadar dayanabilirsiniz ki? Günün sonunda sigorta şirketlerde bir ticaret üzerine kurulu. Biz de para kazanmak durumundayız veya kaybetmemek durumundayız. Sonuçta bir tarafta sermayedar yükü var” şeklinde konuştu.
Değer kaybında geçen yıllarda genel şartların değiştiğini ancak sonrasında yargının bu şartları iptal ettiğini belirten Hancıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir ileri, iki geri yapıyoruz. Bizim sıkıntımız bu. Gerekli tüm kanunlara bu maddeleri kanun yoluyla sokmak zorundayız. Genelgelerle, yönetmeliklerle olmuyor. Çünkü iptal riski var ve bunu yaşıyoruz. Değer kaybında bir hesaplama standardını oluşturamadığımız için de uyuşmazlığa giden dosya adedi devamlı artıyor. Tahkime yüz binlerce değer kaybı dosyası gidiyor. Son rakamlar 400 binler civarında. Gelelim bedeni hasarlara. Bakın orada rakamlar çok daha büyük. Değer kaybı ortalama 20-25 bin TL arasında ve frekansı gittikçe artıyor. Dosyalarımızın üçte birinden fazlası değer kaybı, şu anda.”
SON 10 YILDA 8 TANE ŞİRKET RUHSAT İADESİ YAPTI
Ceyhan Hancıoğlu, “Ben trafik sigortası satmak istemiyorum çünkü zarar ediyorum diyebiliyor musunuz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Son 10 yılda 8 tane şirket ruhsat iadesi yaptı. Ayrılan sermayedarlar var. Altı tanesi iade, üç tanesi de satın almadan dolayı çekildi. Çözüm de bu değil ki. Biz zorunlu olan bir branşta vatandaşa hizmet vermeme niyetimiz olamaz. Günün sonunda şöyle bir risk var. Oradaki ruhsatla faaliyet gösteren şirket sayısı azaldığında bu da büyük problem. Geride kalanlara dert çünkü. Sekiz tane şirket dedim. Geçmişte 35-36 trafik ruhsatı olan şirket vardı, hatta 10 sene önce 42’lerdeydi, bugün bu sayı 27. Bu da çok doğru değil. Kalanların da esasında yükünü arttıran bir model. O yüzden kimsenin iade etmeyeceği şekilde, branşın teknik olarak sürdürülebilirliğini sağlamak gerekiyor. Para kazanmayalım ama ne olur kaybetmeyelim.”
Ceyhan Hancıoğlu, prim tarafına da değinerek, “En azından şu tabanı, tavanı kaldırın, bizi özgür bırakın. Doğru insana, doğru fiyatı vermek adına, doğru riske doğru fiyatı vermek adına da ne olur bizi özgür bırakın diyoruz. 2017 yılından bu yana tavan uygulanıyor. Özgür kalırsak biz hem maliyet tarafını yönetmek adına tedbirler alınıp hem de prim tarafında serbest tarife sistemine, doğru riske doğru fiyat, doğru sürücüye doğru fiyat verme özgürlüğümüz olsa inanın çözülecek bunlar” dedi.