Kaskoda iki yıl önceki sarmala girilmiş durumda. Hesapsız kitapsız fiyatlama, fiyat rekabeti ve buna karşın yüksek hasar maliyeti… Yine küçük şirketler prim üretmek, pazardan kapmak için fiyatları aşağı çekiyor… Yine büyük şirketler pazar kaybı yaşamamak, portföyü başka şirketlere kaptırmamak için birbirleri ile rekabet ediyor. Peki, senenin ikinci yarısında ne olacak?
SİGORTA GAZETESİ/ANALİZ
Yıl, 2022… Kasko, Türkiye’nin, gündemindeki önemli konular arasına girdi. O dönem fiyat artışı yüzde 230’ları bile geçince kasko magazin dünyasının bile gündemindeydi. Araç bedellerindeki artışın yanı sıra enflasyon ve kurdaki artışların yol açtığı hasar maliyetleri nedeniyle tüm sigorta şirketleri kasko fiyatlarını aniden yukarı çekti. Piyasa öyle hale geldi ki, çoğunluk şirket kasko yapmaktan kaçar oldu, yapanlar da aşırı fiyatlarla tüketicinin karşısına çıktı.
Aslında, 2022 yılında yaşanan bu tablodan çok öncesinde kasko sigortası olumsuz sinyaller veriyordu. Hasar maliyetleri her geçen gün daha artıyordu ancak sigorta şirketleri fiyat rekabeti nedeniyle adeta durumu idare ettiler. Küçük şirketler pazardan pay kapmak için rekabete girdi, büyük şirketler pay kaybetmemek için rekabeti devam ettirdi. Durum öyle hal aldı ki, “O ne veriyorsa ben daha da altına veriyorum” noktasına geldi. Hesapsız, kitapsız satılan kasko poliçeleri ortalarda dolaşmaya başladı.
2022 YILINI HATIRLAYALIM
2022 yılına gelince, hasar/prim oranı ve buna bağlı zarar patladı; şirketler el birliği ile fiyatları ani şekilde yüzde 230’ların üzerinde artırdı. Normal şartlarda geçmiş iki yılda fiyatların belirli oranlarda artması gerekirken, bir anda fahiş fiyat artışları üketicinin tepkisini çekti. Tabi bunda pandemide sektörün aldığı karalar da etkili oldu.
Sonuçta sigorta şirketleri kaskoda rasyonel ve mantıklı fiyatlamalar yapmaya başladı, tüketici bir şekilde ikna oldu, ortama alıştı ve 2023 yılının başından itibaren kaskoda fiyat ateşi söndü. Bunda otomobil pazarındaki daralmanın, otomobilin artık yatırım aracı olarak görülmeyişinin, ikinci el otoda fiyatların düşününün etkisi büyük oldu. Bununla birlikte kaskoda yüksek prim artışları nedeniyle sigorta şirketleri de tabiri caizse prime doydu.
PRİM ARTIŞI %50, SİGORTALI ADEDİ ARTMIYOR
Gelelim bugüne… TSB’nin açıkladığı 2024 Ocak-Mayıs dönemi verilerine göre kaskoda prim üretimi 42.1 milyar TL oldu. 5 ayda teminat adedi de 3.6 milyon adedin üzerinde gerçekleşti. Bu veriye göre ortalama kasko fiyatı 11 bin 500 liralar civarında. Otomobillerde ise ortalama kasko fiyatı 10 bin TL’lerde.
Geçen senenin aynı döneminde durum neydi? 2023’ün 5 aylık döneminde kaskoda prim üretimi 28.8 milyar TL, teminat adedi de 3.7 milyonun üzerindeydi. Aynı dönemde ortalama kasko fiyatı 7 binler, otomobillerde ise 6 bin 800 liralar mertebesindeydi.
Buna göre son bir yılda kaskoda prim artışı yüzde 47 olurken, teminat adedi artmadığı gibi yüzde 2,40 azalmış. Daha açık bir anlatımla son bir yılda kaskoda poliçe adedi artmazken, prim artışı yüzde 50’ye yakın olmuş. Yani, kasko pazarı prim artışından kaynaklı büyüyor.
YİNE SARMALA GİRİLDİ
Bu duruma, ‘olabilir öyle ya da böyle büyüyor işte’ diye yaklaşılabilir. Doğru, ancak piyasa verileri başka bir şey anlatıyor. Kaskoda iki yıl önceki sarmala girilmiş durumda. Hesapsız kitapsız fiyatlama, fiyat rekabeti ve buna karşın yüksek hasar maliyeti. Sadece bu yılın ilk üç ayında bile kaskoda hasar/prim oranı yüzde 65’lerdeki, şu sıralar bu oranın yüzde 80’lerin de üzerine çıktığı herkesçe malum. Geçen sefer olduğu gibi yine küçük şirketler –ki, özellikle trafik ruhsatı olmadığı için kaskoya ağırlık verenler- prim üretmek, pazardan kapmak için fiyatları aşağı çekiyor… Yine büyük şirketler pazar kaybı yaşamamak, portföyü başka şirketlere kaptırmamak için birbirleri ile rekabet ediyor.
Peki, bundan sonra ne olacak? Kuvvetle muhtemel senenin son çeyreğinde şirketler yine kaskoda fiyatlarını artırmak durumunda kalacaklar. Kimi şirketler bozulan mali denge nedeniyle ani ve yüksek fiyat artışına gidecek, kimileri ise daha makul artışlar yapacak. Ama yine de fiyat artacak. 2025 başından itibaren ise kaskoda daha da yüksek artışlar yaşanabilir.
Hoş, bu durum ilk kez de yaşanmıyor. Her iki-üç senede bir aynı sarmalın içine giriliyor. Rekabettin dolayı fiyatlar düşüyor, zarar ediliyor, hep birlikte fiyatlar artırılıyor, yine rekabete giriliyor, yine fiyatlar düşüyor, yine zarar ediliyor.