İş dünyasında üretken yapay zekâ (GenAI) kullanım oranını 2023’te yüzde 22 iken günümüzde bu oranın yüzde 75’e yükseldi. Küresel çapta en yüksek kullanım oranının teknoloji sektöründe, en düşük oranın ise kamu sektöründe olduğu görülüyor.
İş dünyasında üretken yapay zekâ (GenAI) kullanım oranını 2023’te yüzde 22 iken günümüzde bu oranın yüzde 75’e yükseldi. Uluslararası danışmanlık şirketi EY, dünya genelinde 23 ülke ve 27 sektörde yer alan şirketten 17 bin 350 çalışan ve 1.595 işverenin katılımıyla gerçekleştirdiği EY Work Reimagined 2024 Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Araştırma; teknoloji alanındaki dönüşümün ve dinamik iş gücü piyasasının, işverenlerin daha verimli sonuçlar elde etmeleri konusunda nasıl fırsatlar yaratabileceğine ilişkin önemli bulgular sunuyor.
EY araştırmasına göre; şirketlerde üretken yapay zekâ (GenAI) kullanım oranı önemli ölçüde artarak 2023 yılında yüzde 22 iken günümüzde yüzde 75’e yükseldi. Küresel çapta en yüksek kullanım oranının teknoloji sektöründe (%90), en düşük oranın ise kamu sektöründe (%60) olduğu görülüyor. Araştırmaya katılan çalışanların üçte birinden fazlası, GenAI kullanımının verimlilikte (%37) ve katma değeri yüksek işlere odaklanma becerisinde (%36) olumlu etkileri olduğunu belirtiyor. Ayrıca, GenAI kullanımının beceri geliştirme yeterliliğiyle ilişkili olduğunu da ortaya koyuyor. Bu doğrultuda, GenAI kullanan çalışanların yüzde 58’i şirketlerinin gelişim ve eğitim programlarının “ortalamanın üzerinde” veya “mükemmel” olduğunu söylüyor.
ÇALIŞANLARIN DÖRTTE BİRİ KULLANIYOR
GenAI’ın benimsenme hızı ve bu teknolojiyi kullanacak yeteneklere duyulan ihtiyaç, kuruluşların çevik ve değişime duyarlı kalmasını gerektiriyor. Ayrıca araştırmaya göre tüm çalışanların yaklaşık dörtte birinin (%23) üretken yapay zeka teknolojisini yaygın olarak kullandığı görülürken, Y kuşağının kullanımı (%27) ile baby boomers kuşağının kullanımı (%7) arasındaki fark, GenAI ile ilgili becerilerin kuşaklar arasında da tutarlı bir şekilde benimsenmesinin önemini vurguluyor.
Araştırma, iş dünyasının geleneksel kariyer ve iş yeri fikirlerinden giderek daha fazla uzaklaştığını da gösteriyor. Çalışanlar her ne kadar işverenlerini desteklemek için motive ve istekli olsalar da daha yüksek ücret (%81), daha iyi refah ve kariyer olanakları (%79), liderlik kalitesi (%76) ve uzaktan çalışma (%75) gibi konular açısından yeni fırsatları değerlendirdiklerini belirtiyor.
YETENEK YARIŞINDA YENİ STRATEJİLER
Yetenek yarışını kazanmaya yönelik geleneksel stratejiler, temel yetenek akışıyla (yeteneği çekme ve elde tutma) baş edemiyor. Araştırmaya katılan tüm çalışanların yüzde 38’i önümüzdeki 12 ay içinde işten ayrılmayı düşünebileceklerini belirtirken, bunların yüzde 26’sı mevcut sektörlerinde kalmak istediklerini, yüzde 25’i ise farklı bir sektöre geçmek istediklerini belirtiyor. Özellikle araştırmaya katılan Y kuşağının %40’ı işten ayrılmayı düşünürken, baby boomers kuşağının yalnızca yüzde 23’ü böyle düşünüyor. Z kuşağı ve Y kuşağının işten ayrılma olasılığının baby boomers kuşağına göre 1.8 kat daha fazla olduğu görülüyor; erkekler ise kadınlara göre 1.2 kat daha fazla işten ayrılmayı planlıyor. Aynı zamanda araştırma, çalışanların işten ayrılma isteğinin ekonomik belirsizliklere rağmen geçen seneye göre yüzde 4 arttığını belirtiyor.
YETENEK AVANTAJINDA 5 FAKTÖR
Araştırma; şirketlerin yetenek avantajı elde etmesinin önemini vurguluyor ve bu durum “Yetenek sağlığı ve akışı”, “iş teknolojisi ve GenAI”; “çalışan ödüllendirme yöntemleri”; “öğrenme, beceriler ve kariyer yolları”; “şirket kültürü ve çalışma alanları” olmak üzere beş faktör üzerinden ölçülüyor. Yetenek avantajına sahip şirketlerin son iki yılda üretkenliklerinin önemli ölçüde arttığını söyleme olasılığı yaklaşık yedi kat, mevcut ekonomik koşullarda önemli ölçüde yüksek performans gösterdiklerini söyleme olasılığı ise yaklaşık altı kat daha fazladır. Ancak, ankete katılan işverenlerin sadece %32’sinin yetenek avantajı elde edebilmek için stratejik becerilere sahip olduğu görülüyor.