Türkiye Sigorta Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve AXA Türkiye CEO’su Yavuz Ölken, sigortacının rolünün yeniden tanımlanması gerektiğini ifade ederek, “Hepimiz oyunu değiştirmeye kararlıysak bunu yapabiliriz. Birimizden biri bir tarafa çektiğinde olmaz. Reasürör de Türkiye’deki penetrasyonun artmasını konuşmak zorunda. Biz kara gün dostlarını çok seviyoruz ama geleceğin çözüm ortaklarını da arıyoruz. Geleceğin çözüm ortakları da reasürans işini yapan tüm reasürörler” dedi.
Türkiye Sigorta Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve AXA Türkiye CEO’su Yavuz Ölken, sigorta penetrasyonunu artırmak için sigortacılığın yeniden tanımlanması gerektiğini belirterek, “Burada da kara gün dostlarımıza çok ihtiyaç var. Reasürörlere ihtiyacımız var. Sigortacılığı yeniden tanımlarken risk iştahından uzaklaşmamak lazım” dedi.
Yavuz Ölken, 3. Uluslararası Sigorta Zirvesi’nde yaptığı konuşmada koruma boşluğunun sigortacılığın tabana yayılması ile ilişkisi olduğunu, fiyatlamadaki en büyük maliyetin reasürans olduğu görüşüne katılmadığını, reasürans maliyetinin reasürörlerin elinde olduğunu kaydetti.
ÇÖZÜM ORTAĞI REASÜRÖRLER
Penetrasyon arttığı müddetçe reasürans maliyetinin düşeceğini ifade eden Ölken, “İki sorunun cevabını buradan alarak çıkmak istiyorum. Bir, gelecek neden bir risk olsun bu ülkede? İki, bizler oyun değiştirici olmaya hazır mıyız? Sektörün tek konuştuğu şey reasürans koruma açığı. Sektör bunun farkında ama globalden daha detaylı bakılması lazım Türkiye’ye. Bu ülke topraklarındaki sigortacılar yerlisi yabancısı her üç ayda bir sermaye artışı yapıyor. Finansal çeviklik kazanmaya çalışıyor. Ama bir günde olmuyor. Dolayısıyla biz kara gün dostlarını çok seviyoruz ama geleceğin çözüm ortaklarını da arıyoruz. Geleceğin çözüm ortakları da reasürans işini yapan tüm reasürörler, reasürans brokerleri, Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler, yatırımcılar, acenteler. Hepimiz bu işi ileri götürmek zorundayız” dedi.
SİGORTACILIĞI YENİDEN TANIMLAMALIYIZ
Sigorta penetrasyonunu artırmak için sigortacılığı yeniden yazmak gerektiğini vurgulayan Ölken, “TSB Yönetim Kurulu olarak biz çok kararlıyız. SEDDK kararlı. Sancılı olacak, kanunsa kanun değişecek. Sigortacılığı yeniden tanımlamadan bu farkları kapatma olasılığımızın olmadığını düşünüyorum ve mutlaka sigortacının rolü yeniden tanımlanacak. Burada da kara gün dostlarımıza çok ihtiyaç var. Reasürörlere ihtiyacımız var. Sigortacılığı yeniden tanımlarken risk iştahından uzaklaşmamak lazım. Riskleri doğru kategorize edip o risklere uyumlu olarak ürünleri ve hizmetleri geliştirmek zorundayız. Eğitimleri bu seviyeye getirmemiz lazım. Sigortacılığı eğitimin içine sokmamız lazım. Gelecek risklerini dikkate almadan sigortacılık yapamayacağımızı biliyoruz” şeklinde konuştu.
DÜNÜ KONUŞARAK BİR YERE VARAMAYIZ
Yavuz Ölken, Marmara depremine karşı koruma açığını tartışırken geleceği kaçırma endişesi duyduğunu da belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Benim açımdan gelecek riskleri var mı; var. Bugünden daha belirsiz, daha fazla ama bunlar fırsat mı? Bence mutlak fırsat. Hepimiz oyunu değiştirmeye kararlıysak bunu yapabiliriz. Birimizden biri bir tarafa çektiğinde olmaz. Reasürör de Türkiye’deki penetrasyonun artmasını konuşmak zorunda. Türk sigortacısı da sermayesini güçlendirip, konservasyonunu arttırıp daha yüksek konservasyonla riski üstünde tutmayı konuşmak zorunda. Acente iyi ile kötü riski ayrıştırmak zorunda. Kamu kurum ve kuruluşları da sigortacılığın tabana yayılması için eğitimin içine girmeyi kabullenmek ve Türkiye’deki toplam sigorta ekosisteminde serbest tarifelerin ve yeni kanunların hazırlığını yapmak zorunda. Bunları yapabilirsek oyunu değiştirenler olacağız. Sadece dünü konuşarak, zorları konuşarak, yaşadığımız kötü senaryoların gelecekte hep tekerrür edeceğini konuşarak bir yere varamayız. 1999 depremi ile 2023 depremini mukayese edelim. Oran aynı. Sigorta sisteminden gelen ekonomiye destek, o gün de yüzde 7, Maraş depreminde de yüzde 7. O zaman 10 milyarın 750 milyonu sigorta sisteminden gelmişti, şimdi 100 milyarın 7 milyarı sigorta sisteminden geldi. Marmara depreminde yüzde 30’lardan bahsediyoruz ama bütün bunlar sadece reasürör ve sigorta şirketi arasındaki fiyat pazarlığı ile değil, korumaları yukarı çıkartarak, penetrasyonu büyüterek, havuzun daha adil paylaşılması ile olur.”