Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı Erkan Kilimci, Merkez Bankası’nın açıkladığı faiz indirim kararını, bunun piyasalara yansımasını, 2025’teki piyasalarda yaşanacakları değerlendirdi.
Özyeğin Üniversitesi Finans Mühendisliği Merkezi Koordinatörü ve Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı Erkan Kilimci, Merkez Bankası’nın açıkladığı faiz indirim kararını, bunun piyasalara yansımasını, 2025’teki beklentileri anlattı.
Erkan Kilimci, parasal sıkılaşmanın yarattığı etkinin enflasyonun artış hızında düşüş olarak görülmeye başlandığını, enflasyonun 2025’in Mart ayına doğru yüzde 38’lere doğru ineceğini belirterek, “Geçtiğimiz yılın yüksek aylık enflasyonları çıktıkça biz şu anda yüzde 2-2,5 civarında olan aylık ortalama enflasyona geçiyor olacağız ki bu yıllık yüzde 30’lara denk geliyor. Şu anda Merkez Bankası çok güçlü ve inandırıcı bir politika uyguluyor. Bunun etkilerini görüyoruz” dedi.
YÜZDE 27,5 POLİTİKA FAİZİ OLUR
Merkez Bankası’nın, finansal piyasalarla iletişim içerisinde olduğunu ifade eden Kilimci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sekiz toplantı, faiz indirim döngüsünde aslında sınırlı bir faiz indirim adedine denk geliyor olacak. 2017’de biz ilk bu faiz toplantılarını 8’e indirmiştik. 2018’de de devam etti. Şimdi de karşımıza çıktı ve bunu Para Politikası Kurulu metninde görmüş olmamız önemli. 250 baz puan bir indirim için yüksek bir tutar. Şu anda artık piyasadaki aktörler sürekli 250 baz puan bir indirimin geleceğini öngörüyorlar. Öyle olsa dahi önümüzdeki dönem enflasyon beklentileriyle baktığımızda para politikasının sıkı duruşunun devam edebileceğini hesaplayabiliyoruz. Gelecek sene böyle devam etse bile nereden baksanız yüzde 27,5 gibi bir para politikası faizine denk geliyor. Türk lirasının hala bir reel değerlenme patikasında devam edeceğini öngörüyoruz.”
DÖVİZE GÖRE TL’NİN GETİRİSİ YÜKSEK OLACAK
Dezenflasyon sürecini, Merkez Bankası’nın 4 başlıkta açıkladığını vurgulayan Kilimci, bu konuda da şunları söyledi:
“Bir tanesi kararlı duruş. İkincisi özellikle kredi sınırlamalarıyla yurtiçi talepte bir daralma yaşanıyor. İthalat, cari açık tarafında bunun etkilerini görüyoruz. Dövize talep o anlamda kontrol ediliyor. Üçüncüsü de reel değerlenme. Burada da reel faiz kullanılıyor ve özellikle faiz seviyesi burada çok etkili oluyor. Bunun alternatif yatırımı olan döviz yatırımcılarına göre daha cazip kılabilmeniz için de beklenen enflasyonla ortaya çıkan bir reel faiz var. O, 5-6 puan gibi bir seviyede oluşuyor, şu anda. 2025’te de görülen tablo bu. Bu tabii ki Türk lirasının hala reel bir değerlenme içerisinde olacağını gösteriyor. Enflasyon beklentileri de sonuncu faktör. Şu anda önümüzdeki yılın sonunda yüzde yirmi 28-30 aralığında bir yerde. Piyasadaki fiyatlananı söylüyorum; tahvil piyasalarında. Çünkü orada parayla işlem yapılıyor. O anlamda şu andaki bulunan faiz seviyesi indirim döngüsünde bile oldukça reel faizi güçlü tutuyor. Bu da TL’nin önümüzdeki sene hala daha cazip bir getirisi olacağını söylüyor. Dövizde tabii ki TL’nin değer kaybı söz konusu olacak gözüküyor ama reel olarak dövize göre TL’nin getirisi yüksek kalıyor. 2025 sonunda 42-43 seviyesinde doları görebiliriz.”