Gerek konkordatodaki artış gerek şirketlerin tasfiyesi gerekse de karşılıksız çek sayısındaki artış özellikle KOBİ’leri zorluyor. KOBİ’ler, zaten büyük sermayeleri olan yapılar değil. İşte bunu gören KOBİ’ler artık korkudan mı, başına geldiğinden mi bilinmez; bir süredir çareyi devlet destekli alacak sigortası yaptırmakta buldu.
Önce biraz verilerden bahsedeyim, sonra devlet destekli alacak sigortasına artan talebin nedenlerine değineyim. Son dönemde, hatta son bir yıldır konkordato talepleri artıyor. Ocak-Temmuz döneminde binin üzerinde şirket konkordato için başvurdu ve bu şirketlerin bazılarına geçici mühlet, bazılarına da kesin mühlet verildi ve 55 şirket için de iflas kararı alındı. Yine aynı dönemde 12 binden fazla şirket tasfiye kararı aldı.
Bir de malum geri ödenmeyen çek konusu var. Bu yılın ilk yarısında 68 milyar TL’lik çek karşılıksız çıktı. Karşılıksız işlemi yapılan çek tutarının ibraz edilen çeklere oranı bir önceki yıla göre arttı. Ocak- Haziran ayında karşılıksız işlemi yapılan çeklerin bankalara ibraz edilen çeklere oranı; tutar olarak yüzde 2.4 ve adet olarak yüzde 1.8 oldu. Bu da gösteriyor ki, karşılıksız çeklerin sayısında artış var.
KOBİ’LERİN ALACAK ENDİŞESİ
Bu verileri neden paylaştım. Gerek konkordatodaki artış gerek şirketlerin tasfiyesi gerekse de karşılıksız çek sayısındaki artış özellikle KOBİ’leri zorluyor. KOBİ’ler, zaten büyük sermayeleri olan yapılar değil. Öyle ki, mal sattığı şirketin konkordatoya gitmesi ya da çekinin karşılıksız çıkması demek, o KOBİ’nin kapısına kilit vurması demek. İşte bunu gören KOBİ’ler artık korkudan mı, başına geldiğinden mi bilinmez; bir süredir çareyi devlet destekli alacak sigortası yaptırmakta buldu. Daha açık bir anlatımla piyasadaki bu sıkışıklık alacak sigortasına talebi artırdı.
Halen bilmeyenler için devlet destekli alacak sigortasını anlatayım. En basit haliyle, KOBİ’ler, vadeli satışlardan elde ettiği cirosu üzerinden alacak sigortası yaptırıyor; alacağını tahsil edemezse, devreye sigorta giriyor ve alacağını KOBİ’ye sigorta ödüyor. Örneğin, KOBİ’siniz, bir şirkete 100 milyon TL’lik mal satacaksınız. Alacak sigortası yaptırdınız; diyelim ki, mal sattığınız şirket konkordatoya gitti ya da iflas etti ve 100 milyon TL’yi ödeyemedi. Alacak sigortası devreye giriyor ve alacağınızı ödüyor. Bu kadar basit. Devlet destekli sistem olduğu için, primleri de devlet belirlediği için sigortanın primleri de öyle sanıldığı gibi yüksek falan da değil. Zaten devlet destekli alacak sigortası sistemini de Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kuruluşu olan Türk Reasürans yönetiyor.
KONKORDATO SÜRECİ BEKLENMİYOR
Biraz araştırma yaptım, ilgili kişilerle konuştum. Alacak sigortasının ana teminatlarından biri de konkordato, iflas, tasfiye gibi durumlarda sigortanın devreye girmesi. İkincisi, konkordatoda süreçler uzun sürüyor. Önce geçici müddet, üzerine bir de iflas kararı alınırsa konu yıllara yayılıyor. Bu gibi durumda alacağını sigortalatan işletmeye en geç dört ay içinde alacağı sigortadan ödeniyor. İflas ve tasfiye kararı varsa da bir ay içinde tazminat ödeniyor. İşin iyi tarafı, KOBİ’yseniz, alacağınızı sigortalatacaksanız, mal sattığınız şirketler ve satış tutarları ile ilgili bilgileri sigorta sistemine veriyorsunuz. O firmalar analiz ediliyor. Sorun yoksa sistem size sigorta teminatını veriyor. Eğer yapılan analiz sonucu o şirketlerin içinde bir veya birkaçının mali durumu uygun değilse, sistem size, ‘bu şirket için teminat vermeyiz’ ya da ‘veririz ama şu kadarlık alacağı sigortalarız’ diyor. Böylece satılan malın parasının ödenmeme riski en aza indiriliyor.
UZMANLAR UYARIYOR
Hazır konu açılmışken, uzmanlar, son dönemde yaşananlarla ilgili bir de KOBİ’lere uyarıda bulunuyorlar. İşletmeler son dönemde asıl darbeyi, uzun yıllardır çalıştıkları, bundan dolayı da ahbap çavuş ilişkisi içinde oldukları, çok güvendikleri, bunun için de sorgusuz sualsiz mal sattıkları işletmelerden yemeye başlamışlar.
Noyan Doğan/Hürriyet Gazetesi