Türkiye Sigorta Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, beklenen Marmara depremi hakkında açıklamalar yaptı. Depremin sigortaya maliyetinin 30 milyar dolarları bulabileceğini, Kahramanmaraş depremlerinin 6 misli bir etkisi olacağını belirten Ölken, “Açıkçası çok korktuğumu söyleyemem, yeter ki doğru modellemeyi yapalım. Yeter ki hepimiz sermaye ve reasürans pazarında doğru bir koruma seviyesine gelelim” dedi.
Editör: AYTAÇ NALLAR
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Yönetim Kurulu Üyesi ve AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, Kahramanmaraş depreminin 100 milyar dolarlık bir kayıp yarattığını, bunun 5 milyar dolarını sigorta şirketlerinin tazminat olarak ödeyeceğini söyledi. Ölken, global ölçekteki doğal afetlere bakıldığında böyle bir olayda sigorta sisteminin karşıladığı meblağların yüzde 25 ile 30’larda olduğunu belirterek, Türkiye’deki sigortalanma oranına bakıldığında sigorta ve reasürans sistemin 5 milyar dolar değil 20 milyar dolara kadar çıkabileceğine kaydetti.
Sigortalanma oranının artırılması gerektiğini, aksi halde kamunun üstünde çok büyük yük kaldığını ifade eden Ölken, “Yanlış anlaşılmasın; bu sadece Türkiye’de böyle değil. Amerika’da da böyle, Japonya’da da böyle, kıta Avrupa’sında da böyle. Sigorta sistemi yüzde 20-30’ları karşıladıktan sonra kamunun üstündeki bütçeden karşılanıyor. Bugün ülkemizdeki bu afetlerden dolayı biz 20-25 milyar dolara çıkabilseydik, kamunun üzerinde 20 milyar dolarlık yük aşağı inmiş olacaktı” dedi.
Yavuz Ölken, dünyada afetlerin sayısının ve etkisinin arttığına değinerek, “2019 yılında sigortalı doğal afet hasarlarının toplam dünyadaki maliyeti 90 milyar dolar iken, 2021’de 107 milyar dolara gelmiş. 2022 senesinde 123 milyar dolara ulaşmış durumda. 2023 için tahmin, 133 milyar dolar. Yani dünyada doğal afetlerle ilişkili ortaya çıkan tazminat toplamlarında çok belirgin artış var” şeklinde konuştu.
RİSKLERİ DENGELİ DAĞITMAK DURUMUNDAYIZ
Yavuz Ölken, beklenen Marmara depremi hakkında da bilgi vererek, Swiss Re’nin yaptığı çalışmaya göre 30 milyar dolarları bulabileceğini, Kahramanmaraş depremlerinin 6 misli bir etkiden bahsedilebileceğini kaydetti. Ölken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyada doğal afet tazminatları yükseliyor. Türkiye’de deprem gerçeği yaşadık. Reasürans ve sigorta sistemi açısından bakıldığında; dünyada bunları koruyacak bir kapasite var ancak riskleri dengeli dağıtmak lazım. Sürekli riskin ağırlıklı olduğu bölgelerdeki işleri sigorta etmenin yanında bütün ülkeye yaygın riskleri yönetmek lazım. Marmara depremini konuşuyoruz. Sigorta bulunamayacak, sigorta teminatı yoktur demeyelim ama daralan bir reasürans ve sigorta ekosisteminde; riske uygun fiyatlama yapılması ortaya çıkacaktır. Yani sanayi kesimini konuşuyorsak, dünden daha yüksek fiyatlarla sigorta edilecek; buna hazır olmamız lazım. Sistemin ayakta kalması için bir süre böyle götürmek zorunda kalacağız. Bugün gördüğümüz kadarıyla dünya global reasürans zirvelerinde asgari yüzde 30 fiyat artışından bahsediyoruz. Bu kurumsal ve ticari riskler için yüksek gibi gözükse de aslında toplam varlıkların içinde biz halen sigorta fiyatlarının binde üç, binde üç buçuklarda olduğunu düşünürsek; bunların yönetilebilir olduğunu düşünüyorum ama başka bir ön şart gelecek artık hayatımıza. Konumuz sadece doğal afete, depreme, sele karşı güvenli olmak değil; bir de yangın ve iş güvenliği önlemleri var. Bizler asgari yangın ve iş güvenliği önlemlerini alan, riskini algılayan ve yönetmeye çalışan sanayici ve ticari kurumlara daha çok kapasite ayıracağız. Hiç önlemi almayan işletmeler ise daha yüksek fiyatla, belki de düşük limitlerle sigorta bulabilecek. Sürdürebilir bir ekonomi yaratmanın prensibi de bu. İyi ve kötü risk ayrışmak durumdayız.”
SİGORTALILIK ORANINDAN KORKUYORUM
Yavuz Ölken, “Sigortacı olarak beklenen Marmara depremi sizi korkutuyor mu?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Otuz üç yıllık sigortacıyım, 5 tane büyük deprem gördüm. 1999 depreminde toplam zararın 1 milyar dolar olduğu dönemi yaşadım. Şimdi 30 milyar dolar diyoruz. Sektörümüz hazırlanıyor, hazırlanmaya devam ediyor. Açıkçası çok korktuğumu söyleyemem, yeter ki doğru modellemeyi yapalım. Yeter ki hepimiz sermaye ve reasürans pazarında doğru bir koruma seviyesine gelelim. Bizler 250 ve 500 yıllık geriye dönük modellemeleri yaparız. Bütün büyük depremleri dikkate alarak, elimizdeki portföyü ne kadar korumamız gerektiğine dair bir aktüeryal metodoloji ile koruma satın alıyoruz. Beni ürküten, sigortalılık oranı aşağıda kaldığı müddetçe biz ne yaparsak yapalım, ne kadar hasar öderseniz ödeyin; kamunun üzerinde kalacak yük artacaktır. Dolayısıyla beni ürküten taraf sigortalılık oranının hızlıca yukarı çıkartılamamasıdır.”
KABUL EDELİM AFETLER KRONİK HALE GELDİ
Yavuz Ölken, artık afetlerin kronik hale geldiğine de dikkat çekerek, “Bütün sanayicimizin, bütün bireysel sigortalılarımızın, ticari işletmelerin kabul etmesi gereken bu. Bu bir akut olay değil, bu tamamen kronik bir olay ve sadece doğal afet sonucu maddi zararımız oluşmuyor. Sanayiciyseniz ham maddeye ulaşamıyorsunuz, tedarik zinciri bozuluyor, iş kaybınız oluyor, pazar kaybınız oluyor. Konumuz aslında sadece sigortalı olmanın ötesinde bunu kronik bir olay olarak kabul edip önleme ve önleyerek risk yönetme faaliyetlerine odaklanmamız lazım” dedi.