TSB, bir ilki gerçekleştirdi ve sigorta ekosisteminin tüm paydaşlarını bir araya toplayarak, Arama Konferansı düzenledi. Konferansın odağını, gelecek 5-10 yılda sigorta sektörünü nelerin beklediği ve sektörün nerede konumlanacağı oluşturdu. Peki, neler konuşuldu, ortak akıl toplantısı amacına ulaştı mı?
Türkiye Sigorta Birliği (TSB), 18-19 Eylül tarihlerinde, sigorta sektörünün tüm paydaşlarının katılımı ile Arama Konferansı düzenledi. Konferansa ben de katıldım ama gazeteci sıfatım ile değil de; 30 yıldan fazladır sigorta sektörü ile yakından ilgilenmem, sektörü yakından tanımam ve bu 30 yılda sektörün her evresine tanık olmam nedeniyle katıldı. İzlenimlerimi paylaşayım.
Açıkça ifade edeyim, daha önce bu şekilde ortak akıl yaratmayı amaçlayan, çok katılımlı bir arama konferansı düzenlenmemişti. Sektörde bu bir ilk oluyor. Evet; sektörün belirli taraflarının bir araya geldiği toplantılar düzenlendi, hazırlanan sektör raporları için küçük gruplar toplandı ama hem bu boyutta hem de bu kadar çok katılımlı arama konferansı bugüne kadar düzenlenmedi. Öyle ki, arama konferansına liderlik eden Prof. Dr. Oğuz Babüroğlu da bu kadar çok katılımlı bir arama konferansının ender olduğunu belirtti.
Konferansta kimler yoktu ki… Sigorta ve emeklilik şirketlerinin genel müdür ve yöneticileri, SEDDK ve Bankalar Birliği temsilcileri, acente ve broker, Hazine ve Maliye Bakanlığı, uluslararası nakliyeciler, asistans sektörü, özel hastaneler, tüketici dernekleri, Ticaret Bakanlığı, sektörle çalışan teknoloji şirketlerinin temsilcileri, banka dışı finans kuruluşlarının temsilcileri oradaydı. Eksik bile saymış olabilirim. Hazır yeri gelmişken bir gözlemimi paylaşayım ki, bu eleştiri olarak da sayılabilir, şirket genel müdürlerinin bir kısmının böyle bir arama konferansına katılmaması dikkatimi çekti.
İki gün süren konferansın en önemli boyutu neydi diye soracak olursanız… Çok şey konuşuldu, fikirler, tespitler ortalarda dolaştı, projeler üretildi, her kesim sorunlarını ortaya koydu, ortak akıl yürütüldü ama bence konferansın en önemli tarafı, tüm paydaşların yüksek katılımla ilk kez bir araya gelmesiydi. Bu bile, ‘konferans amacına ulaştı mı?’ sorusuna cevap veriyor.
Peki, neler konuşuldu? Çok kısa özet geçeyim. Ortak akıl toplantısının odağını, gelecek 5-10 yılda sigorta sektörünü nelerin beklediği ve sektörün nerede konumlanacağı oluşturdu. Hani derler ya, etekteki taşlar döküldü; işte bu iki günde tam da öyle oldu. Ve ‘meğer ne kadar da çok sorunumuz varmış’ noktasına gelindi.
Beyin fırtınasında; kanundan trafik sigortasına, iklim değişikliği ve yeşil dönüşümden depreme, yapay zekadan teknolojiye, insan kaynaklarından demografik değişime, reasürans sorunundan penetrasyona, pazarlamadan iletişime, gelir paylaşımından maliyet yönetimine kadar tüm konular konuşuldu ve 63 maddelik risk haritası belirlendi. Tüm paydaşlar da bu riskler karşısında çözüm önerilerini sıraladı. Çözümler de ortaya çıktı. Bakıldığında hiçbiri de çözülemeyecek sorunlar değil.
Eminim birileri, ‘en çok sigorta sadece acenteden alınsın, acenteye daha fazla komisyon verilsin’ konularının konferansın ana tartışma konusu olduğunu düşünecektir. Hiç de öyle olmadı. Ne oldu? Sorunların, sigorta ekosisteminin ortak sorunu olduğu, tek taraflı çözülecek sorunların kısa vadede kimseye fayda sağlamayacağı ve sorunların ortak akılla çözülebileceği ya da en azından çözülmesi için gayret sarf edilmesi gerektiği ortaya çıktı.
Sonuç mu? Şöyle anlatayım… Bir grup düşünün; içinde sigorta şirketinin yöneticisi, acente, broker, asistans şirketi, SEDDK, teknoloji şirketi, sağlık sektörü ve bakanlıkların temsilcileri var. Bu şekilde 6-7 grup olduğunu ve bu kişilerin sahada yaşadıklarını, sorunları, o sorunlara çözüm önerilerini, gelecekte yaşanacak riskleri ve gelişmeleri birbirleri ile konuştukları, tartıştıkları bir ortam düşünün. Bu birliktelik bile başlı başına sigorta ekosistemi için bir gelişmedir.