Nisan ayında gerçekleşen zirai don olayının sonuçlarının araştırılması için kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, sigorta sektörünün temsilcilerini dinledi. Komisyon toplantısındaki konuşmalar, Meclis Tutanaklarına yansıdı. Komisyon üyeleri ne sordu, konuşmacılar ne cevap verdi?
2025 yılının nisan ayında gerçekleşen zirai don olayının sonuçlarının araştırılması, üreticilerin ve tarımsal ürünlerin uğradığı zararların tespiti ve gelecekte yaşanabilecek benzer olayların etkilerinin en aza indirilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, 18 Haziran tarihinde sigorta sektörünün temsilcilerini dinledi. Komisyonun Başkanlığı’nı, AK Parti Burdur Milletvekili Prof. Dr. Adem Korkmaz yürütüyor.
18 Haziran’daki Komisyon toplantısına sigorta sektöründen SEDDK Başkan Yardımcısı Emine Feray Sezgin, TSB Genel Sekreter Yardımcısı Atilla Oksay, TARSİM Genel Müdürü Bekir Engürülü konuşmacı olarak katıldı. Komisyon toplantısındaki konuşmalar, Meclis Tutanaklarına yansıdı. Toplantıda, sigorta sektörü ve TARSİM’in işleyişi, TARSİM’in zirai don kapsamında sigorta faaliyetleri konuşuldu ve konuşmalar tutanaklara girdi. Aşağıdaki konuşmalar tutanaklardan yapılan özet alıntılar ile konuşmacılar arasındaki diyaloglardır:
SEDDK Başkan Yardımcısı Emine Feray Sezgin: Sigortacılık sektörü 49 tane hayat dışı, 16 tane hayat emeklilik, 4 tane hayat, 4 tane reasürans olmak üzere toplam 73 sigorta şirketinden oluşmakta. Aracılar 215 tane broker, 19 bine yakın acente, 76 bine yakın BES aracısından oluşmakta. İçinde TARSİM’in de bulunduğu 8 tane özerklik kuruluşumuz var. 2 bine yakın gerçek ve tüzel sigorta eksperi, 4 bine yakın tarım eksperi ve 226 tane aktüerden oluşmakta. Bu gördüğünüz ekosistemin düzenlenmesi, gözetimi ve denetimi bizim kurumumuza tabi.
Adem Korkmaz: Sizin kurum ile ilgili bize bir çerçeve çizseniz…
Emine Feray Sezgin: Sigortacılık sisteminde biz özel sigortalara bakıyoruz, BES de dahil bunun içine.
Adem Korkmaz: “Özel sigortalara bakıyoruz” derseniz kamuyu, Sosyal Güvenlik Kurumunu ayırıyorsunuz. Başka neyi ayırıyorsunuz?
Emine Feray Sezgin: Sosyal Güvenlik bizde değil. Biz kasko, trafik, hayat, bireysel emeklilik, sağlık gibi özel sigortalara bakıyoruz.
Adem Korkmaz: Ne dışarıda kalıyor?
Emine Feray Sezgin: SGK dışarıda. Kamu dışarıda kalıyor.
Adem Korkmaz: Bankaların emeklilik sistemleri var, İş Bankası emeklilik sistemi gibi.
Emine Feray Sezgin: Vakıf, sandık da bizde.
Adem Korkmaz: Esasında, bütün sigortacılık sizde, SGK’yi ayırdığımız zaman. Bunun nesi sizde, siz ne yapıyorsunuz burada?
Emine Feray Sezgin: Düzenlemesi, gözetimi ve denetimi bizde.
Adem Korkmaz: Yeni bir sigortacılık branşı kurulacaksa buna siz karar veriyorsunuz.
Emine Feray Sezgin: Evet, biz karar veriyoruz.
Adem Korkmaz: TARSİM konusuna biraz daha gelebiliriz.
Emine Feray Sezgin: TARSİM, üreticileri uzun vadede gelir istikrarına kavuşturarak üretimde devamlılığı sağlamak için doğal afetlerin tarımsal üretimde neden olduğu zararları sigorta prensiplerine göre karşılamaktadır. Şeffaf, güvenilir, çağdaş, sürdürülebilir ve kâr amacı olmayan bir sigorta sistemidir.
Adem Korkmaz: “Sigorta prensipleri” ile “kâr amacı olmayan” bir çelişki değil mi? Yani sigorta sistemi, sigorta prensibi özünde, neticede aktüeryal dengeye dayanır. Aktüeryal dengede de ister istemez sistemin kâr ediyor olması lazım ki sürdürülebilir olsun. Özel sigortadan konuşuyoruz ama arkasından diyorsunuz ki, kâr amacı olmayan.
Emine Feray Sezgin: Burada bir havuz kuruluyor. Kamu yararı da olduğu için burada kâr amacı gütmüyor, TARSİM.
Adem Korkmaz: Nasıl sürdürülebilir oluyor? Burada bir çelişki var gibi duruyor kendi içinde.
Bekir Engürülü: Burada “kâr amacı” olarak addedilen şu: Ortak olan sigorta şirketlerine artan parayı, kârı dağıtma özelliği yok, yani rezerv olarak tutma özelliği var, sistem kendini devam ettirebilmek için rezerv tutmak zorunda. Dolayısıyla, bu rezerv kârdan geliyor, kâr elde ederse rezerv oluşturuyor ve riski daha geniş kapsamda genişletebiliyor ama bunu özel veya tüzel kişilere dağıtma özelliği yok yani sigorta şirketlerine vesaireye dağıtma özelliği yok; sadece kamunun, havuzun parası olarak devam ettiriyor.
Adem Korkmaz: Kamunun bir havuzu var mı burada?
Emine Feray Sezgin: Var, TARSİM havuz.
Adem Korkmaz: Hazinenin payı var mı?
Bekir Engürülü: Pay olarak yok.
Adem Korkmaz: Nasıl oluyor ki? Hazine bir şey koymazsa zorla sigorta şirketlerinden bu havuza para mı koyduruyor?
Bekir Engürülü: İşleyiş içerisinde bir havuz var ve bu havuzun tüm yapısal işlemlerinde Yönetim Kurulunda 4 kişi kamuda görevli. Kamu olması şu açısından önemli; 4’ü olduğu zaman yani kamusal nitelikte karar alınabiliyor özel nitelikli diğer birimlerin kararda bir hükmü yok.
Adem Korkmaz: Ben sermayeye bakarım. Yani kamu adına yöneticiler var olunca oradaki operasyonunun kamu operasyonu olması anlamına gelmiyor.
Bekir Engürülü: Havuz ilk kurulurken bir sermaye konmuş değil yani havuz işleyiş içerisinde.
Adem Korkmaz: Burayı bir netleştirelim çünkü burada “kamunun yönetiyor olması… Kâr amacı gütmüyor…” dediğiniz zaman sanki kamu buraya bir para koymuş gibi bir şey anlaşılıyor ama böyle bir şey yok. 26 ya da 27 diyebiliyorum şirket, özel şirket, yüzde 3,67’ydi yanılmıyorsam bir payla ortaklar buraya ve bunlar… Niye bu özel sektör ya da kurumsal şirketler buraya ciddi bir pay koysunlar? Bir gelir beklentileri yok mu bunların? “Sigortacılık prensibi” dediğiniz için soruyorum. Öyle demeseydiniz, sigortacılık ilkeleri değil, kamu yararı… SGK’da böyle. SGK emekli maaşını ödemek için gerekirse Hazineden pay aktarıyor ama burada bir Hazineden pay aktarma yok. Devlet de buradan hasar durumunda prim satın alıyor sistemden değil mi? Devlet poliçe satın alıyor bir anlamda sistemden kamu. Yani niye? “Kamu desteği” dediğiniz konu Hazineden aktarılıyor değil mi TARSİM’e, her poliçede aktarılıyor. Yani esasında sermayeye pay koymuyor ama bir şirketten sanki böyle bir hizmet satın alıyor gibi, sigorta hizmeti satın alıyor devlet. İşte, ben burada o zaman şuna takılıyorum: Yani neresi kamu bunun? Devletin herhangi bir yerden bir ihtiyacını karşılamak için mal ve hizmet satın alınmasından farkı ne olayın? Herhangi bir şirketten, özel şirketten ihaleyle bir yatırım ya da mal ya da hizmet almasında TARSİM’den bir sigorta poliçesi satın alması arasındaki fark ne?
Emine Feray Sezgin: TARSİM 26 tane şirketin eşit paylarla kurulmuş, bir ortaklığıyla oluşturulmuş bir sistem. Burada kamu-özel sektör iş birliğinin açık bir örneğini görüyoruz.
Adem Korkmaz: Bütün şirketlerde poliçelerdeki sistem aynı sistem mi? Birbirleriyle rekabet ediyorlar mı?
Emine Feray Sezgin: Evet, aynı sistem, tarifesi belli.
Adem Korkmaz: Bir tekel var esasında burada bir anlamda.
Emine Feray Sezgin: Yani bizim ürünümüz tekel.
Adem Korkmaz: Çünkü siz bir trafik sigortası veya kasko yaptırmak istediğiniz zaman şirketler birbirleriyle rekabet ediyor ve birinin 15 liraya çıkardığı primi biri 5 liraya verebiliyor. Yani vatandaşın burada bir tercih şansı yok.
Emine Feray Sezgin: Yok, burada tek prim, TARSİM’in belirlediği prim, bizim belirlediğimiz onayladığımız prim çıkıyor tarifede.
Adem Korkmaz: Tek şirket yani yapı gereği böyle. Bu mümkün müdür ben onu bir dosta sordum da, “İkinci bir rekabete açılması bu sistemde mümkün değil” dediler. Belki uluslararası bir büyük, dev sigorta şirketleri falan da faaliyet yapabilse olur mu diye bilmiyorum ama.