Mapfre Ekonomi tarafından yayınlanan bir rapor, sigorta sektöründe düzenleyici ve denetleyici sistemleri analiz ediyor. Son yıllarda, finansal sistemlerin küresel düzeyde düzenlenme biçiminde risk tabanlı sistemlere doğru bir hareketle birlikte yükselen bir eğilim görülüyor. Rapor, çeşitli uluslararası piyasalarda uygulanan düzenleyici sistemlerin başarılarını da test ediyor.
Sigorta şirketleri için düzenleyici sistemler nasıl değişiyor? Mapfre Ekonomi tarafından yayınlanan bir rapor, sigorta sektörü için geliştirilen finansal düzenleme ve ödeme gücü sistemlerinin risk tabanlı sistemlere doğru nasıl ilerlediğini analiz ediyor. Bu sistemler, sigorta şirketleri için sermaye gereksinimlerini daha orantılı hale getirir ve iyi risk yönetimine sahip şirketler için karşılaştırmalı üstünlükler yaratarak teşvikler sağlar. Mapfre Ekonominin raporunda özetle şu tespitler yapılıyor.
Ekonominin tüm sektörleri, düzgün işleyişlerini sağlamanın ve kamu yararını korumanın bir yolu olarak bir dereceye kadar kamu düzenlemesine tabidir. Finans sektörü ve bunun bir parçası olarak sigorta sektörü, ekonomik etkisi ve işinin doğası nedeniyle en yüksek düzeyde düzenlemelere tabidir. Aynı zamanda ihtiyatlı denetime veya başka bir deyişle, zorluklar ortaya çıktığında bile sürekli ödeme gücü sağlamak için tasarlanmış bir yaklaşıma tabidir.
RİSKE DAYALI DÜZENLEME SİSTEMLERİ
Geçen yıl Silicon Valley Bank’ın çöküşünden sonra Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bazı bankaları tehdit eden kriz veya Avrupa’da Credit Suisse sorunları, bu zor durumlara iyi örneklerdir ve düzenlemelerin uygulanmasının ve risk yönetimi mekanizmalarının uygulanmasının önemini vurgulamaktadır. Aynı zamanda, geçen yıl bu zorlukların ele alınma şekli, 2008 mali krizinden bu yana, geliştirilen müdahale önlemleri ve bunların ne kadar hızlı uygulanabileceği konusunda önemli ilerleme kaydedildiğini göstermiştir.
Son yıllarda, finansal sistemlerin küresel düzeyde düzenlenme biçiminde risk tabanlı sistemlere doğru bir hareketle birlikte yükselen bir eğilim görülüyor. Bu sistemler riskleri daha karmaşık bir şekilde ölçüyor ve bu da şirketlere dayatılan gereksinimleri optimize etmeyi mümkün kılıyor. Riske dayalı düzenleme sistemleri, her şirketin özel koşullarıyla daha iyi orantılılık sağlıyor ve bu, sigortalama ve yatırım portföyleriyle ilgili riskleri yeterince yönetebilen şirketler için rekabet avantajları yaratıyor.
SİGORTA SEKTÖRÜNDEKİ PARADİGMA SOLVENCY II
Sigorta sektöründeki paradigma, Avrupa Birliği’nin 2016’dan beri yürürlükte olan Direktifi olan Solvency II’dir. Solvency II, her şirketin risk profilinin daha iyi değerlendirilmesini sağlıyor ve bu da sermaye riski ağırlıklarını optimize etmeyi mümkün kılıyor. Ayrıca, sigorta şirketlerini bu kaynakları işletme kapasitelerini artırmak için kullanmaya teşvik ediyor ve bu da uzun vadeli projelere yatırım yapmalarına olanak tanıyor.
ULUSLARARASI KARŞILAŞTIRMA
Mapfre Economics’in raporu, çeşitli uluslararası piyasalarda uygulanan düzenleyici sistemlerin ve bu sistemlerin Solvency II gibi saf risk modellerine doğru ne ölçüde ilerlediğinin bir analizini de sunuyor. Bu analiz, bu sistemlerin unsurlarını üç gruba ayırarak gerçekleştirilmiştir:
- C: Her bir sigortacının kendine özgü risk profiline daha az duyarlı olan bir ihtiyati düzenleme biçimine en yakın unsurlar.
- B: Daha fazla karmaşıklık getiren ve riske dayalı sermaye modellerine geçişi temsil eden geçiş unsurları.
- C: İç risk modellemesi, riskler arasındaki bağımlılıkların dikkate alınması ve stres testi gibi en karmaşık riske dayalı sermaye ödeme gücü sistemleriyle ilişkili unsurlar.
Bu analize dayanarak, Mapfre Ekonomi, riske dayalı düzenleme seviyesini 0 ile 10 arasında puanlayan bir bileşik gösterge de oluşturur.
AVRUPA BİRLİĞİ
Bu karşılaştırmada, Avrupa Birliği, 9.2 puan alan ve unsurlarının çoğu C tipi olarak sınıflandırılan Solvency II ile saf risk modeline doğru en fazla ilerlemeyi göstermektedir. Birleşik Krallık, AB’den ayrıldığından beri kendi ödeme gücü sistemi üzerinde çalışıyor olsa da, şu anda orada uygulanan sistem Avrupa Birliği’ninkine çok benziyor ve aynı puanı aldı.
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ
ABD’de, düzenleyici otorite, ülkenin her bir eyaleti tarafından yönetilen merkezi olmayan bir konu olduğundan, standartlaştırılmış bir ödeme gücü düzenleme sistemi yoktur. Bununla birlikte, Ulusal Sigorta Komiserleri Birliği (NAIC), bu eyaletlerin çoğu tarafından önemli değişiklikler yapılmadan kabul edilen bazı standartlar geliştirmiştir. NAIC modeli, unsurları her üç gruba da sınıflandırılarak 5.9 puan aldı.
LATİN AMERİKA
Latin Amerika’da, riske dayalı modellere geçiş açısından büyük bir eşitsizlik var. En gelişmiş durum, Mapfre Ekonomi göstergesinden 8,5 puan alan Meksika’da bulunabilir ve düzenleyici unsurlarının çoğunluğu C grubunda sınıflandırılır. Öte yandan, Dominik Cumhuriyeti ve Venezuela 3.0 puan aldı ve tüm unsurları A grubu olarak sınıflandırıldı.
ASYA-PASİFİK
Asya-Pasifik bölgesinde, sırasıyla 7,8 ve 5,5 puan alan Avustralya ve Japonya gibi bazı pazarlar daha olgundur ve onları saf risk sistemine yaklaştıran mevzuata sahiptir. Filipinler ayrıca 5.1 puanla daha gelişmiş bir düzenleme sistemine sahipken, Endonezya (4.0) ve özellikle Türkiye (3.4) hala büyük ölçüde temel risk tipi kurallarla karakterize edilen sistemlere sahiptir.
İYİ KURULMUŞ DENETİM SİSTEMİ HAYATİ ÖNEME SAHİP
Mapfre Ekonomi raporu, risk temelli bir düzenleyici sistemin istenen etkilerin elde edilebilmesi için öncelikle yerine getirilmesi gereken bazı kurumsal ve piyasa ile ilgili koşullar olduğunu açıklıyor. Kurumsal düzeyde, hem iyi kurulmuş hem de etkili bir denetim çerçevesine ve denetim otoritesine sahip olmak hayati önem taşımaktadır.
Pazar açısından, bu alanda yeterli yeteneklere sahip iyi eğitimli profesyonellerin yanı sıra, riskleri modellemek için yeterli istatistiksel verinin mevcut olmasını sağlamak için belirli bir olgunluk seviyesi olmalıdır. Sigorta şirketlerinde iyi yönetişimin yanı sıra sınırsız fiyatlandırma ve piyasaya bilgi vermek için uygun mekanizmalar gibi rekabet koşulları da önemlidir.