Yılın ilk yarısında sigorta şirketleri trafik sigortasında toplam 10 milyar TL zarar açıkladı. Rekor diyorum, çünkü 2023’ün tamamında trafik sigortasındaki zarar tutarı 13 milyar TL’ydi. Yani, bir yıllık zararı, şirketler bu yılın ilk yarısında yaptı. Bu hızla gidilirse yılı 20 milyar TL zararla kapatırlar ki, bu da sigorta tarihinin en yüksek zararı anlamına gelir.
Açıkça söyleyeyim, trafik sigortası hem sigorta sektörünün hem ekonominin hem de 30 milyona yakın sürücünün, özetle bu ülkenin kanayan yarası haline geldi; işin ilginç tarafı kimse de duruma el atmıyor. Kelimenin tam anlamıyla kamusundan şirketlere, vatandaşına kadar tüm kesimler, ‘bırakın ne olacaksa olsun artık’ modunda. Neden bunları yazdım, anlatayım.
Türkiye Sigorta Birliği (TSB), 2024 yılının 6 aylık teknik sonuçlarını açıkladı ve durumun vahameti ortaya çıktı. Yılın ilk yarısında sigorta şirketleri trafik sigortasında toplam 10 milyar TL zarar açıkladı. Rekor diyorum, çünkü 2023’ün tamamında trafik sigortasındaki zarar tutarı 13 milyar TL’ydi. Yani, bir yıllık zararı, şirketler bu yılın ilk yarısında yaptı. Bu hızla gidilirse yılı 20 milyar TL zararla kapatırlar ki, bu da sigorta tarihinin en yüksek zararı anlamına gelir.
SİGORTACI İLE VATANDAŞ MAHKEMELİK
Biraz inceledim, yılın ilk yarısında, trafik sigortası satan 30 sigorta şirketinin 26’sı zarar açıklamış. Neredeyse sigorta şirketlerinin tamamı trafik sigortasından zarar ediyor. Peki, bu zarar nereden kaynaklanıyor? Onu da inceledim. Bu yılın ilk yarısında şirketler trafik sigortası satışından 59 milyar TL prim toplamışlar, 46 milyar TL de hasar ödemişler, 119 milyar TL daha da ödeyecekler.
Daha açık bir anlatımla, vatandaşla sigorta şirketi hasarda anlaşamamış, anlaşmazlık hukuka yansımış, her iki kesim de mahkemelerle uğraşıyor ve davalar bitince de sigorta şirketleri 119 milyar TL daha hasar ödeyecek. Kaba bir hesapla, sigorta şirketleri trafik sigortasından 59 milyar TL para toplamış, 165 milyar TL hasar oluşmuş, aradaki 106 milyar TL’yi de şirketler kendi kasalarından ödeyecek. Bu rakamları işin tekniğine girmeden, basit olsun ve vatandaş anlayabilsin diye verdim. Üstelik bu rakamlar daha yılın ilk yarısına ait. Bir de siz sene sonunu düşünün.
YABANCI SERMAYE ARTIK KAÇIYOR
Yıllardır da bu tablo devam ediyor. Tek fark, zarar rakamı her geçen yıl artıyor. İşin ilginci sigorta şirketleri sürekli zarar ettikleri için, vatandaş da her geçen yıl trafik sigortası fiyatı arttığı için feryat ediyor. Yani ne satıcı ne de alıcı memnun. Durum öyle hale geldi ki, trafik sigortasındaki bu zarar yüzünden sigorta şirketlerinin sermayeleri eriyor ve her sene yeni sermaye ihtiyacı doğuyor. Kimi sermaye koyuyor, kimi ‘yeter artık’ deyip, koymuyor. Koymadıkça şirketlerin mali yapıları zayıflıyor. Yabancı şirketlerin sermayedarları şaşkın şaşkın izliyor. Kimi yabancı sermayedar satıp Türk sigorta pazarından biran önce çıkmanın yollarını arıyor ki, bugün yabancı sermayeli bazı şirketler satılık ve bunun da en büyük nedeni trafik sigortasıdır.
GEÇİCİ ÇÖZÜMLER BİR İŞE YARAMIYOR
İşin bir başka ilginç tarafı da ne yapılırsa yapılsın çözüm bulunamaması. Mesela, devlet, bu yılın ortasına kadar trafik sigortası primlerini sene başlarında belirler, açıklar ve şirketler bu açıklanan primlere göre trafik sigortasını satardı. Bu yılın mayıs ayında trafik sigortasında hasar maliyet endeksi uygulamasına geçildi, artık devlet, yani Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), fiyat artışlarını aylık belirlemeye başladı. Kabaca, artık trafik sigortasının fiyatına aylık müdahale edilir hale geldi. İşe yaradı mı, yaramadı mı, kimin işine yaradı; o tarafını bilemeyeceğim ama tablo değişmedi. Yine zarar.
Bu da gösteriyor ki, palyatif çözümler bir işe yaramıyor, hatta öyle ki artık günü de kurtarmıyor. Sigorta şirketine soruyorsun fiyat yetersiz kalıyor, vatandaşa soruyorsun fiyat yüksekliğinden yakınıyor. Şunu da belirteyim, faizler yüksek de, şirketler mali karla zararı bu seviyelerde tutuyor. Bir de faizler düşük olsa ya da yarın öbür gün düşmeye başlasa –ki, eninde sonunda düşecek bu seviyelerde gitmeyecek- işte o zaman görün siz şirketlerin halini.
EKONOMİ YÖNETİMİ MÜDAHALE ETMELİ
Peki, niye kimse duruma müdahale edemiyor? Açık konuşalım; 30 milyon araç, 30 milyon kişi demektir. Neredeyse nüfusun yarısına yakın. Zorunlu sigorta olduğundan, fiyatları daha da artırsan, bu 30 milyon kişi ayağa kalkacak. O zaman da iş başka yerlere gidecek. Fiyatları artırmasan, bu sefer şirketler ayağa kalkıyor, yabancı sermaye kaçıyor, finans sektörünün ikinci büyük oyuncusu sigortacılık krize doğru sürükleniyor. Sadece fiyatı artırmanın da çözüm olmadığı herkes tarafından biliniyor.
Ama bir şey de yapılması lazım. Artık başta ekonomi yönetiminin, Hazine ve Maliye Bakanlığının ve SEDDK’nın duruma el atıp, önlem alması, bir şeyler yapması lazım.
Noyan Doğan/Hürriyet Gazetesi