TSB Başkan Yardımcısı Taylan Türkölmez, Orta Vadeli Programda da yer alan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) hakkında açıklamalar yaptı. Türkölmez, TES’in, 2025’in çözümü değil, belki de 2040’ın, 2050’li yılların çözümü olduğunu söyledi.
Editör: AYTAÇ NALLAR
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkan Yardımcısı Taylan Türkölmez, Tamamlayıcı Emeklilik Sisteminin (TES), 2025’in çözümü değil, belki de 2040’ın, 2050’li yılların çözümü olduğunu söyledi. Türkölmez, kıdem tazminatı ile tamamlayıcı emekliliğin alakası olmadığını da kaydetti. Taylan Türkölmez, Orta Vadeli Programda da yer alan tamamlayıcı emeklilik sistemi hakkında açıklamalar yaptı.
TES’in, 3 yıldır Orta Vadeli Programda yer aldığını, bugünün konusu olmadığını belirten Türkölmez, “Uzun süredir zaten tartışıyoruz, bunu. Hep birlikte TES’e ihtiyaç var sonucuna vardığımız için bugün OVP’de onu görüyoruz. Öncelikle ülkemizin şartlarına bakmamız gerekiyor. Ülkemizin şartları TES’e ihtiyaç olduğunu gösteriyor” dedi.
TES uygulamaya girdiğinde çalışanların disiplinli bir şekilde sisteme pay ayırarak, katkıda bulunmaları gerektiğini ifade eden Türkölmez, “Bir kerelik değil, emeklilik için. Bu ne demek? Minimum 25, belki de 35 yıl buraya düzenli bir şekilde, sosyal güvenlik sistemine bulunduğunuz gibi katkıda bulunacaksınız ki, emekliliğiniz geldiğinde en azından hak ettiğiniz bir emekli maaşı alabilesiniz. O yüzden TES, 2025’in çözümü değil, belki de 2040’ın, 2050’li yılların çözümü” şeklinde konuştu.
İŞVEREN KATKISI VE ZORUNLULUK OLMADAN TES OLMAZ
Taylan Türkölmez, tamamlayıcı emeklilik sistemine yönelik yapılan çalışmanın detaylarını da anlattı. İçeriğinde kıdem tazminatının olmadığını, kıdem tazminatı ile TES’in amacının farklı olduğunu vurgulayan Türkölmez, kıdem tazminatı ile TES’in aynı yerde toplanması gerekmediğini, OVP’de de kıdem tazminatı ile ilgili bir durumunu söz konusu olmadığını belirterek, şu açıklamaları yaptı:
“TES’te ne var? Bir, işveren katkısı var. İki, bir şekilde devlet katkısı olacak; ne şekilde olacağına bakıyoruz. Üç, bu sistemden çıkılmayacak. Yani bu sistem zorunlu olacak. İşverenlerimiz diyecekler ki, zaten zorlu bir dönemden geçiyoruz, bize ek yük yaratmayın. Toplum da diyecek ki, ben tasarruf yapabilsem yapacağım ya da emekliliğime hazırlık yapabilsem yapacağım. Hepsine hak veriyoruz. Ama şunu söylemem gerekiyor, işveren katkısı ve zorunluluk olmadan TES olmaz. Bu sistemin zorlayıcı olması gerekiyor. O nedenle de olmazsa olmaz iki konumuz var; işveren katkısı olacak ve sistemden çıkış emeklilik döneminde olacak.”
KADEMELİ BAŞLAYABİLİRİZ
Taylan Türkölmez, işveren katkısının yüzde 3’ten fazla olmasının çok da kolay uygulanabilen bir husus olmadığına da değinerek, bu konuda da şunları söyledi:
“2040, 2050 diyoruz. Bugünden sonra 25-30 yıl hem işverenin yüzde 3, hem çalışanın yüzde 3 katkıda bulunduğu bir TES, amacına ulaşacaktır. Biran evvel de başlamamız gerekiyor. Diğer taraftan zorluklar da var. O zaman birçok ülkede gördüğümüz bir örneği, biz önerimizin içine koyduk. İşveren katkısı kademeli olarak arttırılmak üzere belli bir orandan başlayabilir. Yüzde yarım olabilir ki, tercih etmeyiz ama yeter ki başlayalım. 10 yıl önce başlasaydık, bugün belki çok farklı bir yerdeydik. Yüzde 1 ile başlayalım, 2-3 yıl içinde yüzde 3’e gelelim. İkincisi bütün istihdam piyasasını dahil edeceğimiz için Otomatik Katılım Sisteminde yaptığımız uygulamayı burada da yapabiliriz. Kademeli olarak geçeriz. Yani büyük şirketlerle başlayıp küçük şirketlere göre gidebiliriz. Bunu sektör yaptı, başardı, yine yapabiliriz.”
SİYASET ÜSTÜ OLMALI
TES gibi toplumu ilgilendiren, ülkenin geleceğini şekillendirecek uygulamaların siyasetin içinde konuşulmaması gerektiğine de dikkat çeken Türkölmez, “Ne demek istiyorum? Siyaset üstü olmalı; iktidarıyla, muhalefetiyle, sendikalarıyla, emeklilik şirketleriyle… Biz toplum için, bireyler için bir şey yapmaya çalışıyoruz. Bunun siyasi tarafı konuşulmadan hep birlikte el sıkışarak, mutabakatının sağlanması gerekiyor. Biliyorum çok kolay değil ama zoru başarmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.