Aktüer Dünyası, çarpıcı bir makale yayımlayarak, aktüeryanın gücüne ve sigorta şirketi ile aktüerya arasındaki çalışmaya dikkat çekildi. Sigorta sektöründe faaliyet gösteren şirketler için istikrarlı büyüme ve bilançonun güçlü ve sağlam olmasının iki temel hedefi olduğuna, bu hedeflere ulaşmada kilit rol oynayan iki önemli departman yapısı bulunduğuna, bunların da ürün sahipleri ve iç sistemler bünyesindeki aktüerya olduğuna dikkat çekildi.
Aktüer Dünyası, çarpıcı bir makale yayımladı. Makalenin yazarı, MockingActuaries. Yazıda, aktüeryanın gücüne ve sigorta şirketi ile aktüerya arasındaki çalışmaya dikkat çekildi. Sigorta sektöründe faaliyet gösteren şirketler için istikrarlı büyüme ve bilançonun güçlü ve sağlam olmasının iki temel hedefi olduğuna, bu hedeflere ulaşmada kilit rol oynayan iki önemli departman yapısı bulunduğuna, bunların da ürün sahipleri ve iç sistemler bünyesindeki aktüerya olduğuna dikkat çekildi. Yazıda, bu iki birimin uyumlu çalışmasının, şirketin geleceği için hayati öneme sahip olduğu da vurgulandı. Aktüer Dünyası’nda yer alan makalede, şu görüşlere yer verildi:
ÜRÜN SAHİPLERİNİN DİNAMİK HEDEFİ: BİLEŞİK ORAN
Ürün sahiplerinin birincil amacı, kendilerine tahsis edilen bütçe (pazarlama, kampanya, büyüme vd.) dahilinde şirketin kabul ettiği Bileşik Oran hedefine ulaşmaktır. Bu hedef, şirketin sürdürülebilir büyümesine doğrudan katkıda bulunur. Bileşik oran hedeflemesi, belirli bir dönem sonunda ulaşılması planlanan oranın belirlenmesini ve bu orana erişmek için hangi ürünlerin hangi fiyat seviyesinde sunulacağını kapsayan kapsamlı bir politika setidir. Ancak ürün yöneticilerinin sorumluluğu sadece fiyatlandırmayla sınırlı değildir. Aynı zamanda, uygulanacak kanallar bazındaki komisyon politikası ve masraf politikası da bu birimin kritik alt politikaları arasında yer alır.
AKTÜERYANIN BAĞIMSIZ GÜCÜ: REZERV YÖNETİMİ
Diğer yandan, İç Sistemler bünyesinde yer alan aktüeryanın temel görevi, bilançonun istikrarlı kalmasını sağlamaktır. Aktüeryanın rezerv konusundaki bağımsızlığı, tıpkı Merkez Bankası’nın bağımsızlığına benzer bir konuma sahiptir. Finansal düşünür Ricardo’nun 1824’te para arzını yönetecek Merkez Bankası’nın harcama yapan hükümetten farklı bir kurum olması gerektiğini ifade etmesiyle gündeme gelen bu bağımsızlık, aktüerya için de iç sistemler bünyesinde benzer bir yetki alanı sağlar.
Genç aktüerlik dönemlerimizde, rezervin bir sigorta şirketinin bilançosundaki en önemli kalem olduğunu düşünürdük; şimdi ise kıdemli aktüerler olarak bunun bir düşünce değil, bir gerçek olduğunu biliyoruz.
Aktüeryanın rezerv politikası; yani nihai hasar prim oranını yükseltmesi veya düşürmesi, gelecekteki fiyatlandırma politikasından beklentisi ile hasar enflasyon beklentisi arasında kurulan dinamik bir ilişkiye dayanır. Özellikle Türkiye gibi enflasyonun önemli ölçüde kur dalgalanmalarına bağlı olduğu ve sürekli oynaklık gösterdiği bir ekonomide, rezerv politikası çok daha fazla önem taşır. Bu nedenle, aktüerya rezerv politikasını oluştururken, şirket ürünlerinin büyük oranda dövize endeksli yapısını göz önünde bulundurmak zorundadır.
STRATEJİK ORTAKLIK: REZERV VE FİYATLANDIRMA POLİTİKALARININ BÜTÜNLÜĞÜ
Şüphesiz ki, aktüeryanın rezerv politikasıyla denge sağlamaya yönelik tahminleri, fiyatlandırma yani ürün politikasıyla desteklenerek ilerleyebilir. Başka bir ifadeyle, rezerv politikasıyla fiyatlandırma politikası birlikte ve uyum içinde uygulanmazsa, arzu edilen sonuçlara ulaşmak mümkün değildir. Bu iki birimin stratejik ortaklığı, sigorta şirketinin finansal sağlığı ve piyasadaki rekabet gücü için vazgeçilmezdir.
Yukarıdaki yazı, Aktüer Dünyası’ndan alınmıştır.