DASK, Yargıtay kararı sonrası açıklama yaptı. Yargıtay’ın esasa ilişkin emsal kararını DASK lehine verdiğine dikkat çekilen açıklamada, “Ek prim alınmaksızın güncel tarifeden ödeme yapılamayacağı ve tazminatın poliçe bedeli ile sınırlı olduğuna dair halihazırda verdiği emsal kararının da ardından, aksi görüşlerin herhangi hukuki dayanağı olmadığı kesinleşmiştir” denildi.
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi rayiç değer esaslı bir sigorta niteliğinde olmayıp ve zeyilname düzenlenmeksizin ek prim alınmaksızın değişen tarifeye göre otomatik olarak ödeme yapılmasını talep etmek, Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları ile uyuşmadığını açıkladı. DASK, Yargıtay kararı sonrası açıklama yaptı.
DASK’ın, sigortalıların ödediği poliçe primlerden oluşan fonları ve bu fonlarla alınan reasürans koruması ile sigortalıların deprem sonucu oluşan hasarlarını poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere ödemekle yükümlü kamu tüzel kişiliğine haiz bir kurum olduğuna değinilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
“Kanun’un verdiği bu yükümlülük doğrultusunda, 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş depremleri ardından DASK olarak tek önceliğimiz, sigortalılarımızın tazminatlarına bir an önce kavuşması ve mağduriyetlerinin giderilmesi olmuştur. Bu doğrultuda, süreçler en hızlı, en kolaylaştırıcı ve en efektif şekilde ele alınırken, tüm işlemler mevzuata, kanuna, kaidelere uygun olarak ve tüm sigortalılarımıza eşit olacak şekilde yürütülmüştür. Süreç içinde, her zaman sigortalımızın menfaati ön planda tutulmuş ve sigortalılarımıza destek olunabilecek her konuda kendileri lehine çözümler üretilmiştir. Deprem ve diğer doğal afetlerin devletimize getirdiği mali yükü önemli ölçüde azaltmayı ve vatandaşlarımızın afetlerden doğan mağduriyetlerini engellemek amacıyla onlara finansal güvence sağlamayı hedefleyen DASK, kâr amacı gütmeyen bir kurumdur ve gelirlerini sadece sigorta primlerinden ve bu primlerden elde edilen mali gelirlerden sağlamaktadır.”
Açıklamada, DASK’ın, içinde bulunduğumuz anda yaşayan Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi olan vatandaşların sahibi olduğu bir sigorta havuzu olup, tek görevinin de sigortalıların ödediği primler karşılığında deprem sonucu oluşan hasarlarını, mevzuatın öngördüğü şekilde “poliçe limiti ile sınırlı” olmak üzere ödemek olduğuna dikkat çekilerek, “Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları A-4 maddesinde de Sigorta Bedelinin Tespiti hususuna yer verilmiş olup ilgili maddede Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatı’na atıf yapılarak sigorta bedelinin her halde “azami teminat tutarından çok olamayacağı” belirtilmiştir” denildi.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, Zorunlu Deprem Sigortası poliçesinin rayiç değer esaslı bir sigorta niteliğinde olmayıp ve zeyilname düzenlenmeksizin, ek prim alınmaksızın değişen tarifeye göre otomatik olarak ödeme yapılmasını talep etmenin, Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları uyuşmadığının belirtildiği açıklamada, şu görüşlere yer verilmiştir:
“Yapılan itirazlar sonucu konu üst karar mercii olarak Yargıtay’a taşınmış olup, Yargıtay da konunun esasına ilişkin emsal bir karar (2023/1340 E. 2024/5473 K.) alarak, DASK’ın sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğuna hükmetmiş ve Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından alınan kararı bozmuştur. Böylece, Bölge Adliye Mahkemelerimizin (İstinaf) DASK’ın “ek prim alınmaksızın güncel tarifeden ödeme yapamayacağı ve tazminatın poliçe bedeli ile sınırlı olduğuna” dair halihazırda verdiği emsal kararının da ardından, aksi görüşlerin herhangi hukuki dayanağı olmadığı kesinleşmiştir.”