TSB Başkan Yardımcısı ve Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, sigorta sektörünün mevcut durumu ve gelecek vizyonu konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı.
Editör: AYTAÇ NALLAR
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkan Yardımcısı ve Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, sektörün gelecek vizyonu, sigortacılığın gelişmesi için atılacak adımları anlattı. Yaşar, “Sigortacılar kaçarken sigortalıların kovalaması lazım” dedi.
Yaşar, açıklanan Orta Vadeli Programa göre, ülke ekonomisinin dünya sıralamasında 16. sıraya çıkmasının hedeflendiğini, sigorta sektörünün ise mevcut durumda dünya sıralamasında 33. sırada yer aldığını belirterek, “Hayat dışı sigortalar açısından baktığımız zaman daha iyi durumdayız; 21. sıradayız. Fakat 44. sırada olan hayat tarafımızı da dikkate aldığımızda toplamda 33. sıradayız. Biz, öncelikle ülke ekonomisinin bulunduğu yere, yani bugün itibariyle 18. sıraya gelmemiz, ardından da hedefimiz olan 16. sıraya gelmemiz gerekiyor” dedi.
SENE SONU TAYLAND’I GEÇECEĞİZ, HEDEF MEKSİKA
Ekonomi gelişmesine rağmen, sigortacılığın bu gelişmeden pay alamadığını ifade eden Yaşar, yüzde 2.48 ile sigortalılık oranı açısından son 10 yılın en yüksek seviyesine gelindiğini, oysa dünya ortalamasının 7.1 seviyelerinde olduğunu söyledi. Bu seviyeye ulaşmak için hedef belirlendiğini, bunun da 2030 yılı için 45 milyar dolarlık prim üretimi olduğunu ifade eden Yaşar, “Bu seneyi, 26-27 milyar dolar üretimle kapatacağız. Bununla da 33. sıradaki yerimiz 27. sıralara gelecek. 18’e çıkabilmek için de bizim 45 milyar dolarlık bir hedefi yakalamamız gerekiyor. 2025’i, 26 milyar dolarlık prim üretimi ile kapattığımızda Tayland’ı geçeceğiz. Bizim geçmemiz gereken yer, şu anda Meksika’nın bulunduğu yer; yani 45 milyar dolarlık prim hacmi” dedi.
HİÇBİR ŞEY YAPMADAN BEKLEYECEK DURUMDA DEĞİLİZ
Bu hedeflere ulaşmak için yapılacaklara da değinen Yaşar, öncelikle sigortalılık oranını artırmaya odaklanılacağını söyledi. Bunun için de dirençli sektör yaratmak gerektiğini vurgulayan Yaşar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dirençli sektör yaratmak için de öncelikle ülkemizdeki koruma açıklarını kapatmamız lazım. Bizim koruma açıklarımız çok fazla. Mesela, afetler. Afetlere karşı tüm sigortaların yapılması gerekiyor. Dünyada doğal afetler artık ikinci, üçüncü sıralara gerilemiş durumda, koruma açığı konusunda. Mesela siber riskler önemli bir koruma açığı olarak dünyada yer buluyor. Diğer taraftan nüfus yaşlanıyor. Yaşlanan nüfusumuzun sağlık ve bakım ihtiyacı ortaya çıkıyor. Dolayısıyla sağlık sigortalarında büyüyen bir potansiyel var. Yaşlı bakımına ve bakım sigortalarına ihtiyacımız var. Bu alanda sigorta ürünleri ortaya koymamız gerekiyor. Talep kendiliğinden doğacak. Biz hiçbir şey yapmadan bekleyecek durumda değiliz.”
SİGORTALILIK ORANI ARTARSA PRİMLER DE DÜŞER
Ahmet Yaşar, “Sigorta oranının artmamasında fiyat bir faktör mü?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Türkiye’de sigorta primleri dünya ortalamalarının altında. Bunun ekonomik koşullarla da birebir bağlantısı var. Öbür taraftan sigorta büyük sayılar kanunuyla çalışıyor. Dolayısıyla havuz ne kadar çok büyürse, primler o kadar rekabetçi hale geliyor. Biz sigortalılık oranlarını ne kadar artırırsak, sigorta primleri de aşağıya gelecektir. Hem rekabet artacak, hem havuzlar büyüyecek hem de hasar prim ilişkileri düzelecek. Zaten bunun aksini düşünürsek; hasar ile primin iyi olmadığını ve bu yüzden de primlerin yüksek kaldığını düşünürsek, o zaman şöyle tehlikeli bir durum var. Bizim sigortaya daha çok ihtiyacımız var. O zaman sigortacıların kaçarken sigortalıların kovalaması lazım. Yani siz ödediğiniz primden çok daha fazla tazminat elde ediyorsanız, sigorta sisteminden; sizin sigortacının peşinden gidiyor olmanız lazım. Sigortacının biraz daha temkinli olması lazım. Bizim buradaki en büyük problemimiz, bazı alanlarda havuzların büyümemesi.”