Türk Reasürans Genel Müdürü Selva Eren, devlet destekli alacak sigortası ile 2,5 aylık kısa sürede 100 ben KOBİ’ye, 1,2 milyar liralık kredi tahsis ettiklerini açıkladı. Eren, reel sektörün ticaretini yaparken kullandığı çeşitli teminat, ödeme araçlarına ek güvence yarattıklarını, ekonomiye destek sağladıklarını söyledi.
Selva Eren, Türk Reasürans’ın gelişimi ve stratejik hedeflerinden ticari alacak sigortasına, Doğal Afet Sigortaları Kurumu’ndan (DASK) Tarım Sigortalarına (TARSİM), birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi Türk Reasürans’a Verildi
Selva Eren, Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi (ORYM) görevinin Türk Reasürans’a verilme konusuna değindi. Halihazırda Halk Sigorta tarafından yürütülen “Devlet Destekli Alacak Sigortası Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi” görevi Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın aldığı karar doğrultusunda Türk Reasürans’a tevdi edildiğini belirten Eren, bu konuda şu açıklamaları yaptı:
“Sektör paydaşlarına eşit mesafede duruşumuz ve tarafsız yapımız ile bu gibi hizmetlerin sunulmasında da çok önemli roller üstleniyoruz. Bu görevin tarafımıza verilmesinde en büyük neden, çok kısa bir sürede Alacak Sigortası’nı uçtan uca yeniden yapılandırmamız oldu. Türk Reasürans olarak vermiş olduğumuz reasürans desteğinin yanı sıra, ürünün arkasında güçlü bir reasürans paneli oluşturduk. Devlet desteğini işlevsel bir hale getirdik. Bunları yapabilmek adına da kendi içinde başlı başına birçok adımdan oluşan önemli bir projeyi kısa bir zamanda tamamladık. Neticede, piyasa ihtiyaçlarına cevap veren faydalı bir ürün ortaya çıktı. Tüm bu başarıların sonucu olarak da “Devlet Destekli Alacak Sigortası Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi” görevi tarafımıza verildi.
Diğer ORYM’ler de (Zorunlu Maden Ferdi Kaza ve Zorunlu Tıbbi Kötü Uygulama) aynı şekilde, en kısa zamanda tarafımızca yeniden yapılandırılarak Türk Reasürans tarafından yönetilecektir. ORYM’lerin kimliği ve yapısı üzerinde bir çalışmamız var. Çok kısa bir sürede bu yapı oluşturularak, içerisinde yer vereceğimiz diğer görevleri de tüm paydaşlarımızla paylaşıyor olacağız. Ben ve ekibim yaklaşım olarak, herhangi bir katma değer yaratmadığımız ya da yaratacağımızı düşünmediğimiz bir kuruma ve göreve talip olmayız. Yönetsel anlamda kazanılan bir gücün, bütüne fayda sağladığı sürece kalıcı olacağı kanaatindeyim.”
Devlet Destekli Alacak Sigortası’nın Liderliğini Yapıyoruz
Selva Eren, açıklamasında Devlet Destekli Alacak Sigortası’na da detaylı değindi. Devlet Destekli Alacak Sigortasının, KOBİ’lerin açık hesap, çek ve senet ile yapılan vadeli satışlarını ödenmeme riskine karşı teminat altına alan bir sigorta ürünü olduğunu vurgulayan Eren, KOBİ’ler için çok faydalı ve güvence sağlayan bir ürün olduğunu kaydetti. Selva Eren, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Devlet Destekli Alacak Sigortası’nı, yenilenen yapısı ile piyasa ihtiyaçlarına çok daha kapsamlı bir şekilde cevap verebilen bir ürün haline getirdik. Daha önce 25 milyon TL’ye kadar cirosu olan KOBİ’lere destek sağlayabilen Devlet Destekli Alacak Sigortası, Türk Reasürans’ın liderliğindeki reasürans desteği ile cirosu 125 milyon TL’ye kadar olan KOBİ’lerin faydalanabileceği bir kapsama ulaştı.
Türk Reasürans olarak bu yapıda sürecin liderliğini yapıyoruz. Yerli ve yabancı reasürörlerin de desteğini alarak bu ürünün daha etkin ve verimli olmasını sağladık. Aynı zamanda ürünün altyapısıyla ilgili olarak Sigorta Gözetim Merkezi (SBM) ile birlikte ürünün karar destek sistemini de yeniden yapılandırdık. Ayrıca yeni bir satış ekibi ve satış destek sistemi kurduk. Yenilenen yapısı ile Devlet Destekli Alacak Sigortası, KOBİ’nin güven içerisinde ve gönül rahatlığıyla ticaretini yapmaya devam etmesini sağlayacak bir ürün haline geldi.”
Alacak Sigortası Ekonomiye Katkı Sağlıyor
Selva Eren, Devlet Destekli Alacak Sigortasının yeni yapısı ile yarattığı katma değere hakkında da şunları söyledi:
“Türkiye’deki işletmelerin yüzde 98’i KOBİ statüsünde. Ürünün genişletilmiş kapsamı ve bu yeni teminat yapısı ile tüm KOBİ’lere bu hizmeti ulaştırmış olduk. Devlet Destekli Alacak Sigortası, KOBİ’lerin yaşam döngüsünde çok kritik olan ‘alacaklarını tahsil edememe’ riskine karşılık güçlü bir teminat sağlıyor. Devlet Destekli Alacak Sigortası ile KOBİ’lerin ticari hayatlarının uzun ömürlü olması ve işletmelerini güvenle büyütmeye devam etmelerine ciddi destek sağlamış oluyoruz.
Şöyle bir örnek vereyim: İlgili tebliğin değişikliği ile yani ürünün yeni ve genişletilmiş teminat yapısına kavuşmasından bugüne kadar geçen 2,5 aylık sürede 10 bin yeni alıcı için yaklaşık 1,2 milyar TL’ye yakın kredi limiti tahsis ettik. Özetle, reel sektörün ticaretini yaparken kullandığı çek, senet, banka teminat mektubu gibi çeşitli teminat ve ödeme araçlarına, ek bir güvence yaratmış olduk. Bu güvence ile ekonomimizin sağlıklı ve sürdürülebilir büyümesine de destek sağlıyoruz. Önümüzdeki dönemde Devlet Destekli Alacak Sigortası’nın kullanımının yaygınlaşmasıyla da bu katkımız artarak devam edecek.”
KOBİ’ler Tahsilat Risklerini Daha İyi Yönetiyor
Selva Eren, Devlet Destekli Alacak Sigortası yaptıran KOBİ’ler ve finansal piyasalar açısından yaratacağı fayda hakkında açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Ekonomimizin en önemli unsurlarından biri KOBİ’ler. Doğal olarak KOBİ’lerin yönetmeleri gereken en önemli başlıklardan biri tahsilat ve nakit akışı. Piyasadaki risk algısının önemli bir bölümünü nakit akışına ilişkin riskler teşkil ediyor. Biz Devlet Destekli Alacak Sigortası ile KOBİ’lerimizin tahsilat risklerini daha iyi yönetmeleri için son derece etkin bir enstrüman sağladığımızı düşünüyoruz.
Devlet Destekli Alacak Sigortası öncelikli olarak firmaların müşterilerini analiz edecek ve düzenli olarak finansal durumlarını takip ederek KOBİ’lerin risk yönetimine katkı sağlayacak. Ürünümüz KOBİ’leri öngörülmeyen tahsilat problemlerine karşı koruyarak, finansal yapısını güçlendiriyor. Bilançonun aktif kalitesini yükselterek bankalar ve finansal kuruluşlar nezdinde KOBİ’nin kreditibilitesini arttırıyor. Kısaca KOBİ’lerin alacaklarının tahsilatı ile ilgili risklerini ortadan kaldırıyor ve bilançolarını olumlu bir şekilde etkileyerek firmaların kredibilitelerini güçlendiriyor.
Örneğin; yüzde 5 kar marjı ile iş yapan bir firma, 100 bin TL’lik bir alacağını tahsil edemediği takdirde, bu açığı kapamak için 2 milyon TL’lik daha ek satış yapmak durumda kalıyor. Doğal olarak bu yeni satışlar da firma için yeni riskler ortaya çıkması anlamına geliyor. Dolayısıyla Devlet Destekli Alacak Sigortası, firmanın alacaklarının tahsilatı ile ilgili risklerini tamamen ortadan kaldıran bir ürün olmakla beraber, firmalara da finansal açıdan bir rahatlama sağlıyor.
Alacak Sigortasında Yılsonu hedefimiz 4 milyar TL
Devlet Destekli Alacak Sigortası aynı zamanda da uygun bir maliyet ile firmaların risk yönetimi yapmasını sağlıyor. Firmalar alıcılarının kredibilitelerinin analizini tahsis işlemimiz esnasında görme imkanı buluyorlar. Limitler dahilinde herhangi bir hasar yaşandığında, hukuki süreçlerin masraflarını da Devlet Destekli Alacak Sigortası karşılıyor ve bu noktada da çok ciddi bir kazanım sağlanmış oluyor.
Piyasadaki diğer finansal enstrümanlara ek bir güvence olarak ürünü konumlandırabiliriz. Rakamlarla ifade etmek gerekirse, 2,5 aylık bir süreç içerisinde piyasaya 1.2 milyar TL’lik bir güvence sağlamış durumdayız. Yılsonu hedefimiz yaklaşık 4 milyar TL’dir. Bir önceki döneme kıyasla, nitelik açısından çok üst seviyede bir üretim mevcut. Bir önceki dönemde, bir yıllık süre içerisinde yapılan prim üretimini sadece 2,5 aylık sürede yapmış durumdayız. Bu sonuçlar ile ne denli önemli bir ürün ortaya koyduğumuzu görmekteyiz.
Devlet Destekli Alacak Sigortası KOBİ’lere yönelik tasarlanmış bir ürün. Dolayısıyla son mali yıldaki net satış hasılatı 125 milyon TL altında olan tüm KOBİ’lerimiz bu üründen faydalanabiliyor. Bir sektör ayrımımız yok, tüm sektörlerde faaliyet gösteren KOBİ’lerimiz bu üründen faydalanabilir. Devlet Destekli Alacak Sigortası’nın çalışma esaslarımıza göre iki ana kriteri var. Bunlardan biri sigorta yaptıracak firmanın basit usul vergiye tabii olmaması ve diğeri ise 2 yıldan daha eski bir firma olması. Bu şartları yerine getiren ve cirosu 125 milyon TL‘ye kadar olan tüm KOBİ’ler bu üründen faydalanabiliyor.”
Yabancı Şirketler de Alacak Sigortasını Pazarlayacak
Devlet Destekli Alacak Sigortasına iştirak eden sigorta şirketleri hakkında da şunları söyledi: “Türkiye’de faaliyet gösteren 16 sigorta şirketi şu aşamada Devlet Destekli Alacak Sigortası Sistemi’ne katılıyor. KOBİ’lerimiz Devlet Destekli Alacak Sigortası’nı bu sigorta şirketlerinden ve bu şirketlere bağlı dağıtım kanallarından yaptırabiliyorlar.
Bizi en çok memnun eden nokta ise, halihazırda bu alanda kendi ürününü pazarlayan yabancı sermayeli sigorta şirketlerinin de yakın zamanda yeniden tasarladığımız Devlet Destekli Alacak Sigortası’nı pazarlayacak olmaları. Bu hamleyi ticari anlamda kendileri açısından çok doğru düşünülmüş bir adım olarak görüyoruz. Türk Reasürans açısından da bunu büyük bir başarı ve kazanım olarak görüyoruz. Akılcı bir şekilde kurgulanmış ve içinde “kazan kazan” olan her türlü iş birliğinin bizim için çok anlamlı ve faydalı diye düşünüyorum.”
Cirosu 2 Milyon TL Olan KOBİ’nin Primi 16 Bin TL
Selva Eren, Devlet Destekli Alacak Sigortasının, KOBİ’lere maliyetine de değindi ve bu konuda şunları söyledi:
“Prim hesaplanmasında Devlet Destekli Alacak Sigortası talebinde bulunan işletmenin son mali yılda vadeli satışından elde ettiği cirosu esas alınır. Net prim ve azami tazminat tutarı, vadeli satışlardan elde edilen ciro esas alınmak suretiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yayınladığı tarife talimatname tebliğindeki tabloya göre hesaplanır. İlgili tabloya www.alacaksigortasi.gov.tr web adresinden ulaşılabilir.
Bu tabloya göre iki unsur prim tutarını belirliyor. Bunlardan biri KOBİ’nin vadeli satışlardan elde ettiği yani açık hesap, çek veya senetle yaptığı vadeli satışlardan elde ettiği ciro rakamı; diğeri ise KOBİ’nin satışlarında uyguladığı azami vade süresi. Bu iki unsur ile ödenecek prim tutarı belirleniyor.
Örneğin, yıllık vadeli satış cirosu 2 milyon TL olan bir KOBİ, 180 gün vade ile bir satış yapıyorsa, bu cironun yaklaşık binde 8 oranında bir maliyetle yani 16.000 TL’lik bir prim tutarı ile ticari alacağını sigortalamış oluyor. KOBİ’lerimize bunun dışında herhangi bir ek maliyet yansıtmıyoruz. Uluslararası firmaların sunduğu benzer ürünlerdeki alıcı sorgulama ücretleri ve ek primler gibi ekstra maliyetleri müşterilerimize yansıtmıyoruz.”
Her Sektöre Teminat Sağlıyoruz
Selva Eren, Alacak Sigortasını farklı kılan özelliklerini de sıraladı:
“Mevcut durumda uluslararası firmaların sunduğu benzer ürünler var. Bizim ürünümüzün temel olarak en ayrıştırıcı noktası, sektör ayrımı olmaması. Her sektöre teminat sağlayabiliyoruz, bunun çok önemli bir fark olduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan, yıl içerisinde finansal sistem içerisindeki ödemelerinde bir sıkıntı içerisine girmediği sürece limitlerde herhangi bir değişiklik yapmıyoruz. Zor koşullarda dahi limit değişikliğine gitmemiz gibi bir durum söz konusu değil. Buna ek olarak bu ürünü benzer alacak sigortalarından ayıran en önemli özellik, KOBİ’lerin tedarikçileri konumundaki özel şirketlerin poliçelerinde dain-i mürtehin olarak yazılıyor olması. Benzer alacak sigortası ürünlerde dain-i mürtehin sadece banka olabiliyorken bizim ürünümüzde dain-i mürtehin, özel şirketler de olabiliyor.
Bunlara ek olarak ödenecek prim maliyetlerin daha düşük olması, ürünün yaygınlığı ve kapsamı, hasar sürelerinin kısa olması ve teklif alma sürelerinin 7 gün gibi çok kısa bir sürede gerçekleşmesi bu ürünü benzerlerinden ayrıştıran ve fark yaratan özellikleridir.”
Yurtdışına Aktarılan Primin Ülkede Kalmasını Sağladık
Selva Eren, açıklamasında, Türk Reasürans’ın kuruluş sonrası çalışmalarından da bahsetti:
“6 Eylül 2019’da Türk Reasürans kuruldu. Türk Reasürans, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından sigortacılık sektörünün gelişimine katkı sağlamak, yerli reasürans kapasitesini arttırmak ve kaynak verimliliği sağlamak amaçlarıyla kuruldu. Kuruluşumuzdan yana geçen 10 aylık süreçte, öncelikli olarak yurt içindeki reasürans ihtiyaçlarına cevap vererek önemli bir hacimde pazara kapasite sağladık. Türk Reasürans, gerek trete gerekse de ihtiyari alanda özellikle bu sene içerisinde artacak olan özsermayesi ile pazara önümüzdeki dönemde daha yüksek oranlarda kapasite sunuyor olacak. Yeni dönem planlamalarımızı, bu hedefi gerçekleştirmek doğrultusunda yapıyoruz.
İlk yılımızda, pazara büyük oranda reasürans kapasitesi sağlayarak sigorta şirketleri ve diğer paydaşlarımıza güçlü bir destek sağladık ve sağlamaya devam ediyoruz. Bunun yanı sıra, Tarım Sigortaları Havuzu’na önemli oranda bir kapasite sağlıyoruz. Dünyadaki örnekleri arasında en başarılı tarım sigorta havuzlarından biri olan TARSİM’e kapasite sağlayarak yurtdışına aktarılan primin büyük ölçüde ülkede kalmasını sağladık. Bu konuda çok önemli kazanımlar mevcut. TARSİM’e sadece kapasite sağlamadık, aynı zamanda mevcut reasürans yapısında yer alan yabancı reasürörlerin pay dağılımını da gözden geçirerek yeniden yapılandırılmasını sağladık.
Diğer taraftan Türk Reasürans olarak Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) teknik işletmeciliğini üstleniyoruz. Uluslararası alanda örnek gösterilen bir sistem olan DASK’ın teknik işletmeciliğini üstlenmemiz ve bu sorumluluğu ilk faaliyet yılımızda almamız bizim için gurur verici. Hazırlıklarımızın tüm adımlarını başarılı bir plan çerçevesinde tamamlayarak, kusursuz bir geçiş süreci sağladık. Bunlara ek olarak ihracat kredilerine ilişkin reasürans paneline diğer global reasürörler ile birlikte destek verdik.
1 Nisan 2020 itibarıyla, Devlet Destekli Alacak Sigortası’nın piyasa ihtiyaçlarına cevap verir şekilde düzenlenmiş yeni yapısı ile hayata geçirilmesini sağladık. Türk Reasürans’ın gerek yerli ve yabancı reasürörlerle beraber oluşturduğu güçlü reasürans paneli, gerekse de ürünün yeniden tasarlanmasında yürüttüğü çalışmaları sebebiyle büyük bir katma değer yarattığını düşünüyoruz.”
Ağustos’ta DASK’ın Yönetimi Türk Reasürans’a Geçiyor
Selva Eren, Ağustos ayında DASK’ın teknik yönetiminin fiili olarak Türk Reasürans’a geçeceğine de değinerek, bu konuda da şu açıklamaları yaptı:
“Türk Reasürans olarak DASK’ın teknik işletmeciliğini üstleniyoruz. Uluslararası alanda örnek gösterilen bir sistem olan DASK’ın teknik işletmeciliğini üstlenmemiz ve bu görevi ilk faaliyet yılımızda almamız bize çok önemli sorumluluklar getiriyor. Biz de bu bilinçle çalışmalarımızı yapıyoruz. DASK, uzun yıllardır yetkin bir ekip tarafından profesyonelce yönetiliyor. Teknik işletmeciliğin devri sürecinde öncelikli hedeflerimizden bir tanesi de bu güçlü ve tecrübeli ekibi koruyarak bünyemize katmaktı. Bunu sağlamakla beraber, ekibi daha da büyütmek adına çalışmalarımız devam ediyor.
DASK ile ilgili önümüzdeki dönemlerde ülkemize katkı sağlayacağını düşündüğümüz çok önemli projelerimiz var. Katastrofik risklerin modellenmesi, reasürans faaliyetinin en temel adımlarından birisi. Ülkemizin karşılaştığı en büyük katastrofik risk ise deprem riski. Bu çerçevede Türk Reasürans olarak, ürün bakış açısıyla geliştirilmiş bir Katastrofik Modelleme Platformu’nu hayata geçireceğiz. Bu platform, teknolojik açıdan en güncel mimari prensipler üzerine kurulacak ve simülasyon yetkinlikleri ile üst seviyede bir çözüm olarak hayatımıza girecek.
DASK’ın Yaygınlığını Artıracak Projelerimiz Var
Çok deneyimli bir kadro ile hayata geçireceğimiz bu platformun uzun yıllar ülkemize, talep eden farklı ülkelere ve kurumlara hizmet vermesini hedefliyoruz. Bu bahsettiğimiz proje bir kurumun bünyesinde sadece kurumun kendi ihtiyacını karşılamak amacıyla hayata geçirilecek bir proje olmayıp, küresel ölçekteki örneklerine rakip, daha da ötesi belli başlı aksiyonlarla doğrulamasını da zaman içerisinde alacağımız, dünya reasürörlerinin de kabul edeceği global bir yazılım olacak. Önemle altını çizmek istediğim husus ise, oluşturduğumuz ekibin ve ekip liderinin tüm akademik kariyerini bu konuya adamış kişilerden oluşması. Gelecek başarının en önemli kaynağının bu adanmışlık olduğunu düşünüyorum.
Sadece bu proje özelinde, içerisinde yazılımcı bir ekibin de yer alacağı bir kadro çalışmamız olduğunu, bunun da çok yakın zamanda tamamlanacağını büyük bir heyecanla bildirmek isterim. İlave olarak da DASK’ın yaygınlığını arttıracak olan bir projemiz var. Yine akademik bir ekibin desteğiyle çok yönlü, aynı zamanda birçok paydaşı ilgilendiren, faz faz hayata geçireceğimiz bir projemiz var. Bu projeler tamamlandığında ortaya anlamlı bir eser çıkacak.”
Türk Reasürans’ı Güvence İhraç Eder Konuma Getireceğiz
Selva Eren, Türk Reasürans’ın yakın gelecekteki stratejik hedeflerinden bahsetti:
“Bizim en temel stratejik hedefimiz, Türk Reasürans’ın global bir marka olmasıdır. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi’nden doğan ilk global marka olmayı hedefliyoruz. Bu da Türk Reasürans’ın sadece yurt içinde kapasite sağlayan bir kurum olmanın ötesine geçerek, uluslararası reasürans piyasalarında rekabet eden global bir oyuncu olmasından geçiyor. 2020 yılında sigorta sektörümüzdeki varlığımızı güçlendirdik ve pozitif katkılarımızı hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde de Türk Reasürans’ı ‘güvence ihraç eder’ konuma getireceğiz. Bu hedefe kilitlendik ve çalışmalarımızı bu doğrultuda sürdürüyoruz.
Bu doğrultuda öncelikli olarak ‘rating alma’ sürecimizi yılın başında başlatmak üzereyken, pandemi sebebiyle, piyasaların daha ölçülebilir ve pandeminin sonuçlarını daha net görebileceğimiz 2020 yılının sonunu beklemeye karar verdik. Buradaki duruşumuz da, bize verilmesi uygun görülen bir ratingi kabul etmenin ötesinde, yılsonuna kadar ortaya koyacağımız başarının karşılığına eşdeğer bir ratinge talip olmamız yönünde. Sektör profesyonellerine bu çok iddialı bir hedef olarak gelebilir. Ancak bunun örnekleri mevcut, biz de bu örneklerden bir tanesi olma arzusundayız.
Biliyoruz ki, uluslararası piyasadan risk kabulü yapmak önemli, ama kendi ülkemizin kaynaklarını çok daha verimli kullanarak birçok alanda katma değer yaratmak bizim en büyük önceliğimiz. İlk adımını bu yılın sonuna doğru atacağımız ve 2021 yılında sektörün tümüne hitap edecek ciddi bir iş planımız var. Tüm enerjimizi bu dönüşüme yönlendireceğiz.
Biz gelişime çok açık, vizyoner bir şirketiz. Güncel her türlü oluşumu takip ediyoruz. Hiç şüphesiz temel amaçlarımızdan bir tanesi ülkemizdeki yerli reasürans kapasitesini arttırmak ancak aynı zamanda birçok farklı platformda global reasürörlerle ciddi anlamda iş birliği yaparak birlikte kazanmanın peşindeyiz. Onların bir ortağı olarak birçok alanda beraber masaya oturmak istiyoruz.”
Koronavirüs Salgınının Etkilerini Yakından Takip Ediyoruz
Selva Eren, koronavirüs salgının etkilerini değerlendirdiği açıklamasında şunları söyledi: “Koronavirüs salgını, neredeyse tüm dünya ülkelerinde kendisini gösteren ve sadece sağlık ya da ekonomik boyutlarıyla değil alışkınlıklarımızı, risk algılarımızı, rutin hayat düzenimizi ve buna benzer birçok kavramı etkileyen, değiştiren bir durum olarak hayatımıza girdi.
Sigorta sektörü, bu değişim sürecinde ihtiyaç ve beklentilere yönelik risk yönetimini güncelleyeceği gibi yeni ürün ve stratejilerle bu süreci karşılayacaktır. Sektörler, pazarlar ve genel olarak sosyo-ekonomik hayatta yaşanacak değişimler, sigorta sektörünü, ürünlerini ve hizmetlerini güncellemeye hatta yenilerini geliştirmeye yönlendirecektir.
Türk Reasürans olarak biz de koronavirüs salgınının küresel ölçekte yarattığı sosyo-ekonomik etkileri çok yakından takip ediyoruz. Ulusal ve küresel ölçekte yaşanacak olası durumlara göre öngörülerimizi ve tahminlerimizi oluşturuyor, bunlara karşılık gelen aksiyonlarımızı alıyoruz. Sektör ve pazar dinamiklerini sürekli analiz ediyor, değişen risk faktörleri ve risk algılarını ortaya koyan senaryolar hazırlıyor, buna göre sigorta sektörünü destekleyecek önlemler planlıyoruz.
Bu süreçte sağladığımız katkılardan en önemlisi KOBİ’lere destek vermek için hayata geçirilen Devlet Destekli Alacak Sigortası ile ilgili oldu. Biz Türk Reasürans olarak, daha önce arkasında reasürans desteği olmayan bu ürüne, ciddi bir reasürans desteği sağlanması ve ürünün yeniden yapılandırılması doğrultusundaki çalışmalara liderlik ettik. Koronavirüs salgınının ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için katkı sağladığımız güçlü ve etkin çözümlerden biri bu konuda oldu.