Dünya Ekonomik Forumu’nun 2024 Küresel Risk Raporu yayımlandı. Buna göre, en büyük kısa vadeli risk yanlış bilgi ve dezenformasyondan kaynaklanıyor. Uzun vadede küresel nüfusun karşı karşıya kalacağı ilk 10 riskin başında iklim bağlantılı tehditler geliyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun (World Economic Forum) 2024 Küresel Risk Raporu yayımlandı. Kısa vadeli riskler ve 10 yıllık riskler belli oldu. Buna göre kısa vadede ilk 10 risk arasında ilk sırayı yanlış bilgi ve dezenformasyon alırken, 10 yıllık riskler arasında ilk sırayı ise iklim bağlantılı riskler alıyor.
Zurich Insurance Group ve Marsh McLennan ortaklığıyla hazırlanan rapor, bin 500’den fazla küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden oluşuyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Riskler Raporu 2024’ün sonuçlarını bir açıklama ile duyurdu. Buna göre, en büyük kısa vadeli risk yanlış bilgi ve dezenformasyondan kaynaklanıyor. Uzun vadede küresel nüfusun karşı karşıya kalacağı ilk 10 riskin başında iklim bağlantılı tehditler geliyor. Küresel uzmanların üçte ikisi önümüzdeki on yılda çok kutuplu veya parçalı bir düzenin şekilleneceğini öngörüyor.
BİRİ İKLİM DİĞERİ ÇATIŞMA
Rapor, iki tehlikeli krizle boğuşan bir dünyayı ortaya koyuyor; biri iklim, diğeri çatışma. Bu tehditler, hızlanan teknolojik değişim ve ekonomik belirsizlik ortamında ortaya çıkıyor. Bulgular, Forum’un akademi, iş dünyası, hükümet, uluslararası toplum ve sivil toplumdan yaklaşık 1.500 küresel uzmanın görüşlerini toplayan Küresel Risk Algılama Anketi’ne dayanıyor. Ankete katılanlar arasında iyimserlik yetersiz. Yarıdan fazlası (%54) önemli derecede istikrarsızlık ve orta düzeyde küresel felaket riski bekliyor. Diğer yüzde 30’luk kesim ise işlerin daha da kötüleştiğini, yaklaşmakta olan küresel felaketleri ve önümüzdeki iki yıl içinde “fırtınalı” veya “çalkantılı” bir dönemin yaşanacağını öngörüyor.
Bu görüş 10 yıla kadar genişletildiğinde katılımcılar arasındaki kötümserlik artıyor. 2034 yılına gelindiğinde neredeyse üçte ikisi (%63) fırtınalı veya çalkantılı bir dünya düzeni öngörüyor. İklimle ilgili riskler baskın tema olmayı sürdürürken, 2024 raporunda yanlış bilgilendirme ve dezenformasyondan kaynaklanan tehdit en ciddi kısa vadeli tehdit olarak tanımlanıyor. Yanlış bilgi ve dezenformasyona ilişkin artan endişe, büyük ölçüde yapay zekanın kötü aktörlerin elinde küresel bilgi sistemlerini yanlış anlatılarla doldurma potansiyelinden kaynaklanıyor.
YANLIŞ BİLGİ VE DEZENFORMASYON
Raporda, önümüzdeki iki yıl boyunca “hem iç hem de dış aktörlerin toplumsal ve siyasi ayrımları genişletmek için yanlış bilgi ve dezenformasyondan yararlanacağı” belirtiliyor. Bu risk, Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan ve Birleşik Krallık gibi büyük ekonomiler de dahil olmak üzere 2024 ve 2025’te 3 milyardan fazla insanın sandık başına gitmesi nedeniyle yakın gelecekte yapılacak çok sayıda seçimle daha da artıyor. Rapor, yanlış ve dezenformasyonun dünya çapında yayılmasının toplumsal huzursuzluğa yol açabileceğini, ancak aynı zamanda hükümet güdümlü sansüre, iç propagandaya ve serbest bilgi akışı üzerindeki kontrollere de yol açabileceğini öne sürüyor.
10 YILDA EN BÜYÜK RİSK İKLİM KRİZİ
10 yıllık bir bağlamda, dünya “iklimin dönüm noktalarına” yaklaşırken veya bu noktaları geçerken, iklimle ilgili riskler en büyük 10 tehdidin 5’ine katkıda bulunuyor. Aşırı hava olaylarının yarattığı risk, ülkelerin şu anda küresel ısınmanın 1,5°C’de veya öncesinde geçilebilecek olan belirli gezegen sistemlerinde uzun vadeli, potansiyel olarak geri döndürülemez ve kendi kendine devam eden değişikliklerin tetiklenmesine hazırlıksız kalması nedeniyle listenin başında yer alıyor.
EKONOMİK BELİRSİZLİK VE KALKINMADA DÜŞÜŞ
Önümüzdeki yıllara kalıcı ekonomik belirsizlik ve büyüyen ekonomik ve teknolojik bölünmeler damgasını vuracak. Ekonomik fırsat eksikliği önümüzdeki iki yıl içinde altıncı sırada yer alıyor. Uzun vadede, ekonomik hareketliliğin önünde engeller oluşarak nüfusun büyük bir bölümünün ekonomik fırsatlardan mahrum kalmasına neden olabilir. Çatışmaya eğilimli veya iklime karşı savunmasız ülkeler, yatırımlardan, teknolojilerden ve ilgili istihdam yaratımlarından giderek daha fazla izole edilebilir. Güvenli ve emniyetli geçim kaynaklarına giden yolların yokluğunda bireyler suça, militarizasyona veya radikalleşmeye daha yatkın olabilir.