Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı ve TSB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Yaşar, trafik sigortasında artan teminat limitlerinin acentelerin lehine olmadığını savunarak, “Zorunlu sigortanın limiti düşük kaldığı sürece, sigorta acentelerinin, sigortalıları ihtiyari mali mesuliyet ve kasko ürünlerine yöneltmek için elinde hikayesi oluyor. Bunu kullanmak yerine limitlerin artışını regülatörden talep etmek, aslında bir manada bindiği dalı kesmek” dedi.
Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı ve Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Yaşar, sigorta sektörünün trafik sigortasına sıkışmışlıktan çıkması gerektiğini söyledi. Sigortacılık Haftası kapsamında düzenlenen Dağıtım Kanalları Panelinde konuşan Yaşar, sigorta pazarının 10-11 milyar dolarlık bir pazar olduğunu, geçen yıl dolar kurundaki oynaklık nedeniyle pazarın dolar bazında küçülerek, 8,5 milyar dolara gerilediğini belirterek, “Böyle baktığımız zaman hem kişi başı prim üretiminde hem toplam sıralamadaki yerimiz itibariyle küçülmüş durumdayız” dedi.
Ahmet Yaşar, Türkiye’nin, dünya ekonomisinde bulunduğu yere sigorta sektörünün de gelmesi ve bunun için de alternatif ürün ve alternatif kanallar geliştirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Alternatifi kanallar dediğimde hemen yanlış anlaşılmasın, bizim satış kanallarımız belli, o kanallardaki alternatif ürünlere ya da alternatif kanallara ihtiyacımız var. Bizim sigorta aracılarımız üzerinde diğer kanallara ve diğer alternatif ürünlere ulaşmamız lazım” dedi.
KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK
“Korkunun ecele faydası yok” diyen Ahmet Yaşar, ferdi kaza sigortaları üzerinden örnek vererek, şunları söyledi:
“Bankacılık sistemiyle başlayan ferdi kaza sigortaları bugün artık sigorta acentelerimiz tarafından yenilenen poliçeler haline geldi. Sigortalılar, başlarda belki bankaların zoruyla ferdi kaza sigortasını alıyordu ama o poliçelerin ne işe yaradığını öğrendikten sonra kendi sigorta acentelerine yeniletmeye başladılar. Bunu da görüyoruz. Dolayısıyla bizim aslında yapmamız gereken topyekün pastayı büyütmek.”
Ahmet Yaşar, acentelerde, son yıllarda paylarının düştüğü yönünde endişe olduğuna da dikkat çekerek, “Oysa, sadece riskli sigortalar havuzunun devreye girmesi ile buradaki en direkt üretimlerinde dört puanlık bir düşüş görülüyor. Bu da fiktif bir durum. Bunlara takılmadan mutlak rakamlar itibariyle biz büyüyor muyuz, büyümüyor muyuz; sigortacılıktan aldığımız pay artıyor mu, artmıyor mu bunlara bakmamız lazım” şeklinde konuştu.
LİMİTLERİN ARTMASINA KARŞIYDIK
Trafik sigortasında teminat limitlerinin artırılmasının acenteler lehine bir durum olmadığına da dikkat çeken Yaşar, şu açıklamaları yaptı:
“Ben acente olsam trafik sigorta limitlerinin ikiye katlanmasını istemezdim. Zaten sigortalıların bu konuda bir rahatsızlığı ortaya çıkması lazım. Araç bedelleri artıyor, piyasadaki pahalı araçların çeşitleri artıyor. Dolayısıyla sigortalıların ihtiyari mali mesuliyet ve kasko sigortası alma ihtimali artıyor; acentelerin de sigortalıları bu ürünleri almaya teşvik etme ihtimali artıyor. Yani zorunlu sigortanın limiti düşük kaldığı sürece, sigorta acentelerinin, sigortalıları ihtiyari mali mesuliyet ve kasko ürünlerine yöneltmek için elinde hikayesi oluyor, söyleyecek bir sözü oluyor. Bunu kullanmak yerine direk limitlerin artışını regülatörden talep etmek, aslında bir manada bindiği dalı kesmek demek. Sigorta şirketleri açısından da baktığımızda maliyetleri arttıran bir unsur. Açıkçası biz karşıydık limitlerin artmasına. Sigorta acentelerinin de bence bunu bir satış fırsatı olarak görmesi ve giderek artan primler sebebiyle kaskodaki penetrasyonu artırmak yerine neredeyse sigortalı oranı azalmaya başladığı bir dönemde bunu bir çengel olarak kullanabilirdik diye düşünüyorum.”