AXA Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nuria Fernandez, Türkiye’ye ziyaretinde ‘sigortagazetesi’ne verdiği röportajda, çarpıcı açıklamalar yaptı. Türk ekonomisini ve sigorta pazarını nasıl değerlendiriyor? Groupama Sigorta’yı neden satın aldılar? AXA Türkiye’nin pazardaki konumu hakkında neler düşünüyor? Gelecek 5 yılda AXA Türkiye’yi nerede görmek istiyor? İşte Nuria Fernandez’in açıklamaları…
SİGORTA GAZETESİ
Türkiye’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben her zaman Yavuz Ölken ve ekibine, Türkiye’nin bir imkanlar ülkesi, fırsatlar ülkesi olduğunu söylüyorum. Tabii ki, pek çok zorluk da var. Özellikle de ekonomik bağlamda yüksek enflasyon ve bunun dışında diğer ekonomik zorlukları dikkate aldığımda; ben Türkiye’yi başka bir ülkelerle kıyaslayamıyorum. Özellikle Avrupa ülkesinde, bu şartlar karşılarına çıksa ne yapacaklarını bilemezler. Türkiye’yi ayrıştıran şey, bütün bu zorlukları fırsata dönüştürebilecek bir kafa yapısı ve bir yaklaşım. Türkiye’yi farklılaştıran şey tam olarak budur; diğer ülkelerden.
Aynısını sigorta pazarı için de söyleyebilir misiniz?
Türk sigorta pazarı için ben burada da pek çok fırsat görüyorum. Çünkü penetrasyon seviyesi olabileceği potansiyelinin çok altında. Örneğin araçların sadece yüzde 20’si kaskolu. Diğer yandan KOBİ’lerin yüzde 20’si ila 25’i sigortalı. Bu bağlamda çok ciddi bir fırsat içeren pazar olarak görüyorum, Türk sigorta pazarını mı?
Karlı bir pazar mı?
Karlı, evet, ama tüm iş kollarında karlı sayılmaz. Bazı zorluklar da var. Örneğin, trafik sigortalarında genel olarak doğru fiyatlama yapılamıyor. Üstelik burası serbest bir pazar da değil. Bu branşta risk seçimi konusunda bazı zorluklar olduğunu düşünüyorum. Ama biz Türk pazarına inanıyoruz ve finansal disiplinin gün geçtikçe arttığını düşünüyoruz. Şartların zaman geçtikçe daha da adil hale geldiğini görüyoruz. Diğer taraftan eklemek istediğim bir şey de AXA’nın sermaye anlamında güçlü bir şirket olması ve müşterilerinin ihtiyaçlarına duyarlı olması. Güçlü sermaye yapısıyla biz verdiğimiz bütün sözleri tutabilecek sağlamlıkta bir şirketiz. SEDDK üst yönetimi ile de yaptığımız değerlendirmelerde finansal çeviklik, sermaye yeterlilik ve doğru rezerv seviyelerinin odak noktası olduğunu görmekten çok memnun olduk; desteklerimizi dile getirdik.
GROUPAMA’NIN SATIN ALINMASI ÖNEMLİYİDİ
Geçen yıl Türkiye’de Groupama Sigorta’yı satın aldınız. Bu satın almayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Grupama’nın satın alınmasını son derece pozitif olarak değerlendiriyorum. Bizim için çok önemli bir adımdı. Çünkü bu şekilde daha büyük bir dağıtım kanalımız oldu ve diğer yandan potansiyeli olan bazı iş kollarını tamamlamış olduk. Bu satın alma ve özellikle de hızlı entegrasyon süreci bizi çok memnun etti. Entegrasyon derken hem iş anlamında hem de ekiplerin entegrasyonu konusunda…
Bundan sonraki dönemde de fırsat olursa yeni satın almaları değerlendirir misiniz?
AXA olarak biz satın almalarla büyüme fırsatları konusunda son derece titiz ve dikkatli bir yaklaşım sergiliyoruz. Geçen yıl sadece İspanya ve Türkiye’de satın alma yaptık ve bu ülkelerin seçilmesinin sebebi de gerçekten sağlam temeller üzerinde büyüyebileceğimize emin olduğumuz ülkeler olmasıydı.
AXA Türkiye olarak 2023’ün de bir değerlendirmesini yapar mısınız?
Bizim büyüme oranımız yüzde 110 olarak gerçekleşti ve brüt yazılan primimiz de 36 milyar TL oldu. Pazardaki dördüncü büyük şirketiz, 3.2 milyon müşterimiz var. Ayrıca hem müşteri hem acente memnuniyet seviyemiz gayet iyi bir noktada ve bu son derece anlamlı; AXA Türkiye’nin yaptığı işi değerlendirmek adına.
AXA TÜRKİYE AVRUPA’DA MODEL OLDU
Dünyadaki diğer AXA şirketleri ile mukayese ettiğinizde en çok büyüyen şirket AXA Türkiye mi? Çünkü gelişmiş ülkelerde biliyoruz ki, sigortada doyum noktasına ulaşıldı ve bu nedenle de büyüme hızları düşük oluyor…
Olgun pazarlarda büyüme oranı daha düşük ama diğer taraftan ben AXA’nın Türkiye’nin de aralarında bulunduğu, AXA Madrid Uluslararası Merkez birimine bağlı bölgelerin stratejik gelişim kanallarından sorumluyum. Bana bağlı ülkelerde genellikle büyüme çift hanelerde oluyor. Ama AXA Türkiye’nin ritmi daha da farklı. Burada üç haneli büyüme oranına erişildi ve gerçekten en yüksek büyüme AXA Türkiye’de.
AXA Türkiye’nin uyguladığı sigorta modeli dünyada diğer pazarlara da örnek oldu mu?
Türkiye’deki iyi uygulama olarak en büyük fark yaratan özellik Türkiye’deki enflasyon yönetimi. Enflasyonu sadece doğru tepkileri göstererek değil, öngörerek ve piyasadaki ürün ve hizmetlerin değer değişimlerini kontrol ederek buna göre konumlanmak anlamında AXA Türkiye’nin farklılaştığını düşünüyoruz. Mesela yedek parça eksikliğine yönelik alınan önlemler gibi. Bu anlamda aslında enflasyon seviyesi Türkiye’ye hiç benzemeyen bazı ülkeler bile Türkiye’den örnek aldılar. Bunların arasında Almanya, İsviçre ve İspanya’yı sayabiliriz. İkinci bir örnek de inovasyon. AXA Türkiye son derece yenilikçi. Örneğin dijital sağlık ürünümüz sadece benim içinde bulunduğum uluslararası pazarlar organizasyonunda değil, Avrupa’daki AXA şirketlerinde de örnek olarak gösterilen bir uygulama. Bu sadece ürünün yenilikçi olması değil, müşteriye yaklaşımında da yenilikçi olması burada önemli. Çünkü müşteri büyükşehirden uzaktaysa, kırsalda ise onun Amerikan Hastanesi gibi prestijli bir hastaneye ulaşabilmesi söz konusu değil. Ancak biz bu dijital sağlık ürünümüzde Koç Grubu ile yaptığımız anlaşma sayesinde müşterinin bulunduğu lokasyondan dolayı bu hizmeti alamaması durumunu tamamen değiştiriyoruz.
BEŞ YILDA BÖYLE BİR EKİP BİR SİHİR YARATABİLİR
Hep elementer sigortalardan konuştuk. AXA Türkiye, bireysel emeklilik sisteminde hangi konumda? Bildiğimiz kadarıyla BES konusunda yeni hedefler var…
Aslında bizim BES’i hedeflememiz doğal bir adım. Çünkü biz tüm branşlarda hizmet sağlayan bir sigorta şirketiyiz ve bizim elimizde 3.2 milyon müşterilik bir portföy var. Bu müşterilere sadece sağlık, konut ya da araç sigortalarıyla değil, aynı zamanda geleceklerini teminat altına alacak bireysel emeklilik ürünleri ile yaklaşmamız çok normal. Bizim hedefimiz yönetilmekte olan varlıklarımızı 10 milyar TL seviyesine çıkarmak. Bu doğal akış içinde gerçekleşen bir hedef aslında. Topluma nüfuz etme tutkusu ile çalışan AXA Türkiye olarak hayat, emeklilik, hayat dışı ve sağlık tüm branşlarda sinerji hedefleyen bir anlayışla geleceği inşa etme konusunda kararlıyız. Başta acentelerimiz olmak üzere güçlü bölgelerimizin sahada varlığı ülkedeki potansiyeli keşfetmemiz için en güçlü noktamız buna inanıyor ve destekliyoruz
AXA Türkiye özelinde konuştuğumuzda sizin için önemli olan prim üretimi mi, pazar payı mı, karlılık mı?
Büyüme dendiğinde bizim için her zaman karlı büyüme anlamına geliyor ve üstelik bu karlılığında hem kısa hem uzun vadede karlılık olması önemli. Çünkü eğer biz müşterilerimize yönelik taahhütlerimizi yerine getirmek istiyorsak bu büyümeyi karlı olarak sağlamalıyız.
Önümüzdeki 5 yılda AXA Türkiye’yi nerede görmek istiyorsunuz?
Beş yılda böyle bir ekip bir sihir yaratabilir. Öncelikle ben bu ekiple ne kadar gurur duyduğumu söylemek istiyorum. Ben derken elbette ben AXA Grubu’nu temsil ediyorum ve biz hepimiz gerçekten buradaki ekiple gurur duyuyoruz. Bir satın almadan sonra yapılabilecek en hızlı entegrasyonu gerçekleştiler. Üstelik bütün bunlar iki yıldır devam eden yüksek enflasyon ortamında gerçekleşti ve geçtiğimiz Şubat ayında son derece yıkıcı bir depremde oldu. İnsanlığın gelişimi adına insanlar için önemli olanı korumak bildiğiniz gibi AXA’nın motosu; AXA’nın amacı, varlık sebebi. Bu ekip geçen yıl bu amacı tam anlamıyla yerine getirdi, bunu gerçekleştirdi. Deprem hasarlarının yüzde 98’i yönetildi ve 4 ay içinde ödendi. Müşterilerimiz hayatlarına ve işlerine bu sayede devam edebildiler. Bu yüzden biz buradayız.