Covid-19 Salgınının Beyaz Yaka Çalışanların ve Gençlerin Akıl Sağlığı Üzerindeki Etkileri Araştırması’nın sonuçları açıklandı. Buna göre, insanların akıl sağlığı üzerindeki iki etkisi ortaya çıktı; toplumsal dayanışmadaki azalma ve yalnızlık duygusundaki artış. Gençlerin yarısı pandeminin zihinsel sağlıkları üzerinde olumsuz veya yıpratıcı bir etkisi olduğunu bildirirken; yarısı üzgün, depresif veya çaresiz olduğunu söylüyor.
Covid-19, insanların akıl sağlığı üzerindeki iki önemli etkisini ortaya çıkardı; toplumsal dayanışmadaki azalma ve yalnızlık duygusundaki artış. AXA Sigorta, Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü, TUSİAD işbirliği ile yapılan ‘Covid-19 Salgınının Beyaz Yaka Çalışanların ve Gençlerin Akıl Sağlığı Üzerindeki Etkileri Araştırması’nın sonuçları açıklandı.
Covıd-19 Pandemisi ve Akıl Sağlığı araştırmasında salgın döneminde uzun süredir çalışan ve çalışma hayatına yeni giren beyaz yaka grubuna mensup kadın ve erkeklerin aile ve iş hayatında yaşadıkları zorlukları ve bu zorlukların kişilerin akıl sağlığı üzerindeki etkilerine dair bulguları içeriyor. Ayrıca bu gruba dâhil gençlerin hayatındaki etkilerin araştırılması kapsamında 14-25 yaş arası lise ve üniversite öğrencilerinin salgından sosyal ve psikolojik olarak nasıl etkilendiklerine de araştırmada yer veriliyor.
NELERDEN ENDİŞE DUYUYORUZ?
Araştırmaya göre, iş yaşam dengesindeki bozukluklar, özellikle evde kalma kısıtlamaları ve uzaktan çalışma nedeniyle birçok çalışanın akıl sağlığı etkilendi. Yaşlı aile bireylerine destek olamama endişesi, Covid-19’a yakalanma ve aile üyelerine bulaştırma korkusu ve bunun ekomomik yansımaları birçok çalışanın hissettiği endişeler arasında yer alıyor.
Beyaz yakaların yüzde 82’si aile üyelerinin sağlığı için, yüzde 73’ü ise kendilerinin koronavirüs kapma riskinden endişelendiğini belirtiyor. Katılımcıların yüzde 61’i gergin olduğunu, yüzde 67’si stresli hissettiğini yüzde 46’sı ise yaşama karşı ilgisiz olduklarını belirtiyor. Görüşülenlerin yüzde 18’i bu dönemde sözel şiddete, yüzde 12’si ise fiziksel şiddete maruz kaldığını söylüyor.
PANDEMİ RUH SAĞLIĞINI BOZUYOR
Araştırmada Covid-19 salgın sürecinin nüfus genelinde stres, kaygı, korku, endişe, yalnızlık ve hatta izolasyon, umutsuzluk, sıkışmışlık ve benzeri çok sayıda duyguyu tetiklediği, kişilerde bu duyguların ‘eski normal’ dekinden daha fazla uyanmasına ve deneyimlenmesine sebep olduğu belirtiliyor. Aynı zamanda salgınla beraber hayatımıza virüsü kapma kaygısı, sevdiklerimizi kaybetme durumu veya korkusu, kısmi ya da tamamen evden çalışmak ya da eğitimi sürdürmek, karantina dönemleri gibi zorunlu değişimler ve uyaranların da girdiği ve girmeye devam ettiğine dikkat çekiliyor.
Araştırmanın sonuç bölümünde Covid-19 salgınının dünya çapında milyonlarca insanın hayatını alt üst etmeye devam ettiğine değinilerek, “Koronavirüs, semptomları olmadan bile yüksek bulaşıcılığı ile kesin bir aşı ve tedavisinin olmaması, olası komplikasyonları ve nüfusun belirli gruplarında ölümcül olması nedeniyle korku ve strese neden olmaktadır. Vaka sayıları eğrisini düzleştirmek ve sağlık ağını korumak için uygulanan önlemler de psikolojik sıkıntıların ve ruh sağlığının bozulmasının kaynağını oluşturmaktadır. Örneğin, nüfus hareketliliğinin kısıtlanması ve belirli kamusal alanların kapatılması, sosyal izolasyona ve başkalarına karşı güvensizlik duygusunun yaratılmasına veya vurgulanmasına neden olur” deniyor.
YALNIZLIK DUYGUSU YARATIYOR
Araştırmada, salgın ve beraberinde alınan önlemlerin öncelikle beyaz yaka çalışanların iş yaşamında değişikliklere yol açtığına da dikkat çekilerek, şu görüşlere yer veriliyor:
“Her ne kadar uzaktan çalışma pratiği bir ayrıcalık olarak algılansa da kriz, uzaktan çalışanlar arasında bile bir eşitsizliğin var olduğunu göstermiştir. Beyaz yaka çalışanlar için işte yalnızlık duygusu ve iş aile çatışması eşitsizliği ortaya çıkaran önemli faktörlerdir. Örneğin, karantinadan bu yana, uzaktan çalışan beyaz yakalar evde çalışmaktan ya da çalışma saatlerinden daha memnun olmadıklarını ve daha fazla belirsizlik hissettiklerini bildirmekteler. Öte yandan, iş aile çatışmasının etkisini azaltmak için daha fazla çaba sarf ettiklerini belirtmektedirler.”
GENÇLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Virüse yakalanma korkusu, yalnız yaşamanın ağırlığı, okul veya çalışma koşullarıyla ilgili değişiklikler, gelecekle ilgili korkular, ölüm korkusu, sevilen birinin virüsten öleceği veya enfekte olacağı korkusu, sosyal temasın azalması, telefon veya ekran kullanımındaki artış, uyku veya yeme rutinlerinde değişiklikler araştırmaya katılan gençler tarafından kaygıyı artıran faktörler arasında sayılıyor.
Genç yetişkinler üzerinde yapılan araştırma, ortalama olarak gençlerin pandemi sırasında artan stres seviyelerini gözler önüne serdiğinin ifade edildiği araştırmanın bulgularında, “Yapılan görüşmeler, Covid-19 pandemisinin gençler üzerindeki etkilerinin sistematik, derin ve orantısız olduğunu ortaya koyar. Gençler gelecekleri ve toplumdaki yerleri konusunda endişeli bir tutum sergilemektedirler. Görüşme yapılan gençlerin yaklaşık yarısı, pandeminin zihinsel sağlıkları üzerinde olumsuz veya yıpratıcı bir etkisi olduğunu bildirirken, yarısı üzgün, depresif veya çaresiz olduğunu söyler. Sonuç olarak Covid 19 araştırması, krizin insanların akıl sağlığı üzerindeki iki önemli etkisini ortaya çıkarmıştır, toplumsal dayanışmadaki azalma ve yalnızlık duygusundaki artış” deniyor.
PANDEMİ SÜRECİNDE NELER YAŞIYORUZ?
- Her 3 beyaz yaka çalışandan ikisi koronavirüs dönemi boyunca işi ve özel hayatı arasında dengeyi sağlayabildiğini belirtiyor. Her 4 beyaz yakadan 2’si bu dönemde iş yükünün arttığını söylüyor.
- Araştırmaya katılan beyaz yaka çalışanların yüzde 51’i koronavirüs kontrol altına alınmasa bile gerekli tedbirler alınarak ofise dönülmesi ve normal çalışma düzeniyle devam edilmesi gerektiğini düşünüyor. Yüzde 17’lik bir kesim ise hibrit çalışma modelinden yana bir tutum sergiliyor.
- Her 3 beyaz yakadan ikisi koronavirüs sürecinde farklı hanelerde yaşayan akrabaları, arkadaşları veya komşularıyla görüştüğünü belirtiyor. Görüşen kişilerin yüzde 25’i haftada birkaç defa görüştüğünü belirtiyor. Görüşme sıklığı haftada ortalama 1,33 gün. Kadınların erkeklere oranla daha sık çevresiyle görüştüğü görülüyor.
- Yaklaşık her 3 beyaz yakadan 2’si komşuluk ilişkilerinin azaldığını belirtiyor. Görüşülenlerin yüzde 43’ü bu süreçte çevrelerinde sözel şiddettin arttığını, yüzde 38’i ise fiziksel şiddetin arttığını söylüyor.
- Beyaz yakaların yüzde 67’si koronavirüs öncesine göre hayatlarının olumsuz yönde değiştiğini söylüyor. Bu dönemde bireylerin yüzde 77’si çevreyle iletişimi telefonla konuşarak, yüzde 73’ü ise görüntülü konuşarak ve yüzde 58’i mesaj uygulamaları üzerinden haberleşerek sağlıyor.
- Önceki döneme kıyasla daha fazla yapılan aktiviteler sorulduğunda her 5 katılımcıdan 3’ü daha fazla dizi-film izlediğini belirtiyor. Yüzde 51’i internette ve sosyal medyada daha fazla vakit geçiriyor. Yüzde 47’si ise daha fazla ev işi yapıyor.
- Koronavirüs sürecinde kendisine ve ailesine iyi bakabildiğini düşünenlerin oranı yüzde56.
- Akıl sağlığını korumak için terapiye gidenlerin oranı yalnızca yüzde 17 iken, akıl sağlığını koruyabilmek için kendine daha çok vakit ayıranların oranı yüzde 69.
- Katılımcıların yarısı salgın döneminde bunalmışlık-depresif bozukluklar ve uyku bozuklukları yaşadıklarını belirtiyor. Yüzde 23’ü hiçbir kişisel zorlukla karşılaşmamışken, yüzde 34’ü yaşadıkları zorlukların hâlihazırda azalarak sürdüğünü belirtiyor.