Gelişmekte Olan Ülkeler ve Sigorta Sektörü: Büyüme Yolunda Ortak Zorluklar başlıklı rapor 14 ülkeye odaklanıyor. Bu ülkeler yaklaşık 2,8 milyar kişilik nüfusa ve 2020’nin sonunda 332 milyar dolarlık sigorta gelirine sahip. Görünen o ki, ekonomik kalkınma ve sigorta seviyesi genellikle bağlantılı. Ekonomik olarak daha güçlü ülkeler daha yüksek sigorta seviyelerine sahip. Gelir seviyelerinin ötesinde, Latin Amerika, Asya ve Afrika’da sigortanın düşük penetrasyonunu açıklayan kültürel yönler de vardır.
Gelişmekte olan ülkelerin çoğu, son yıllarda milyonlarca insanı yoksulluktan kurtaran ve yükselen bir orta sınıfın ortaya çıkmasını sağlayan hızlı bir büyüme yaşadı. Gelişmekte olan ülkeler, çok daha geniş sigorta kapasitesine sahip olmasına karşın, sigortasızlık nedeniyle önemli risklerle ve yıllık kayıplarla karşı karşıya. Her ne kadar koruma boşlukları tüm dünyada mevcut olsa da gelişmekte olan ülkelerde bu çok daha büyük ve devlet kaynaklarının eksikliği nedeniyle de zarar büyük oluyor. Mapfre Financial Newsletter’da, “Gelişmekte Olan Ülkeler ve Sigorta Sektörü: Büyüme Yolunda Ortak Zorluklar” başlığı altında bir makale yayınlandı. Makalede, önde gelen uluslararası sigorta endüstrisi grubu olan Geneva Association’nin yayınladığı rapor değerlendirildi.
Rapor; Latin Amerika’daki (Meksika, Kolombiya, Brezilya, Peru, Şili ve Arjantin), Afrika (Fas, Nijerya ve Güney Afrika) ve Asya’daki (Hindistan ve 4 Güneydoğu Asya ülkesi, Tayland, Vietnam, Endonezya ve Filipinler) 14 ülkeye odaklanmaktadır. Bu ülkeler yaklaşık 2,8 milyar kişilik birleşik bir nüfusa ve 2020’nin sonunda 332 milyar dolarlık sigorta gelirine sahip bir pazar.
EKONOMİK KALKINMA SİGORTA İLİŞKİSİ
Ekonomik kalkınma ve sigorta seviyesi genellikle bağlantılıdır. Bu ülkelerde, 2005’ten 2020’ye kadar, sigorta penetrasyonu ortalama yüzde 1,9’dan yüzde 3,3’e yükselmiştir. Son derece önemli olsa da bu ilerleme halen gelişmiş ekonomilerinden kilometrelerce uzaktadır. OECD’de (Avrupa, ABD, Kanada ve İsrail ve Japonya gibi diğer yüksek gelirli ülkelerin büyük bir bölümünü içeren), sigortanın GSYİH içindeki payı 2005 yılında yüzde 8,6 idi, 2020 yılına gelindiğinde yüzde 9,4’e ulaşmıştı.
Ekonomik olarak daha güçlü ülkeler daha yüksek sigorta seviyelerine sahiptir. Gelişmekte olan ülkeler bir dizi ortak sorunla karşı karşıya. Bazı ülkelerde sigorta poliçelerinin kağıt kopyasının halen talep edildiği gerçeğini göz önünde bulunduğunda bu, dijital çözümlerin çok önemli olduğu mikrosigorta olanaklarını ciddi şekilde sınırlıyor. Düşük gelirli nüfusları hedef alan temel risk teminatları sunan mikrosigorta poliçeleri, gelişmekte olan ülkelerde özellikle önemlidir. Bununla birlikte, milyonlarca insan bu korumalara uygun fiyatlarla erişebileceklerinin farkında değildir. Bu, başka bir büyük sorunla bağlantılıdır; finansal eğitim eksikliği.
COVID, İKLİM KRİZİ FARKINDALIK YARATTI
Gelir seviyelerinin ötesinde, Latin Amerika, Asya ve Afrika’da sigortanın düşük penetrasyonunu açıklayan kültürel yönler vardır. Birçok ülkede, genel nüfus gayri resmi koruma mekanizmalarına dayanmaktadır. Örneğin, bir topluluğun bir üyesi hastalanırsa, yardımlarına gelen kendi akrabaları olacaktır. Bu mekanizmalar bireysel olarak çalışabilse de pandemi veya doğal afet gibi tüm toplumu tehlikeye atan risklere cevap veremezler. Bu bağlamda, Covid-19 veya iklim değişikliği tartışması gibi son olaylar, raporun vurguladığı gibi, risk ve sigortanın rolü konusunda farkındalık yarattı.
KAMU-ÖZEL SEKTÖR İŞBİRLİĞİ KRİTİK
Kamu-özel sektör ortaklıkları, finansal katılım için temel bir bileşen. Geneva Association, finansal okuryazarlık ve eğitim, inovasyon ve kalkınmayı teşvik eden düzenlemeler ve birçok başarı öyküsü olan sigortaya erişimi teşvik eden politikalar da dahil olmak üzere daha fazla kamu-özel sektör işbirliği çağrısında bulunuyor. Hindistan, standart bir banka hesabına erişimi olmayan kişilerin bir ortak bankalar ağında ücretsiz bir hesap oluşturmalarını sağlamak için 2015 yılında bir program başlattı. Ek olarak, hesap temel kaza sigortasını ücretsiz olarak sağladı. Uygulama başladığından bu yana ülkenin kırsal nüfusunun yaklaşık yüzde 50’si – ki, 400 milyondan fazla kişi anlamına geliyor- bu programdan yararlandı ve hükümetlerin, bankaların ve sigorta şirketlerinin finansal katılımı teşvik etmek için nasıl işbirliği yapabileceğinin iyi bir örneği haline geldi.
Raporun hazırlanmasına yardımcı olan Mapfre’nin Avrupa ve Uluslararası İlişkiler Grup Başkanı Carlos Rami, kamu-özel sektör ortaklığının önemini şöyle anlatıyor: “Kamu politikası ve düzenlemesi, sağlam pazarların gelişiminde kilit rol oynamaktadır. Sağlam ve rekabetçi bir sigorta piyasasını desteklemek, ekonomik ve sosyal ilerlemeyi desteklemektir ve riskler gerçekleştiğinde bile bireylerin taahhütlerine uyduğu bir ortam geliştirir.”