Coface, ‘Küresel Ekonomi Soğuk Rüzgarlarla Karşı Karşıya’ başlıklı 2022 3. Çeyrek Barometresi’ni yayınladı. Kısa vadede ekonominin, büyümenin neredeyse sıfır olduğu ve fiyatların hızla yükselmeye devam ettiği bir ‘stagflasyon’ rejimine doğru şekillendiğinin belirtildiği Raporda, tüm bunlar küresel durgunluk olasılığını da arttırdığı vurgulanıyor. Coface 2023 yılında küresel büyümenin yüzde 2’nin altında kalacağını öngörüyor. Coface, Danimarka, İsviçre ve Lüksemburg da dahil olmak üzere toplam 6 ülkenin notunu indiriyor.
Coface, ‘Küresel Ekonomi Soğuk Rüzgarlarla Karşı Karşıya’ başlıklı 2022 3. Çeyrek Barometresi’ni yayınladı. Rapora göre, Ukrayna’daki savaşın etkilerinin yanı sıra küresel çapta uygulanan parasal sıkılaştırma politikaları ve Çin’de büyümenin önündeki engeller geleceğe yönelik kasvetli bir tablo çiziyor. Kısa vadede ekonominin, büyümenin neredeyse sıfır olduğu ve fiyatların hızla yükselmeye devam ettiği bir ‘stagflasyon’ rejimine doğru şekillendiğinin belirtildiği Raporda, tüm bunlar küresel durgunluk olasılığını da arttırdığı vurgulanıyor.
Raporda, “Coface olarak, tüm bunlardan yola çıkarak, GSYİH büyüme tahminlerine ve ülke ve sektör bazlı değerlendirmelerine yönelik tahminlerimizi aşağı yönlü revize ettik. 2. çeyrekte yapılan 19 not indiriminin ardından bu çeyrekte de İtalya, Danimarka, İsviçre, Mısır ve Şili de dahil olmak üzere sekiz ülkenin notunu indirmeye karar verdik. Sektörel değerlendirmeler kapsamında yapılan 49 not indirimi, inşaat, metal ve ağaç sektörü gibi çeşitli coğrafyalarda ekonomik döngüye duyarlı sektörlerdeki koşulların çok net bir şekilde kötüye gittiğinin de iyi bir göstergesidir” derildi.
2023’TE YÜZDE 2’NİN ALTINDA BÜYÜME
Raporda, önceki yayınlarda vurgulanan risklerin birçoğunun gerçekleştiğine de değinilerek, “Avrupa’daki enerji krizi, kalıcı enflasyon ve agresif para sıkılaştırma politikaları. İşte tüm bu nedenlerden dolayı Coface olarak, 2023 yılına yönelik küresel büyüme tahminlerimizi aşağı yönlü revize etmek durumunda kaldık. Tahminimiz; büyümenin, 2001, 2008, 2009 ve 2020 yıllarında olduğu gibi yüzde 2’nin altında kalacağı yönündedir” denildi. Raporda, şu tespitlere yer verildi:
Dünya genelinde tüm bölgelere yönelik büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edilirken, en karanlık tablo, başlıca tüm ekonomilerin kaçınılmaz bir resesyon riski taşıdığı Avrupa bölgesi için çiziliyor. Enerji krizinin şiddetlendiği bu sert ortamda Avrupa kıtası kendisine dayatılan itidal çağrısına boyun eğmeye hazırlanıyor. İster gönüllü (enerji maliyetleri nedeniyle karlılığı azalan faaliyetlerin askıya alınması yoluyla) ister hükümetlerin dayattığı ölçek ayarlaması yoluyla yapılsın, enerji tüketimindeki düşüşle beraber ister istemez üretim ve dolayısıyla GSYİH de azalacaktır. Bu düşüşün boyutu büyük ölçüde kışın ne kadar şiddetli geçeceğine bağlıdır. Bu açıdan başı çekecek ülke, kıtanın başlıca endüstriyel gücü Almanya olacaktır.
COFACE 6 ÜLKENİN NOTUNU İNDİRİYOR
Sonuç olarak bu çeyrekte alınan ülke risk notlarının düşürülmesine yönelik kararların büyük bir kısmı yine Avrupa ekonomilerini ilgilendirmektedir. Coface, bu çeyrekte, riskin hala çok düşük olduğu düşünülen Danimarka, İsviçre ve Lüksemburg da dahil olmak üzere toplam 6 ülkenin notunu indiriyor. Bu açıdan en iyi risk değerlendirmesinden faydalanmaya devam edecek tek ülke yine, gaz üreticisi olan Norveç olacak.
Sektör bazlı yapılan 49 not indiriminin hemen hemen yarısını, kimyasallar, kağıt ve metaller gibi enerji tüketiminin yoğun olduğu ve sürekli olarak enerji fiyatlarında küresel artış riskiyle karşı kalan sektörler oluşturmaktadır. Bir önceki çeyrekte bu not indirimlerinin çoğu Avrupa bölgesinde yer alan sektörlere yönelikti, ancak bu çeyrekte Asya ekonomilerinin çoğu ve örneğin Güney Afrika için de not indirimine gidildi.
RUSYA, TÜRKİYE, ÇİN MERKEZ BANKALARI AYRIŞTI
2022 3. Çeyrek Barometresi’nde son aylarda, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde enflasyonun sürekli yükseldiğine ve yaygınlaştığına dikkat çekilerek, bu ortamda önde gelen merkez bankalarının kararlı bir şekilde agresif adımlar atmaya devam ettiği; hatta çoğu bankanın son on yıldır uygulanmayan merkez bankası faiz oranlarına geri döndüğü vurgulandı. Raporda, şu tespitler yapıldı:
Örneğin FED, bu yaz, faiz oranını üst üste 3 kez 75 baz puan artırdı. Bu agresif adımlar ise, para birimlerinin ABD doları karşısındaki değer kaybını durdurmak için, başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere diğer ülkelerde parasal sıkılaştırma politikalarının sertleşmesine yol açıyor.
Parasal ve finansal koşullardaki bu sıkılaşma adımları, mevcut hızda devam ederse, şüphesiz ki küresel büyüme ve finansal istikrar açısından bir tehdit unsuru teşkil edecektir.
Üç ülkenin merkez bankası ise karşıt para politikaları izlemeye devam etmektedir; Rusya, Türkiye ve Çin. Çin para politikalarını yürütme organları, artık kesinleşmiş olan ekonomideki keskin yavaşlamaya karşı bir önlem olarak bazı gösterge faiz oranlarını düşürdü. Sıfır-Covid stratejisi, yazın yaşanan şiddetli kuraklık ve gayrimenkul sektöründeki kriz ülkeyi etkilemeye devam ediyor. Özellikle, GSYİH’nın yüzde 30’unu oluşturduğu tahmin edilen gayrimenkul sektöründe yaşanan sıkıntıların, Çin’de büyümenin 2022 (%3,2) ve 2023 (%4) yıllarında, son 10 yıldaki standart büyüme seviyesinin altına düşmesinde payı olacağı ve genel yavaşlamayı şiddetlendireceği düşünülmektedir.
MALİYE VE PARA POLİTİKALARINDAKİ TUTARSIZLIKLAR
Yaygınlaşan parasal sıkılaştırma politikaları, küresel olarak inşaat sektöründe belirsizliği arttırıyor Coface, son aylarda, endüstriyel metaller ve kereste fiyatlarında yaşanan istikrarlı düşüşle birlikte, yılbaşından bu yana fiyatların yüzde 20 ve yüzde 60 oranında gerilediğini dikkate alarak, birçok coğrafi bölgede bu sektörlerin notunu düşürdü.
Enflasyonla mücadele etmek için “ne gerekiyorsa yapmaya hazır” bir tutum içinde hareket eden merkez bankalarının birçoğu, koydukları hedeflerle, ülkelerinin/bölgelerinin maliye politikaları arasındaki çelişkilerden dolayı güç durumda kalıyor. Faaliyetlerin daralmasına yönelik bir mücadele başlatan ulusal hükümetler, hane halkının satın alma gücünü ve kurumsal nakit akışını desteklemeye yönelik önlemleri arttırıyorlar. Ancak kamu maliyesi artan kamu açığı ve yükselen finansman maliyetler nedeniyle bu tehlikeli karışımın sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalabilir.