Mart ayının iki haftası anlamlı günleri kapsamaktadır. Bu iki haftayı anlamlı kılan günler; 14 Mart Tıp Bayramı ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi Yıldönümüdür. Onun için aralarında bağlantı kurarak bu iki konuyu aktarmaya çalışacağım. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane olarak adlandırılan Tıp Fakültesi’nin Birinci Dünya Savaşı boyunca toplam 765 öğrencisinden 346’sı şehit düştüğü tarih kayıtlarında yer almaktadır.
İnsanlığa Adanmış Yaşam
Öncelikle tüm hekimlerin 14 Mart Tıp Bayramını kutluyorum. Hekimlik, yalnızca bir meslek değil insanlığa adanmış dolu dolu bir yaşamdır. Yer ve zamanın anlamının olmadığı, her sabah yenilenen güç, azim, sabır ve şefkatle güne başlamaya gayret gösterilen bir sorumluluktur.
Her yıl kutlama mesajlarını okuduğunuzda, birkaç kelime çok dikkat çekici bir şekilde öne çıkıyor; adanmışlık, fedakarlık, başkaları için yaşama…
Aslında, öğrencilik yaşamından hayatlarının sonuna kadar bu kelimeler, onların sadece meslek yaşamlarına değil adeta dünya görüşlerine de yansımıştır.
Yurt Savunma Hareketi
Değişik ülkelerin doktorlar için kutladığı özel günler vardır. Amerika Birleşik Devletleri, anestezinin ilk kez bir ameliyatta kullanıldığı 30 Mart 1842 tarihini, Küba Sarı Humma çalışmaları ile tanınmış Dr. Carlos Juan Finlay’in doğum tarihi olan 3 Aralık’ı, İran İbn-i Sina’nın doğum günü olan 23 Ağustos’u, Doktorlar Günü olarak kutlar. 14 Mart Tıp Bayramı, sadece Türkiye’de kutlanmaktadır.
Tüm bunların bir anlamı olsa da, Türkiye’de 14 Mart sadece doktorlar için kutlanan bir günü aşan anlamı simgelemektedir. Çünkü 14 Mart, tıp tarihine damga vuran özgürlük sevdası ile fedakarlığın da bir sembolüdür.
1.Mahmut döneminde, 1827 yılında, Hekimbaşı Mustafa Behçet’in önerisiyle Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire’nin kuruluş günü; Türkiye’de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir ve 14 Mart, “Tıp Bayramı” olarak kutlandığı bilinir.
İlk kutlama ise, 14 Mart 1919’da itilaf devletlerinin işgali altındaki İstanbul’da yapılmıştır. O tarihte tıbbiye 3. sınıf öğrencisi olan Orhan Boran’ın babası Hikmet Bey önderliğinde tıp öğrencileri işgali protesto için bugün İstanbul Haydarpaşa’da Sağlık Bilimleri Üniversitesi olarak kullanılan binada toplanmış hatta zamanın tanınmış doktorları da bu eyleme destek vermiştir. Üniversitenin kuruluş yıldönümünü kutlayacaklarını söyleyerek toplanan öğrenciler, bu binanın kuleleri arasına İstanbul’un her yerinden görünecek şekilde bir Türk Bayrağı asarak işgalcilere karşı mücadele başlatmış ve böylece Tıp Bayramı yurt savunma hareketi olarak çok derin bir anlam kazanmıştır.
Tarih kayıtlarına göre; Hikmet Boran, tıp eğitimini yarıda bırakarak Kurtuluş Savaşı’na katılır. Sivas Kongresi’nde tıbbiyelileri temsilen bulunur. Hikmet Bey bütün derneklerin “Rumeli ve Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’’ adıyla, tek çatı altında toplanmasını öneren kişidir. Sivas Kongresi’nde ABD ve İngiltere mandacılığı talep edildiğinde, ”Beyler, delege bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya bağımsızlık yolundaki çalışmalara katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemeyiz.” sözleriyle Atatürk’ün taktirini kazanan Hikmet Boran, 1940’ta gönüllü olarak Sarıkamış’a doğu hizmetine gider ve orada yakalandığı verem hastalığı sonucu hayatını kaybeder.
Yıllar önce İstanbul Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olarak görev yaptığım dönemde, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nil Sarı Hocam’ın bir konferansında şunları anlattığını hatırlıyorum;
“…çekilmiş fotoğrafta pijamalarla derse girdiler, bazı öğrencilerin Kurtuluş Savaşına katılmak üzere Kuvay-i Milliye’ye katıldı, ‘Başınıza bir iş gelmesin’ uyarısı üzerine ‘Bu memleket bizim, sahip çıkacağız bunun için ne yapabiliriz?’ diye düşünerek tepki göstermek için Tıphane-i Amire’nin açıldığı tarihi seçtiler…”
Bu arada, Mustafa Kemal’i Samsun’a götüren Bandırma vapurundaki üç Tıbbiyeli’den de söz etmek gerekir. Bunlar: Dr. Miralay İbrahim Tali (Öngören), Dr. Binbaşı Refik (Saydam), Dr. Yüzbaşı Behçet Efendi’dir. Erzurum’da Mustafa Kemal’in istifasından sonra mesleğinden ayrılarak Milli Mücadele’ye katılan Refik Saydam, 15 yıllık Bakanlık dönemiyle halen en uzun süreli Sağlık Bakanı’dır.
Ayrıca, 1925-1938 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin en uzun süreli Dışişleri Bakanı olan Dr. Tevfik Rüştü Aras Beyrut Fransız Tıbbiyesi mezunudur. Dışişleri camiasında, “Yurtta barış dünyada barış” ilkesinin yerleşmesine ilişkin katkıları ile bilinir.
Öğrencilik yıllarında gönüllü olarak gittiği Balkan Savaşı’nda yaralanan, ardından Birinci Dünya Savaşı’na katılan, Kurtuluş Savaşı’nda köylerde Milli Mücadele propagandası yapan Dr. Reşit Galip 1932 yılında Atatürk’ün ricasıyla Milli Eğitim Bakanı olmuştur. Üniversite Reformu kurucusu ve Andımız yazarı olarak tanınır.
110.yıldönümünde Çanakkale Zaferi’nden söz etmeden olmaz. 1915 yılında tüm hocaların ve öğrencilerin askeri birliklere dağıtılması nedeniyle Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane bir yıl kapalı kaldı ve burası Hilal-i Ahmer Hastanesi olarak hizmet verdi. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane 1921 yılında hiç mezun veremedi.
Fatih Sultan Mehmet ile Atatürk’ün Truva Ziyareti
Benim çok ilgi çekici bulduğum bir konuyla sizleri epeyce geçmişe götürmek istiyorum. Son Truvalılar kitabında Sinan Meydan, Milattan Önce 13.yılda “Tahta At” ile sembolleşen Anadolu savunulmasına ilişkin dikkat çekici bilgi ve belgeler paylaşmaktadır. Çanakkale yarımadasındaki Truva’da yaşanan bu savaşın tarihin ilk medeniyetler çatışması olduğundan ve Çanakkale Savaşıyla benzerliğinden söz etmektedir. Hatta, Fatih Sultan Mehmet ile Atatürk’ün bu düşüncelerle, kendi dönemlerinde özellikle burayı ziyaret ettiklerini anlatmaktadır.
Görüldüğü gibi, Millî Mücadele’de hep en ön safta yer alan tıbbiyeliler, bugün de aynı duygularla yıllarca biriktirdiği emek ve çabayla şifa dağıtıyor. Gün, bunları hiç unutmadan hekimlerin emeklerine saygı gösterme günüdür.
Öncelikle sağlığı koruma ve geliştirmeye, hasta olunduğunda ise iyileştirmeye ve daha sağlıklılığa adanmış bu onurlu yolculukta, emek verenlerin önünde saygıyla eğiliyorum. Tıpkı, 18 Mart Çanakkale Zaferi kahramanları tüm şehitlerimizi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet, minnet ve şükranla andığım gibi…
Ruhları şad olsun.