Özellikle son dönemde sürdürülebilirlik tüm kesimlerin gündeminde. Konu sürdürülebilirlik olunca da ilk akla sağlıklı yaşam geliyor. Sağlıklı yaşamın temelini ise hareket oluşturuyor. Şu da bir gerçek ki hareketsiz bir toplumuz. Bu sadece Türkiye için değil dünya için de geçerli. Araştırmalar dünyadaki kadınların üçte birinin, erkeklerin ise dörtte birinin yeterli aktiviteye sahip olduğunu gösteriyor. AXA CEO’su Yavuz Ölken ile sağlıklı yaşam konusunda önemli çalışmalara imza atan Aktif Yaşam Derneği Başkan Yardımcısı Şule Serter bir araya gelerek, sürdürülebilir yaşamı konuştular.
Editör: Aytaç NALLAR
Hareketsizliğin Türkiye’ye maliyeti 7 milyar lira. Türkiye genelinde bisikletin ulaşımdaki payı sadece yüzde 3 ve her 3 kişiden 2’si yeterli fiziksel aktivite yapmıyor. En çok yapılan fiziksel aktivite ise yürümek. Türkiye’de fiziksel aktivite lüks olarak görülüyor. Buna karşın insanların yüzde 33’ü konfor için araç kullanıyor. Ulaşım ise, küresel karbondioksit salınımının yüzde 23’ünden sorumlu.
En çok yapılan fiziksel aktivite yüzde 50 ile merdiven çıkmak ki, o da iş gereği. Tüm bu verilen hem sağlıklı yaşam için hareket edilmesini hem de sürdürülebilir yaşam kavramını gündeme getiriyor. Sağlıklı yaşam ve sürdürülebilirlik ise hem işin sağlık tarafı hem de iklim değişikliği tarafı açısından sigortacıların da gündeminde olan bir konu.
Bu çerçevede de AXA CEO’su Yavuz Ölken ile sağlıklı yaşam konusunda önemli çalışmalara imza atan Aktif Yaşam Derneği Başkan Yardımcısı Şule Serter bir araya gelerek, sürdürülebilir yaşamı konuştular.
Aktif Yaşam Derneği Başkan Yardımcısı Şule Serter, Türkiye’de toplumun sadece üçte birinin yeterli fiziksel aktivite seviyesine sahip olduğunu, bunun iyi bir rakam gibi gözükse de üçte birinde büyük bir çoğunluğu, yaklaşık yüzde 70’lik bölümünü emek yoğun işlerde çalışanlar, yani mavi yakalı işlerde çalışanlardan oluştuğunu söyledi. Serter, “Aslında mecburiyetten bir hareket söz konusu; yani isteğe bağlı değil mecburiyetten” dedi.
ÖLKEN: YETERLİ AKTİVİTEYE SAHİP DEĞİLİZ
Yavuz Ölken, sürdürülebilir yaşam için hareket edilmesi gerektiğini, bunun da özünde sağlıklı olmak yattığını söyledi. Hareket edildikçe de karbon emisyonunun aşağı çekildiğini, sera gazlarının az salındığını belirten Ölken, şunları söyledi:
“Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı araştırmada, dünyadaki kadınların üçte biri, dünyadaki erkeklerin dörtte birinin ancak yeterli aktiviteye sahip olduğunu söylüyor. Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün 2025 Strateji Planı Avrupa için açıklandığında 5 noktaya odaklanıldığı görüyoruz. Bunlardan en önemlisi, bıkmadan usanmadan farkındalığı artıracağız. İkincisi hareket sadece belli bir yaş grubuna ait değil. Çocuklar doğduktan sonra hareket etmeyi öğrenmek zorundalar ve hareketli bir yaşama adapte olmak zorundalar. Sıfır yaştan itibaren buna odaklanmak zorundasınız diyor. Bunu sürdürülebilir kılmak zorundasınız diyor” şeklinde konuştu.
SERTER: GÜNLÜK FİZİKSEL AKTİVİTE GEREKİYOR
Yavuz Ölken, ‘tesadüfi fiziksel aktivite’ kavramına da değinerek, Aktif Yaşam Derneği’nin bu konudaki çalışmalarına dikkat çekti ve sözü Şule Serter’e bıraktı. Serter, tesadüfi fiziksel aktiviteyi, Aktif Yaşam Derneği’nin yıllardır anlatmaya çalıştığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Mesela biz televizyon izlerken yarım saatte bir kalkıp, bir omuzlarımızı esnetmek, suyumuzu gidip mutfaktan kendimiz almak… Mesela ofiste çalışırken eğer, hani arkadaşımıza bir şey söyleyecek telefon yerine gidip yanına söylemek. Öğle yemeklerinden sonra bir tur atalım, nefes alalım demek gibi. Aslında ufak tefek yapacağımız her şeyi gün içerisinde topladığımız zaman, bir araya getirdiğimiz zaman o kadar çok etkisi oluyor ki. Günlük fiziksel aktivite dediğimiz ihtiyacımız olan fiziksel aktivite dediğimiz bir miktar var. İşte bu iş vücudunuzun kas, eklem gibi parçaların aslında sağlığını korumak ve devamlılığını korumak için yaptığımız şeyler.”
ÖLKEN: BU BİR FARKINDALIK İŞİ
Yavuz Ölken, AXA Sigorta olarak Aktif Yaşam Derneği ile beraber çalıştıklarını da belirterek, “AXA Sigorta ofislerinde spor istasyonlarımız var. İşte çalışırken küçük dambılları kaldırmalarını istiyoruz. Hatta ayakta toplantılar düzenlemelerini teşvik eden organizasyonlar içindeyiz. Yani şirketin içine girdiğinizde direkt zaten asansör kapısında sana bugün yer yok gelme bana sen yürüyerek çık diye yönlendirmeler bile çıkıyor. Dolayısıyla bu bir farkındalık işi. Ben bunu çok açıkçası önemsiyorum, önemsemek durumundayız diye düşünüyorum” dedi.