“Okullar öğrenciler için, hastaneler hastalar için var” bakışı kullanıcı merkezli olmanın temelidir. Hizmet sektöründe de giderek güçlenen bu bakış, bugüne kadar uygulanmakta olan modellerin yenilikçi modellere dönüşümünü zorunlu kılmaktadır. Sağlık alanının karar vericileri, sigortacıları, hizmet sunucuları bu bakışla kendilerini gözden geçirmeli ve gereken bakış değişikliklerini zaman geçirmeksizin gerçekleştirmelidir.
Tüm sektörlerde kullanıcı merkezlilik yaklaşımı giderek daha güçleniyor. Kullanıcı dostu kavramına da her sektörde rastlanmaktadır. Sağlık ve eğitim gibi alanlar düşünüldüğünde, birey; öğrenci, kişi, hasta gibi tanımlamalar kullanıcı anlamına gelmektedir. 1990’lı yıllarda yaygınlaşan bebek dostu hastane yaklaşımına bu şekilde ulaşılmıştır. Aslında hastalık oluşmadan önceki dönemi de içermesi açısından başlıkta yer alan kavrama, “birey veya hasta merkezli sağlık hizmeti” eklemesi daha doğru olacaktır. Ancak uluslararası yayınlarda genellikle “patient-centered healthcare” olarak kullanıldığı için böyle ifadesi de yaygındır.
BİREY VE HASTA MERKEZLİ SAĞLIK HİZMETİ
Sağlık hizmet kurumları, birey veya hasta merkezli bir yaklaşımla sağlık hizmeti vermeyi giderek daha fazla önceliklerine almaktadır. Bu bakış, geçmişe göre farklılıklar içeren ve alışılmış düşünce kalıplarının dışına çıkılmaya başlandığı göstermektedir. Sağlığı koruyucu ve geliştirici hizmetlerde birey, hastalık oluştuktan sonra da hasta tanımlamasını düşünmek gerekir. Örneğin fizik aktivite yapan bir kişide birey merkezli sağlık hizmeti tanımlaması kullanılırken, yüksek tansiyon hastası bir kişide hasta merkezli sağlık hizmeti tanımlaması kullanılmaktadır.
Merkezine bireyi koyan yaklaşım; birçok fırsatı değerlendirebilen yenilikçi hizmet ve finansman modellerinin uygulanmasını da beraberinde getirmektedir. Karar vericilerden sigortacılara, birinci basamak hizmet sunucularından üniversite hastanelerine kadar her türlü paydaş bu kapsamda düşünülmelidir. Dolayısıyla, sağlık hizmetinin her düzeyinde ve aşamasında, uygulamalar deneme fazından yaygınlaşma fazına geçmektedir.
Birey veya hasta merkezli yaklaşımların özünde, kişiselleştirilmiş sağlık hizmeti ile kişinin sürecin içinde olması kavramları yatmaktadır.
KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ SAĞLIK HİZMETİ
Kişiselleştirme, bireylerin özelliklerine uygun hizmet ve ürünlerin sunulması anlamına gelir. Kişiselleştirilmiş hizmet kavramıyla sağlık veya sigortacılık hizmetlerinde kişiye özgü modeller kurgulanmasıdır. Örneğin sağlık sigortacılığında, poliçe üretimi ve risk değerlendirilmesinin kişi ihtiyaçlarıyla örtüşmesi bu modeller için birer örnektir. Big Data (Büyük Veri) ve yapay zekanın kullanılarak daha doğru öngörüler içeren sigortacılık modelleri uygulanmaya başlanmıştır.
Dünyanın önde gelen reasürans şirketlerinden birisi olan Swiss Re, yıllar önce, buna yönelik tespitlerde bulunduğunda, destekleyenler kadar karşı çıkanlar da olmuştu. Destekleyenler, teknolojik gelişmelerin sigortacılığı ucuzlaştıracağını, bireyler ve kurumların sağlık alanında tavsiyelerde bulunan programlardan yararlanarak daha doğru kararlar vermeye başlayacaklarını belirtmişti. Karşı görüşte olanlar ise kişi mahremiyetine zarar verebilecek bu yaklaşım yoluyla risk paylaşımının çelişebileceğini savunuyordu. Sosyal medya taraması üzerinden elde edilen sigortalı bilgileri yoluyla, kişiselleştirilmiş teklifler alma ve sunmayı modelleyen yenilikçi başlangıç projelerine (start-up) yatırım yapıldı.
Sigortacı ile sigortalı arasındaki karşılıklı paylaşımı etkileyebilecek bu projeler, sigortalıların daha sağlıklı bir yaşam sürmesini dolayısıyla ödenen tazminatların azaltılabileceğini gündeme getirdi. Discovery Kanal’da yayınlanan Vitality Programı, sigortalıların yaş, kan basıncı (tansiyon), yaptıkları egzersiz gibi faktörlerle sigortalıların sağlık düzeylerini takip edebiliyordu. Giyilebilir cihazlar yoluyla da yapılan takipler ödüllendirmelerle destekleniyordu. Sadece sağlık sigortacılığında değil, araçlarına telematik cihazlar takan sigortalılar gibi örneklerin yaşandığı farklı sigortacılık model örnekleri bulunmaktadır.
Son yıllarda, bu örneklerin Türkiye’de de farklı branşlarda, farklı sigorta veya aracı şirketler üzerinden uygulandığı kolaylıkla görülebilir.
SÜRECE KATILIM
Birey veya hasta merkezli yaklaşımların özündeki ikinci kavram, sürecin içinde olma ya da sürece katılım olarak özetlenebilir. Sanki Türkçe bir kelimeymiş gibi yaygın kullanılan angajman (engagement) sözcüğünden gelmektedir. Temeli; kendi sağlığını, kendi hastalığını yönetmekten geçer. Sağlığını korumak için, beslenmesinden yaptığı fizik aktivitelere kadar, kişinin yaptığı her türlü girişim, kendi sağlığını yönetmenin farklı boyutlardaki örnekleridir. Hasta olan bir kişinin, hastalığıyla ilgili hekiminin verdiği ilaçları zamanında ve uygun dozda kullanması en basit hasta katılımı örneğidir. Hastalıkla ilgili konulan sınırlamalar ve kurallara eksiksiz uyulması da hastalığını yönetmenin değişik boyutlarıdır.
İLKELER
Birey veya hasta merkezli yaklaşımda dikkate alınması gereken bazı ilkeler bulunmaktadır. Bu ilkeler, sadece tek bir hizmet alanına özgü değildir. Sağlık hizmetindeki her alan için geçerlidir. İlkelerin başında, hasta bakışını hizmetin tüm süreçlerine taraf tutmaksızın uygulayabilmek gelir. Eşduyum ya da duygudaşlık olarak Türkçeleştirilen empati sözcüğü ile de ifade edilebilir. Karşısındakinin duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek anlamına gelir. Empati kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak şeklinde de kullanılır.
Hasta bakışını hizmetin tüm süreçlerine uygulayabilmek için objektif göstergeler ve bunların uygun sıklıkla takibine gerek duyulur. Aslında bu göstergeler, yönetim alanında temel (kilit) başarı göstergeleri (KPI: Key Performance Indicator ) olarak bilinir. Sağlıkla ilgili bu göstergeleri oluştururken, yatırımın geri dönüşü (ROI: Return On Investment) gibi alışılmış ölçütlere farklı yaklaşımlar gerekebilir. Sağlık sektörünün kendine özgü dinamikleri, kaynaklar arası etkileşim özellikleri gibi diğer sektörlerden farklı kazanımlar mutlaka dikkate alınmalıdır.
Bu bağlamda, birey veya hasta merkezlilikte; veri toplayarak değerlendirmek ve sonuçlarını paylaşmak önemsenmelidir. Sağlık kazanımlarıyla birlikte karşılanmamış hizmet taleplerini değerlendirmeyi de gözden uzak tutmamak gerekir.
“HASTANELER HASTALAR İÇİN VAR” BAKIŞI
Sağlık hizmetlerinde oluşan büyük veri (big data) geleneksel yöntemlerle analiz edilemez. Dolayısıyla; dijitalleşmenin tüm bileşenlerini içeren; yapay zeka destekli, makine öğrenmesinden yararlanan ve web ortamında çalışan modellerin varlığı vaz geçilmez olmuştur. Dolayısıyla kullanıcı dostu teknoloji bakışıyla bir süreç yaşanması mümkün olabilir.
Tüm veriler, oluşturulan etkileşim gruplarında paydaşların tüm öngörüleri alınarak tartışılmalıdır. Tıpkı bir fizibilite dosyası hazırlar gibi iyimser ve kötümser senaryolardan oluşan simülasyonlar yapılmalıdır. Bu süreçlerin tamamında “öğrenen örgüt” felsefesi gözden uzak tutulmamalıdır. Sürecin her aşaması, bir sonraki basamağı tetiklemeli, hatta belli noktalarda durup tarafsız bir durum değerlendirmesi yapılarak gerekiyorsa bir öncekine hatta ilk aşamaya dönmekten bile çekinilmemelidir.
“Okullar öğrenciler için, hastaneler hastalar için var” bakışı kullanıcı merkezli olmanın temelidir. Hizmet sektöründe de giderek güçlenen bu bakış, bugüne kadar uygulanmakta olan modellerin yenilikçi modellere dönüşümünü zorunlu kılmaktadır. Sağlık alanının karar vericileri, sigortacıları, hizmet sunucuları bu bakışla kendilerini gözden geçirmeli ve gereken bakış değişikliklerini zaman geçirmeksizin gerçekleştirmelidir.