Katılım sigortacılığında uygulanacak Türkiye modelinin detayları belli oldu. Katılım sigortacılığında Türkiye modeli, danışma komitesi nezaretinde dinen meşru olan konu ve risklerin teminat altına alındığı, finansal varlıkların katılım esasları çerçevesinde yönetildiği sigortacılık uygulaması anlamına geliyor. Türkiye modeli kapsamında; şirket, dayanışma, yardımlaşma, fon veya hesapların ayrımı gibi esaslara dayalı farklı bir faaliyet modeli uygulayabilecek.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), 26 Ekim’de yayımladığı Katılım Esaslı Sigortacılık Faaliyetleri Çerçevesinde Türkiye Modelinin Tanımlanması İlişkin Sektör Duyurusu’nu yeniden hatırlatarak, katılım sigortacılığında uygulanacak Türkiye modelinin detaylarına değindi.
Buna göre, katılım esaslı faaliyette bulunmak isteyen şirketlerin taşıması gereken asgari koşullar belirtilerek; kooperatif, anonim şirket veya farklı bir statüde faaliyet gösteren sigorta veya reasürans şirketleri; danışma komitesi kuracak, dinen meşru olmayan konu ve riskleri teminat altına alamayacaklar ve finansal varlıklarını katılım esasları çerçevesinde yönetecekler.
FARKLI UYGULAMA BİÇİMLERİ OLABİLİR
Duyuruda; katılım sigortacılığında Türkiye modelinin esas itibariyle, danışma komitesi nezaretinde dinen meşru olan konu ve risklerin teminat altına alındığı, finansal varlıkların katılım esasları çerçevesinde yönetildiği sigortacılık uygulamasını ifade ettiğine değinildi.
Duyuruya göre, Türkiye modeli kapsamında; şirket, dayanışma, yardımlaşma, fon veya hesapların ayrımı gibi esaslara dayalı farklı bir faaliyet modeli uygulayabilecek. Söz konusu modelin danışma komitesince onaylanması ve yönetmeliğin hükümlerine aykırılık oluşturmayacak şekilde olmak kaydıyla asgari koşullara uymak şartıyla farklı uygulama biçimlerine de imkan tanınıyor.
Türkiye modeli çerçevesinde; sözleşmenin hibe esaslı olması, vekalet gibi ücretlendirme, mudaraba gibi kar paylaşım yöntemleri belirlenmesi, sermayedar fonlarının ayrıştırılması, tüzel kişiliğe haiz fon kurulması, iade, bakiye ve borç (karz) ve benzeri uygulamalar zorunluluk arz etmiyor.
YÖNETMELİK NE DİYOR?
Öte yandan, Katılım Esasları Çerçevesinde Sigortacılık ve Bireysel Emeklilik Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelik’te uygulamaya ilişkin esaslar şöyle sıralanıyor:
Şirket, faaliyetlerinin katılım esaslarına uygunluğunun sağlanması ve takibi maksadıyla bünyesinde danışma komitesi oluşturur.
Şirketçe sunulacak ürün ve hizmetler ile düzenlenecek form, sözleşme, poliçe ve bilgilendirme metinleri danışma komitesinin onayına tabidir. Danışma komitesince uygun görülmeyen ürün ve hizmetler satılamaz, konu ve riskler teminat altına alınamaz ve bu konu ve risklerden fayda temin edilemez.
Şirkete intikal eden ödemelerde, şirketçe yapılan ödemelerde, yatırım yapılacak varlıkların seçimi, değerlendirilmesi ile nakit yönetiminde ve şirketin ilgili diğer finansal faaliyetlerinde katılım esasları çerçevesinde hareket edilir.
TÜRKİYE MODELİ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLECEK
SEDDK’nın son sektör duyurusuna göre ise yönetmelikteki 3 koşulu taşımak kaydıyla kooperatif, anonim şirket veya farklı bir statüde faaliyet gösteren sigorta veya reasürans şirketlerinin;
- Mevcut sözleşme yapıları ile (hibe veya yardımlaşma esaslı olması zorunlu değil),
- Mevcut sermaye yapıları ile (sermayedar ve katılımcı fonu ayrımı zorunlu değil),
- Mevcut kar zarar uygulamaları ile (iade, bakiye veya borç uygulaması zorunlu değil),
- Mevcut organizasyonel yapıları ile (operatör veya işletmeci ayrımı zorunlu değil),
- Mevcut muhasebe ve raporlama yapıları ile (katılım esasları çerçevesinde paranın zaman değeri ve özün önceliği kavramlarına riayet etmek şartıyla)
faaliyet gösterebilmesi mümkün olacak ve bu faaliyet biçimi Türkiye modeli kapsamında değerlendirilecek.