Sigorta Gazetesi

Kağıt zenginliği mi, üretkenliğe dayalı zenginlik mi?

Yirmi yıl boyunca, küresel sürekli genişledi. Genişleme GSYİH’dan çok daha hızlıydı ve bu yükselen ‘kağıt üzerindeki zenginlik’ döneminde, verimlilik artışı yavaşladı, yatırımlar azaldı. Son 20 yılda, varlık fiyat enflasyonu kağıt üzerinde yaklaşık 160 trilyon dolarlık servet yarattı. Zenginlik ve reel ekonomi arasındaki bu kopukluk endişeye neden oluyor mu, yoksa üretkenliğin yeni bir altın çağı için fırsat olabilir mi?

Yirmi yıl boyunca, küresel bilanço (küresel ekonomideki tüm varlık ve yükümlülüklerin toplamı) sürekli genişledi. Genişleme Gayri Safi Yurtiçi Hasıladan (GSYİH) çok daha hızlıydı ve bu yükselen ‘kağıt üzerindeki zenginlik’ döneminde, verimlilik artışı yavaşladı ve yatırımlar düşük faiz oranları zemininde azaldı.

Zenginlik ve reel ekonomi arasındaki bu kopukluk endişeye neden oluyor mu; yoksa üretkenliğin yeni bir altın çağı için fırsat olabilir mi? Oysa doğrusu; üretkenliği artırmak zorunludur ve bu, üretken yatırımlara akan tasarrufları ve dijital teknolojilerin daha hızlı benimsenmesini gerektirir. Dünya Ekonomik Forumu (WEF), bir makale yayınlayarak, ‘kağıt üzerinde zenginlik mi, üretkenliğe dayalı zenginlik mi?’ konusunu masaya yatırdı. Makaleden çarpıcı başlıklar şöyle.

160 TRİLYON DOLAR SERVET YARATTI

Son 20 yılda, varlık fiyat enflasyonu kağıt üzerinde yaklaşık 160 trilyon dolarlık servet yarattı. Her 1 dolarlık yatırım 1,90 dolar borç üretti. Bu dönemde büyüme yavaşladı ve eşitsizlik arttı. G-7 ülkelerindeki verimlilik artışı, 1980 ile 2000 arasında yıllık yüzde 1,8’den 2000 ile 2018 arasında yüzde 0,8’e düştü. 2008 küresel finansal krizi, reel ekonominin finansal genişlemeye ayak uydurması gerektiğini keskin bir şekilde hatırlattı. Ancak yüzeye çıkan finansal sıkıntıların ele alınması gerekiyordu. Sisteme daha fazla borç eklenerek varlık fiyatlarını yükseltti. Hepsi bir varlık balonundan ve aşırı borçtan kaynaklanan krizdi.

Çok farklı bir kriz türü olan pandemi sırasında finansal ekonomi ile reel ekonomi arasındaki çatallanma yeniden genişledi. Pandeminin yoğun ilk iki yılı olan 2020 ve 2021’de, GSYİH’ya göre küresel zenginlik, son 90 yıldaki diğer iki yıllık dönemlerden daha hızlı büyüdü. Yeni borcun yaratılması, her 3,40 dolarlık net yatırım için 1 dolara yükseldi. Ticari ve merkez bankaları 39 trilyon dolarlık yeni para birimi ve mevduat bastı.

ÜRETKENLİĞİ ARTIRMA SENARYOSU

Yıllar içinde yaşananların tekrar tekrar olmasının tehlikesi de var. Ancak bir alternatif de var. Üretkenliği artırma senaryosu. Üretkenliğin hızlandırılması senaryosu, yalnızca ABD’deki hane halkına 2030 yılına kadar fazladan 11 trilyon dolarlık reel zenginlik kazandıracak. Buna karşılık, araştırmamız, parasal ve mali desteğin yüksek enflasyonun devam etmesine ve tasarrufları eritmesine izin vermesi durumunda ABD hanehalklarının reel olarak 8 trilyon dolar kaybedeceğini göstermektedir. Öte yandan çok fazla sıkılaştırma, küresel bilançoda önemli varlık düzeltmeleri ve uzun süreli kaldıraç azaltımıyla birlikte bir sıfırlamayı tetiklerse 31 trilyon dolara kadar çıkabilir.

Verimliliği artırmak – finans çağında zor olduğu kanıtlanmış bir hedef – açıkça güçlü bir şekilde takip edilmesi gereken yoldur. Bu, her şeyden önce, tasarrufların üretken yatırımlara akmasını ve dijital teknolojilerin gelişmesini gerektirir. Zayıf yatırım ve aşırı tasarruf, küresel bilançonun genişlemesini destekleyen birkaç on yıldır hüküm sürmektedir.

YÜKSEK ENFLASYON FIRSAT OLABİLİR Mİ?

Ancak yüksek tasarrufların ve zayıf yatırımların arkasındaki yapısal güçlerin değişmesi mümkündür. Verimlilik artışının sermayenin derinleşmesiyle körüklenmesi mümkündür. Gerçekten de, kulağa mantıksız gelse de, yüksek enflasyon ve faiz oranları bu tür bir derinleşme için büyük bir teşvik olabilir. Yaşlanan nüfuslar emeklilik için tasarruftan emeklilikte harcamaya geçişe yol açabilir. İşgücü piyasaları sıkı kalırsa, işçilerin pazarlık gücü artabilir.

Dijitalleşmenin de önemli bir ivme kazandığı görülüyor. Pandeminin dijital teknolojilerin benimsenmesinde bir hızlanmaya yol açtığını zaten gördük. Bu hızlanmanın devamı, hem üretkenliğe hem de GSYİH’da artışa yansıyacaktır. Finansal piyasalardaki mevcut türbülans, yükselen finansmana değil, reel ekonomiye ve onu her zaman destekleyen verimlilik artışına bir kez daha dikkat çekmek için bir fırsat olabilir ve olmalıdır.

Exit mobile version