AXA Hayat Emeklilik Başkanı Selçuk Adıgüzel, otomatik katılım sisteminin, tamamlayıcı emeklilik sistemine dönüşmesi hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Adıgüzel, otomatik katılımca katılımcı sayısı yüksek, fon büyüklüğünün küçük olduğunu, çalışanların maaşlarından yaptığı tasarrufların düşük kaldığını söyledi.
Editör: AYTAÇ NALLAR
AXA Hayat Emeklilik Başkanı Selçuk Adıgüzel, tamamlayıcı emeklilik sistemine ihtiyaç olduğunu söyledi. Adıgüzel, yaşam sürelerinin uzadığını, ekonomik gelişmelerin uzayan yaşam koşullarına uyum sağlamadığını belirterek, emeklilikte elde edilecek yüzde 60’lık gelirin yetersiz kalacağını, bu açıdan değerlendirildiğinde de şimdiden emeklilik planlamasının yapılması gerektiğini kaydetti.
Ekonomik dalgalanmalar nedeniyle kısa süreli, yüksek getiri sağlayan yatırım araçlarının tercih edildiğini ifade eden Adıgüzel, “Bunlar da klasik; altın, emlak, döviz olabiliyor. Ama doğru zamanda doğru yatırım aracında bulunmak ve bunları yönetmek kolay değil. Türkiye’de mevcut sosyal güvenlik sisteminin yeterli kalmadığı durumlar olabiliyor. Bu sebeple tamamlayıcı emeklilik sistemi ve gönüllü emeklilik sistemi gibi sistemlere ihtiyaç duyuluyor. Bu birikimleri şimdiden başlatıp, ileride bu sistemlerin desteğiyle –ki, yüz 30 devlet katkısı ve çok büyük fon yelpazesi var- emeklilik planlamasını yapmak gerekiyor” dedi.
OKS’DE YETERLİ BİRİKİME ULAŞILAMIYOR
Selçuk Adıgüzel, Otomatik Katılım Sisteminin (OKS), tamamlayıcı emeklilik sistemine dönüşmesi hakkında da değerlendirmelerde bulunarak, otomatik katılımın ikinci kademe emeklilik sistemi olarak kurulduğunu, uzun süredir de devam ettiğini kaydetti. Girişi zorunlu, ancak çıkışı zorunlu olmayan bir sistem olduğunu; ekonomik koşullar veya istihdamın devamlılığı dikkate alındığında çıkışların yoğun olarak gerçekleştiğini vurgulayan Adıgüzel, “Dolayısıyla yüzde 100 hedefine ulaşmış bir sistem olarak düşünemeyiz. Şu anda 7.2 milyonluk bir katılımcı sayısı var. Katılımcı sayısı yüksek ancak fon düşük. Yani yeterince birikime ulaşamıyoruz. BES’teki yaklaşık 1.1 trilyonluk fonun 100 milyarlık kısmına yaklaşan bir fon büyüklüğü var ki bu çok küçük. Çalışanların maaşlarından yaptığı tasarruflar düşük. Sistemde kalma devamlılığı çok düşük. İşte bu sebeplerden dolayı yeterli büyüklüğe ulaşamadı” dedi.
FONLARI SOSYAL GÜVENLİK İÇİN AYIRIYORUZ
Otomatik katılımın fikir ve ihtiyaç olarak doğru tespit edildiğine de dikkat çeken Adıgüzel, bu yapının tamamlayıcı emeklilik sistemine dönüştürülmesinin gündemde olduğunu söyledi. Gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 3’lük kısmını bütçeden sosyal güvenlik sistemlerine aktarıldığını, bunun da 1 trilyona yakın bir tutar olduğunu belirten Adıgüzel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bütün BES ve OKS fonlarını aslında biz sosyal güvenlik sistemi için ayırıyoruz. Öyle düşünmek lazım. Tamamlayıcı emeklilik sistemi gibi yapıyla bunu desteklemeye ihtiyacımız var. Aslında böyle bir sisteme ihtiyaç var mı, yok mu tartışmalarından çok, rakamlar buna ihtiyaç olduğunu gösteriyor. En önemlisi herkesin, öncelikle de çalışanların ihtiyacına cevap verebilecek bir yapının kurulması. Tamamlayıcı emeklilik sistemi çalışmaları SEDDK nezdinde, Emeklilik Gözetim Merkezi ve emeklilik şirketleri nezdinde devam ediyor ve birçok modelleme ve taslak çalışmalar yapıldı. Bunların içerisinde sisteme ne kadar erken girilirse o kadar birikim yüksek olur mantığıyla; yaşa göre fon seçimi var. İşverenin, çalışanın ve devletin ortak bir katkısıyla katkı paylarının ödenmesi var ki, bu da büyüklüğü arttıracak bir unsur. Ve OKS’de çıkışların yüksek olması sistemin dayanıklılığını, sürdürülebilirliğini azalttığı için tamamlayıcı emekli sisteminde devamlılığın zorunlu hale getirilmesi düşünülüyor. Tabi bunlar hepsi tasarım aşamasında ve bilgi paylaşımı aşamasında.”