Sigorta Gazetesi

Reasürörler iklim krizini değerlendirdi: Baskı artıyor

Munich Re Baş İklim ve Coğrafya Uzmanı Ernst Rauch, daha önce rastlanmadık risklerin tetikleneceğini belirtirken, Swiss Re Güney Avrupa ve MEA Yangın Tretesi Başkanı Nicolas Gregory riskler aynı zamanda sigorta sektörü için fırsat oluşturduğunu, sigortacıların finansal dayanıklılığı artırıp, sigorta açığını kapatması gerektiğini söyledi. Scor Doğu Avrupa ve MEA Doğal Afetler Fiyatlama Başkanı Marie-Laure Fandeur, reasürans anlaşmalarında Türkiye’nin yüzde 20’ye yaklaşan enflasyon oranını dikkate alması gerektiğine dikkat çekti.

Reasürörler, iklim değişikliği karşısında dünyanın artık eskisi gibi devam etme lüksü olmadığını söylüyorlar. Reasürörlere göre, gerçekleşen doğal afet hasarlarının yüzde 70’i hava olaylarıyla bağlantılı. Sigortalı hasarın arttığını ancak ekonomik hasarın artışına yetişemediğine değinen reasürörler sigorta sektörünün dünyayı risklere karşı daha dayanıklı kılma noktasında başarılı olamadığına dikkat çekiyorlar.

Uluslararası İstanbul Sigortacılık Konferansı’nın ‘İklim Değişimi, Doğal Afetler-Sigorta ve Reasürans Dünyasında Yeni Risk Yaklaşımı’nda konuşan reasürörler, iklim değişikliğini değerlendirdi.

KÜRESEL ISINMADA KÜÇÜK DEĞİŞİK EKSTREM RİSKLER YARATIYOR

Munich Re Baş İklim ve Coğrafya Uzmanı Ernst Rauch, küresel ısınmanın getireceği küçük bir değişikliğin bile ekstrem risklerde büyük bir artışa sebep olduğunu belirterek, bu değişimin daha önce rastlanmadık riskleri bile tetikleyebileceğini söyledi. Rauch, sektörün, 2020 yılında doğal afetler için 82 milyar dolar ödediğini, bu hasarın büyük bir kısmının da hava olaylarından kaynaklandığını, toplamda ödenen hasarın ise 210 milyar dolar olduğunu kaydetti.

SİGORTALI HASAR EKONOMİK HASARIN ARTIŞINA YETİŞEMİYOR

Swiss Re Güney Avrupa ve MEA Yangın Tretesi Başkanı Nicolas Gregory, dünyanın artık eskisi gibi devam etme lüksüne sahip olmadığını belirterek, “Dışarıdaki dünya değişiyor. Eski süreçlerle devam edemeyiz. Underwriting tarafından iki soru sormamız gerekiyor. İlki, iklim değişikliği nasıl bir etkiye sahip, ikincisi ise bu değişiklik sektörümüz için ne anlama geliyor?” dedi.

Gregory, sadece Avrupa’da değil, Türkiye’de de sel ve taşkınların büyük hasarlara neden olduğunu, gerçekleşen doğal afet hasarlarının yüzde 70’inin hava olaylarıyla bağlantılı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

“Ancak sigortalılık oranlarına baktığımızda tehlikeli bir trendle karşı karşıyayız. Sigortalı hasar artıyor ancak ekonomik hasarın artışına yetişemiyor. Bu da sektörümüzün dünyayı risklere karşı daha dayanıklı kılma noktasında başarılı olamadığını gösteriyor. 2019 yılı rakamlarına baktığımızda ekonomik hasarın sigortasız kısmının yüzde 60 gibi yüksek bir seviyede olduğunu görüyoruz. Artan riskler aynı zamanda sigorta sektörü için fırsat da oluşturuyor. Sigortacıların finansal dayanıklılığı artırıp, sigorta açığını kapatmak gibi önemli bir görevi başarması gerekiyor.”

TÜRKİYE’NİN İKİNCİ EN BÜYÜK RİSKİ SEL HASARLARI

Scor Doğu Avrupa ve MEA Doğal Afetler Fiyatlama Başkanı Marie-Laure Fandeur, dünyada reasürans sermayesinin arttığını ve bunun yanında alternatif sermayelerin de artarak 95 milyar dolara çıktığını kaydetti. Fandeur, sigortacılığın dayanıklı bir sektör olduğunu, ancak üzerindeki baskının arttığını belirterek, reasürans tarafında bileşik rasyonun son yıllarda yüzde 100’ün üzerinde olduğunu vurguladı. Fandeur, “Bunun nedeni artan doğal afet yoğunluğu” dedi.

Marie-Laure Fandeur, sözlerini şöyle sürdürdü: “2021 yılı, doğal afetler açısından ortalamanın üzerinde hasarın gerçekleştiği bir yıl oluyor. Teksas’ta 15 milyar dolarlık hasar meydana geldi. Batı Avrupa ve Türkiye’de sel hasarları var. Buradaki toplam hasar 8-10 milyar avroya ulaşabilir. Kaliforniya orman yangınları gerçekleşti ve New York’a ilerleyen kasırgalar devam ediyor. Bu kasırgaların sel hasarlarına neden olması bekleniyor. Diğer taraftan kovid-19 ile mücadele devam ediyor.”

Reasürans fiyatlarına da değinen Fandeur, fiyatların sıkılaşmasının 2021’de ve ardından 2022 yılında da devam etmesini beklediklerini vurgulayarak, “Türkiye’deki en önemli tehlike deprem. Önümüzdeki 40 yıllık dönemde 7 üzeri şiddette bir depremin gerçekleşme ihtimali yüzde 40’ın üzerinde. Türkiye’nin ikinci en büyük riski ise sel ve seylap hasarları. Türkiye’de başlıca çözülmesi gereken iki durum var. İlki döviz kurları, ikincisi enflasyon. Reasürans anlaşmalarında Türkiye’nin yüzde 20’ye yaklaşan enflasyon oranını dikkate alması gerekiyor. Riski fiyatlarken kurumsal risklere de dikkat edilmesi gerekiyor” dedi.

Exit mobile version