Vatandaşlar, daha doğrusu mağdurlar, ‘kazada sakat kalmışız, sigorta şirketi tazminat ödemiyor, mahkemelerde uğraşıyoruz’ diye şikayet ediyor; sigortacılar ise, ‘yetkisiz kurumların verdiği sakatlık raporları yüzünden asıl biz mağdur oluyoruz, kime, ne ödeyeceğimizi bilemez hale geldik’ diye yakınıyor.
Uzunca bir süredir hem vatandaşlardan hem de sigortacılardan aynı konuda şikayetler alıyorum. Konu, trafik kazalarında, trafik sigortasından ödenen sakatlık tazminatı. Vatandaşlar, daha doğrusu mağdurlar, ‘kazada sakat kalmışız, sigorta şirketi tazminat ödemiyor, mahkemelerde uğraşıyoruz’ diye şikayet ediyor; sigortacılar ise, ‘yetkisiz kurumların verdiği sakatlık raporları yüzünden asıl biz mağdur oluyoruz, kime, ne ödeyeceğimizi bilemez hale geldik’ diye yakınıyor.
Şikayetlerin sayısı artınca durum nedir, ne değildir diye araştırdım; tüm tarafları da dinledim. Gerçekten de ortada bir gariplik var. Öyle ki, rakamlara baktım, sigorta şirketleri sadece bu yılın 6 aylık döneminde trafik kazalarından dolayı, trafik sigortasından 22 milyar TL sakatlık ve vefat tazminatı ödemiş ama ödemedikleri tutar 69 milyar TL’ye yakın. Bunun bir kısmı da sakatlık tazminatından kaynaklanıyor.
HERKES BİRBİRİYLE MAHKEMELİK
Neden ödememişler? Ya sakatlık raporlarını inandırıcı bulmamışlar ya da alınması gereken yerden rapor alınmamış, yetkisiz yerlerden raporlar alınmış ve anlaşmazlıklar mahkemelere yansımış, mahkemelerin vereceği kararlar bekleniyor. Mahkemeye yansıdığı için de tazminat ödenmiyor. Bu şekilde ödenmeyen tazminat tutarı 69 milyar TL ve mahkemeler de en az iki-üç yıl sürüyor.
Durum öyle hale gelmiş ki, vatandaş, sigorta şirketi ile mahkemelik; sigorta şirketi hem vatandaşla hem de yetkisi olmadığı halde sakatlık raporu veren kurumlarla mahkemelik. Şaşıracaksınız; bugün, sakatlık başvurularının yüzde 99’unu yetkili olmayan sağlık kurum ve kuruluşlarından alınan raporlardan oluşuyor.
SİGORTA ŞİRKETİ İNANMIYOR
Peki, niye böyle? Biraz araştırdım. Adli tıp kurumundan tutun da, başka birçok kurumlara kadar herkes trafik kazalarında sakatlık raporu verir hale gelmiş. Vatandaş trafik kazası geçiriyor, trafik sigortasından tazminat alınabilmesi için sakatlık ya da başka adıyla engelli raporuna ihtiyaç var… Bir kuruma başvuruyor, o kurum yüzde 10 engelli raporu veriyor; araya birileri giriyor, başka bir kuruldan rapor düzenleniyor, bu sefer sakatlık oranı yüzde 30 oluyor. Başka versiyonu da var. Sakatlık raporu alınacaksa; trafik sigortasından daha fazla tazminat alınması için bilerek yüksek sakatlık oranları yazan kurumlar var, onlara müracaat ediliyor.
Bu kadarla da bitmiyor. Aynı sakatlığa kimi kurum yüzde 30 rapor verirken, bir başka kurum yüzde 10 veriyor. Sigorta şirketi yerse. Kanan da var, kanmayan da. Anladığım kadarıyla sakatlık raporlarının yüzde 90’ı yetkisiz kurumlardan verilmeye ve şirketler astronomik tazminatlar ödemeye başlayınca, hatalı engelli raporları konusunda bu işten rant elde eden birtakım grupların sistemden yararlandığı tespit edilince artık sigorta şirketleri yememeye başlamış.
VATANDAŞ MAĞDUR OLUYOR
İşin kötü tarafı bu işin sonunda vatandaş, yani kazazede mağdur oluyor. Neden? Çünkü verilen raporlar tam anlamıyla vatandaşın sakatlık durumunu yansıtmıyor ve birkaç sene sonra sakatlığın boyutu artınca, artık dosya kapandığından hak ettiği tazminatı alamıyor. Ya da sigorta şirketi raporun yetkisiz kurumlardan alındığını tespit edince tazminatı ödemiyor, olay mahkemeye yansıyor, davalar yıllar sürüyor.
Aslında bu karmaşanın yaşanmasına da gerek yok. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda kuralları var ve yayınlanmış. Engelli raporunu hangi kurum verir, nasıl verir; standartları belli. Sağlık Bakanlığı’nın yetkilendirdiği 400’e yakın kurum var ve raporların bu kurumlardan alınması gerekiyor. Ancak kimi hastanelerin yetkili olmayan kurulları ya da başka kesimler raporlar vermeye başlayınca bu durum ya kazazede vatandaş aleyhine ya da sigorta şirketi aleyhine sonuçlar doğuruyor.
Noyan Doğan/Hürriyet Gazetesi