SEDDK Başkanı Davut Menteş, bir grup gazeteci ile SEDDK binasında, kahvaltılı sohbet toplantısı düzenledi. Sektörün ve şirketlerin mali yapısından sektöre yeni girecek sermayedarlara, Güvence Hesabı’ndan trafik sigortasına, yeni yapılacak yasal düzenlemelerden, Sigorta Tahkim Komisyonuna kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Davut Menteş, bir grup gazeteci ile SEDDK binasında, kahvaltılı sohbet toplantısı düzenledi. Toplantıda, Menteş, SEDDK’nın, sektöre yönelik aldığı tedbirleri ve çalışmaları anlattı, önümüzdeki dönemde mevzuat anlamında yapılacak yeni düzenlemeler hakkında bilgi verdi. Faaliyeti durulan sigorta şirketlerindeki son durumu da paylaşan Menteş, sektörün mali rasyoları hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Menteş konuşmasında trafik sigortasından, akıllı eksper uygulamasından, tamamlayıcı emeklilik sisteminden de bahsetti.
SEDDK Başkanı Davut Menteş’in her konu başlığına yönelik değerlendirmeleri şöyle:
SEKTÖRÜMÜZ HİÇ OLMADIĞI KADAR GÜVENLİ
Sektörümüz hiç olmadığı kadar güvenli. Son beş yıl itibariyle; sermaye yeterliliği anlamında, prim/öz sermaye çarpanları olarak, güvenli. En güvenli döneme girmiş oluyor, sektör. Daha da iyi olacağına inanıyoruz. Tabii ki bunlar kolay olmadı. Kararlı ve cesur adımlarımız sayesinde bunlar gerçekleşti ve devam ediyoruz. Bu adımlarımız makro alanlarda da yer buldu. Orta Vadeli Programda sigortacılık sektörü ile ilgili mali disiplin vurgusu yapıldı. Bu da devam edeceğimiz anlamına geliyor. Zaten bu Kurumun işi, bu. Sermaye yeterlilik oranı yüzde 500 de olsa bu Kurum yine 7/24 gözetim faaliyetlerine devam edecektir. Bunun altını çizmiş olayım. Hukuk bacağıyla, finans bacağıyla ve kurum kültürü tarafıyla son derece dinamik bir Kurum.
ZORUNLU ARABULUCULUĞA KARŞIYIZ
(Zorunlu Arabuluculuk) Adalet Bakanlığı’nın, sigorta uyuşmazlıklarını Tahkime gitmeden önce bir koşul olarak, zorunlu arabuluculuk getirilmesine yönelik taslağı var. Kurumumuz bu taslağa yazılı görüş verdi. Sigorta uyuşmazlıkları özel bir alan. Bir eşitsizlik hali var, yani kırılgan ve zayıf taraf var; o da sigortalı. Diğer taraftan güçlü taraf var; o da sigorta şirketi. Tahkim, düzenli olarak sigorta uyuşmazlıklarını yöneten bir taraf. Arabuluculuk sisteminin özü, uzlaşma yöntemiyle iskonto edilmesidir. Evrensel ilke, gerçek zararın tazminidir. Tahkim öncesi zorunlu arabuluculuğa Kurum olarak karşıyız. Halihazırda Tahkime gitmeden önce 15 günlük bir süre var. Bu aşamada Tahkim zaten bir uzlaşma müessesi. Getirilmek istenen yeni bir mekanizma. Uzlaşma, arabuluculuk, tahkim şeklinde… Yani alternatif, alternatif, alternatif şeklinde devam eden bir yargı olacak. Yargıtay süreçlerini de göz önüne aldığımızda dörtlü bir mekanizmayla karşı karşıya kalınıyor.
DEĞER KAYBI TAZMİNATINA EKSPERLERLE STANDART GETİRİYORUZ
(Sigorta Tahkim Komisyonu) Bana göre, Tahkim iyi işleyen bir mekanizma ve hakemlerin nitelikleri de tam olarak sektör ihtiyaçlarını karşılayacak durumda. Sorun, özellikle trafik branşında yüksek frekansta bir ihtilafın Tahkime taşınıyor olması. Sigortalıların hak arayışı bizim için kutsal. Diğer taraftan da şirketlerimizin şikayetleri de üzerinde durulması gereken konu. 10 hasardan üç- dört tanesinin tahkime taşındığını söylüyorlar. Bununla ilgili önemli adımlar attık, atmaya devam ediyoruz. Özellikle en çok ihtilafa sebebiyet veren, değer kaybı anlaşmazlıkları. Değer kaybı hasarları ile ilgili ölçümleme yöntemine yönelik adımımız var. Bunu da eksperlerle yapacağız. Eksper meslek grubundan düzenleme yaparak, standart belirlemesini talep ettik. Böylelikle ihtilaf oluşmasını baştan önlemeye yönelik bir adımımız var. Şu anda teknoloji aşamasındayız. Yakında bunu uygulamaya alacağız. Gerçekten bu kucağımızda bulduğumuz sorunlardan biri. Her 100 hasardan 30’u tahkime taşınıyorsa ya ilk belirlemede sorun var ya son belirlemede sorun var ya tahkimde sorun var ya da şirketlerde sorun var. Eksperlerin mesleklerini icra etmeleri gerekiyor; bu araç bu kadar hasar görmüş, o zaman değeri şu kadar azalmıştır diye. Bunun içinde bir ihtisas gerekiyor. Hakemler de bu standarda uyacak.
İSTEDİĞİMİZ SEVİYENİN ALTINDA OLAN ŞİRKET SAYISI ÇOK AZ
(Sigorta Sektörünün Teknik Verileri) Üretimde, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 47 büyüme var. Öz kaynak büyümesi yüzde 56 seviyelerinde. 370 miyar TL’ye dayanan öz kaynağımız var. Aktif karlılık yüzde 6, özkaynak karlılığı yüz 50 seviyesinde. Bankalara nazaran hayli iyi durumda. Enflasyondan da arındırıldığı zaman yine reel karlılık sağlıyor olması sebebiyle pozitif bir durum var. Son iki, üç yıldır bankacılıktan pozitif ayrışan sektörümüz var.
Otorite olarak baktığımızda, bu dönemde önemli göstergelerden biri, üretim kaldıracı. Üretim kaldıracının düşük seyretmesini istiyoruz. Üretim kaldıracından kastımız, üretim/ortalama özkaynak. Burada da 4 seviyelerine yaklaşmış durumdayız. 2022’de 6’nın üzerine çıkmıştı; şu anda 4’e yaklaşmış durumda. Bence en önemli risk parametresi budur. Likidite ve finansal kaldıraç tarafında da gayet iyi vaziyetteyiz; 1’ler seviyesindeyiz. Her ne kadar ortalamalar tarihi zirvelerde olsa bile, biz en alta bakmak zorundayız. Çok anlamlı iyileşme var.
Adetsel olarak istediğim seviyenin altında olan şirket sayısı çok az. Çok çok az, öyle söyleyeyim. Yani sayı vermek istemiyorum ama çok az, bir-iki tane diyebilirim ki onlarda da iyileşme olacağını umut ediyoruz. Tabi ki, sıfır hedefimiz var. Tüm şirketlerimiz uluslararası kriterlere göre belirlenen sermaye yeterlilik ölçütlerini karşılasın isteriz.
BİZE GÖRE TRAFİK SİGORTASINDA KAR, ZARAR BAŞABAŞ
(Trafik Sigortası) En temel parametre yüzde 50 seviyelerindeki öz kaynak karlılığıdır. Karlılığa müdahale araçlarımız çok sınırlı. Bunlardan birisi trafik tarifesini biz belirliyoruz. Şirketlerimiz belli branşlarda negatif sonuçlar elde ettiklerinin altını çiziyorlar ama paçala baktığımız zaman tablo farklı. Dolayısıyla daha makro bir perspektiften ilerlemekte fayda var.
Bir de şunu ifade edeyim, trafik branşının çapraz satış diye ifade edilen yan gelirleri tabelaya yansımıyor. Yani bahsedilen negatif sonuçlar trafiğin solo primi ve hasarı ile ilgiliyken; aynı poliçede verilen başta İMM olmak üzere farklı ürünler var. Onlar tabelada okunmuyor, onları dahil ettiğimiz zaman orada aslında başa baş bir durum var.
Tabi ki, trafikte zarar yok diyemeyiz ama bütüncül baktığımız zaman bir işletmenin kar zararı mikro olarak şurada zarar var diye okunmaz. Maliyet finansının en dibine bakılır. Orada da belli satırlara bakılır. IFRS 4 standardını uyguluyoruz. Bu artık dünyada terk edilmeye başlandı. Biz de dünyaya uyum çerçevesinde 17’ye doğru geçiyoruz. 4’ün en önemli handikapı bu zaten. Yani branş karlılığını tam olarak yansıtamıyor olması. 17 ile bahsettiğimiz rakamları göremeyeceğiz. Daha farklı bir bakış var orada, daha yatırımcı bakışı var. Trafik branşının yan tarafları görünmüyor.
Trafikte bir zarar varsa, çok karlı başka alanlar var demektir. Ama şunu söyleyeyim; sektörün trafikten hemen sonra gelen iki tane ana branşı var; sağlık ve kasko. Baktığım zaman buraya çok makul hasar prim oranları var. Kaskoda gerçekten yüzde 75 seviyelerinde. Sağlıkta da benzer sonuç var. Kar nereden geliyor yani? Yangın başta olmak üzere diğer branşlarda önemli ölçüde primler reasüröre plase edilir. Yani reasürörlere aktarılır. Dolayısıyla orada büyük karlılık zaten bekleyemezsiniz. O zaman kar nerede? Bu para nereden geldi? Bu dediğim gizli alanlardan.
SERBEST TARİFE İÇİN KOŞULLARIN OLUŞMASI GEREKİYOR
(Trafikte Serbest Tarife) Serbest tarifi için koşulların oluşması gerekiyor. Bunların en başında piyasanın konsantrasyonun dağılması gerekiyor. Yoğunlaşmanın seyrelmesi gerekiyor. İlk yedi, sekiz şirkette yüzde 80’i bulan bir konsantrasyon vardı, geçmiş dönemde. Şimdi 10 şirket yüzde 80’e yaklaşmış durumda. Bu dağılımın mümkün olduğunca seyrelmesi birinci koşulumuz. İkincisi, genel fiyat seviyelerinde dengelenme başarı programımız var. Bu programın sonuçları görmeye başladık. Önümüzdeki senenin sonunda sürdürülebilir bir enflasyon hedefi var. Bu da bir diğer koşulumuz. Geçen sene hasar maliyeti olarak oluşturduğumuz bir endeksin de üzerinde artış yaptık. Umuyoruz ki serbest tarifi geçince fiyatlar değişmez, fiyatlar yukarıya gitmez. Gerçekten akıllı ilaç diye tabir edebileceğimiz düzenlemelerimiz oldu. Sonuçlarını aldık bunların. Ben, hissedarların memnun olduklarını düşünüyorum. Biz trafikte, yan gelirleri dahil ettiğimiz zaman başa baş bir sonuç görüyoruz.
FAALİYETİ DURDURULAN ŞİRKETLERDE ÖNCELİĞİ HASAR ÖDEMELERİNE VERDİK
(Faaliyeti Durdurulan Sigorta Şirketleri) Yaptırım uyguladığımız şirketlerle ilgili devam eden yargı süreci var. Şirketler özeline girmeyeceğim ama tedbirimizle birlikte önceliğimiz yine sigortalıların hak ve menfaatini korumak oldu. İki unsur var. Bir tanesi hasar halinde bunun gerçek değeriyle tazmin edilmesi, diğeri de olası iptal hallerinde poliçe bedellerini iade alabilme. Biz bu şirketlerde önceliği hasar ödemelerine verdik. Çünkü sigorta poliçesinin bedelinin mağduriyeti ile bir hasar ödenmemesinin mağduriyeti çok farklı. Yanlış anlaşılmasın, 1 lira bile haktır, onun peşine sonuna kadar düşmemiz gerekir. Hiçbir rakam küçük değildir. Hiçbir alacak küçük değildir. Ama eldeki imkanlara göre, hasara öncelik vermemiz gerektiğini değerlendirdik. Dünya uygulamaları da bu yönde. Tedbir günü itibariyle açılan hasar dosyalarının tamamlanması, devamında da yeni gelecek olan hasarların ödenmesine yönelik bir program belirledik. Bu program işliyor, şu ana kadar tüm şirketlerimizde o gün itibariyle açılan hasarlar ödendiği gibi yeni açılan hasarlar da ödeniyor. Poliçe primlerinin iptaline de ancak imkan kalması halinde cevap verilecek.
Bunu Gri Sigorta sürecinde de bu şekilde yönettik. Tüm hasarlar ödendi. Süreci, Güvence Hesabı yönetiyor ama prim iade bedellerinin tamamını ödeyemedik. Bilanço izin vermiyor buna. Şirketin önemli açığı vardı. Bir sigorta şirketinin bilançosunun özü şudur. Bilançonun bir tarafı nakitten oluşur. Bu tarafta ağırlıklı olarak açılan hasar dosyaları ile gelecek olan hasar dosyaları ve süresini doldurmamış olan poliçelerden borçlar vardır. Kazanılmamış prim karşılığı denir buna. Bilançonun sağ tarafı önemli ölçüde kazılmamış prim karşılığı dediğimiz olası iptal hallerini de içeren bir karşılıktan oluşur. Yani buradaki varlığın, şirketin çok parası olduğu anlamına gelmiyor. Poliçe iptal bedellerinin ödenmemesi, o bilanço açığının önemli sebebi, zaten. O poliçeler yıllanmış olsaydı, süresini tamamlamış olsaydı o kazanılmamış prim karşılığı sıfıra inecekti. Özellikle büyüme ve hızlı büyüme trendindeki şirketlerde bu yüksek oluyor. Gri sigorta da öyle bir şirketti ve çok yüksek kazanılmamış prim karşılığı vardı.
SİGORTACILIK NİTELİKLERİNİ TAŞIYANLARIN SEKTÖRE GİRMESİNİ İSTİYORUZ
(Yabancı Şirketler ve Sektöre Sermaye Girişi) Bir kaç yabancı şirketin pazardan çekilmiş olası üretimi olumsuz etkilemedi. Zaten çekilen şirketlerin pazar payı çok sınırlıydı. Stabil bir seviyedeler ve Türkiye’den memnun olduklarını düşünüyorum mevcut yabancı şirketlerin. Yabancı şirketlerin aktifteki payı 2021’de yüzde 45’miş, şuanda da 44’lerde. Birkaç tane yabancı şirketin pazardan çekilmiş olması, üretim ve aktif taraftan baktığımızda etkilemedi. Zaman zaman yabancı sermaye pazara girmek için bize gelip, bilgi alıyor. Mesela, geçen hafta uluslararası bir grup geldi, görüştük. Sektörümüz yatırım yapılabilir durumda. Yabancı ilgisi daha da artacak. Çünkü karlı pazar her zaman ilgi çeker. Pazara girmek için yerli şirketlerden de çok talep var. Ama bizim kanuni kriterlerimize uygun değiller. Mali güç ve iş itibarı bizim kırmızı çizgimiz. Sigortacılık niteliklerini taşıyanların dahil olmasını önemsiyoruz.”
YATIRIM BANKASI KADAR SERMAYE GEREKİYOR
(SEDDK’nın Sıkılaştırma Adımları) Sektöre giriş sermayesini TL bazında 10 katına, dolar bazında 7 katına çıkardık. Hayat dışı branşta sektöre girebilmeniz için banka kadar bir sermaye gerekiyor. Yatırım bankası kurma sermayesine kadar geldi. Bunu, yeri geldikçe güncelliyoruz. Yeni alanlarda yeni tedbirlerimiz olabilir, üretim sermaye yapısına yönelik; en son kaskoda yaptık. Sermaye ve varlık yeterlilik ölçümlemelerinde uluslararası standartlara göre sıkılaştırmaya gidildi. Gayrimenkul ve iştirak hisseleri edinimine kısıtlamalar getirildi. Önemli buluyoruz bunu. Böyle bir trend oluşabilirdi. Birkaç tane sorun yaşadık burada. İç sistemler ve bağımsız aktüerlere yönelik caydırıcı tedbirler artırıldı. Bağımsız denetim şirketlerine yönelik uyum düzenlemesi yapıldı. Poliçe bazında risk/sermaye otomasyon sistemleri kuruldu. Stres testleri uygulandı. Özellikle kefalet senedi gibi belli branşlarda yine sahteciliği önleyen çok önemli geliştirmeye imza attık. Akıllı eksper ataması gibi hasar süreçlerinde istismarı önleyici teknolojik araçlar geliştirildi. Eksperleri çok önemsiyoruz ve her zaman bağımsız, tarafsız meslek standartlarının hiçbir kaygı, beklenti gözetmeksizin icra etmelerinin önündeki engelleri kaldırmaya çalışıyoruz.
MÜDAHALE KOŞULLARINI BELİRGİNLEŞTİRECEK MEVZUAT ÇALIŞMAMIZ VAR
(Yeni Yapılacak Düzenlemeler) Bu Kurumun sigorta şirketleri olabilir, acenteler olabilir; paydaşlara tedbir uygulamasına yönelik koşullarını, yetkilerini, sorumluluklarını daha belirgin hatlarla çizilmesi için bir çalışmamız var. Mevcut 20’inci maddeden aldığımız yetkiyle işlem yapıyoruz. Ancak 20. maddenin flu yanları var. Bankacılıkta bu böyle değil; şu hallerde şu işlem yapılır diyor. Apaçık durumlarda bile tedbir uygulanan şirketler, ‘iyi de biz düzeliyorduk, iyiydik’ diyor. Bilançosuna bakıyoruz, bırakın sigortacılık yapmaya –mevcut tedbir uyguladığımız şirketler için söylemiyorum başka bir şirket için söylüyorum bunu- Türk Ticaret kanunundaki sermayenin yitirilmesi, yani borca batık diye adlandıracağımız koşullar oluşmuş. Bu gibi durumlar bu Kurumu yoruyor. Bu gibi durumlara karşı bankacılık kanunundakinin benzeri bir mevzuat tasarımız var. Bakanlığımız ile paylaştık. Müdahale koşullarını belirgin hale getirecek bir çalışma bu. 20. maddenin bankacılık kanunundaki dizilime, anlatıma benzer bir hale getirilmesine yönelik tasarımız var.
MÜDAHALE SONRASI İÇİN GÜVENCE HESABI’NDA REVİZYONA GİDECEĞİZ
(Güvence Hesabı) Müdahale sonrası çözümleme aracı yok elimizde. Var ama çok sınırlı. Güvence Hesabı var ama sadece zorunlu sigorta kollarında trafik gibi sigortalıyı koruma sağlayan bir mekanizma. Diğer branşlarda böyle bir çözümleme aracımız yok. Orada da çözümleme aracı sağlayalım istiyoruz ama koşullu olacak. Yani her halükarda hasarın tamamını burası öder şeklinde değil. Yine bankacılıktan esinlenmiş, TMSF’ye benzer bir yapının tesis edilmesi ya da mevcut yapının bu hale evrilmesi diyelim. Böyle bir taslağımız var. Buna Güvence Hesabı’nın revizyonu diyelim. Dünya örneklerini yine burada dikkate almak zorundayız. Bunun rekabeti bozucu yönü olmamasını da isteriz. Biz yaptık oldu değil de sektörle mutabık kalarak yapmak istiyoruz. Bu konuda çok da mutabık değiliz, sektörle. Bazı şirketler, sınırlı da olsa, koşullu da olsa; güvence sağlanıyor olmasını çok benimsemediklerini, piyasa mekanizmasına ters olduğunu dile getiriyorlar. O zaviyeden bakınca hak vermekteyiz. Piyasa mekanizmasının işlemesini isteyen bir anlayışımız var ama diğer taraftan da sektör güvenilirliğini de beraber düşünmemiz gerekiyor.
TAMAMLAYICI EMEKLİLİK 2026’DA ŞEKİLLENİR, BELKİ 2026 SONU DİYEBİLİRİZ
(Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi) Tamamlayıcı Emeklilik Sisteminin (TES), amacı, vatandaşlarımızın refaha uluşmasını sağlamak. Bunu sağlayabilmek için düzenli birikime ihtiyaç var. Bu düzenli birikimin üç bacağı kurgulanıyor. Birisi katılımcının kendisi, diğeri işveren katkısı, bir diğeri devlet katkısı. Bu üç tarafın da mutabakatını alarak ilerlenmesi gereken bir yolculuk bu. Sadece belli olan bu. Bunu şu anki OKS’den ayrın ne olacak? Burada katılımının sürekliliği amaçlanıyor. Şu an ki OKS’de gerekçe ortaya koymadan çıkış imkanı varken biz bu birikim yolculuğunun biraz daha çerçevesini çizmek istiyoruz ki, 15-20 yıl sonra anlamlı tasarruflara ulaşılabilsin. Şu ana kadar yapılan tamamen istişareydi. İstişare edebilmek için önce biliyor olmamız lazım. 25-30’a yakın ülke uygulaması tarandı, birkaç ülkeyle defalarca online oturumlar gerçekleştirildi; ülkeye uygun model nasıl olur diye. Türkiye Sigorta Birliğinin (TSB) ilgili komiteleriyle bir araya gelindi, bir çerçevesi oluştu. Sonra bunun üzerinden birkaç tane oturum gerçekleştirdik. TSB aktif dahil oldu. EGM işin operasyon kısmı, gözetim kısmı ile ilgileniyor. Portföy yönetim şirketleri, bakanlıklar; burada çok paydaş grubu var. Şu ana kadar bir taslak oluştu. Ama işveren tarafında bir ilerleme gerekiyor. Çalışmalar devam ediyor. 2026’da şekillenir, belki 2026 sonu diyebiliriz. Çoklu paydaş yapısından dolayı mutabakata ihtiyaç duyulan kısımlar var. Kıdem tazminatı hiçbir oturumda telaffuz edilmemesine rağmen böyle haberler dolaşıyor. Böyle bir şey yok.