Son günlerde tüketiciler, sigorta şirketlerinden, peş peşe, ‘sigorta teminat bedellerinizi gözden geçirmenizi tavsiye ediyoruz, eksik sigorta ile karşılaşmayın’ başlıklı mesajlar alıyor. Kimileri bu mesajları, ‘sigorta şirketleri paraya sıkıştı galiba prim toplamaya çalışıyor’ diye yorumluyor. Peki, sigortacılar bu uyarıları hangi sigortalar için yapıyor ve neden yapıyor?
Son günlerde tüketiciler, sigorta şirketlerinden, peş peşe, ‘sigorta teminat bedellerinizi gözden geçirmenizi tavsiye ediyoruz, eksik sigorta ile karşılaşmayın’ başlıklı mesajlar alıyor. Hal böyle olunca da okuyuculardan, ‘bize neden böyle mesaj gönderiyorlar, ne yapalım?’ şeklinde sorular alıyorum. Sadece okuyucular da değil eş dost da arayıp, ‘bu mesajların nedenini anlamadık, neler oluyor?’ diyor. Kimileri bu mesajları, ‘sigorta şirketleri paraya sıkıştı galiba prim toplamaya çalışıyor’ diye yorumluyor.
Aslında sigorta şirketlerinin para toplamak gibi bir dertleri yok. Bu mesajları gönderiyorlar, çünkü hem sigortalıları uyarıyorlar hem de ileride tüketici ile yaşanacak olası anlaşmazlıklarda ‘biz sizi uyarmıştık’ diyerek, şimdiden önlem alıyorlar. Tüketicilerin konuyu anlamamasını da haklı buluyorum. Anlatayım.
EKSİK HASAR ÖDEMESİ
Enflasyon ve kurdaki artış nedeniyle vatandaşın sahip olduğu kıymetlerin değeri ciddi artı. Nedir bu kıymetler? Bireysel açıdan bakarsak konut, araç; ticari açıdan bakarsak da işletmelerin stoğundaki mallar ve o malları üretmek için kullandıkları makine, ekipman. Çok uzun değil, daha bundan 5-6 ay öncesine kadar ortalama bir aracın değeri 250-300 bin lira iken bugün aynı aracın değeri 700-800 bin, hatta bir milyon liraya yakın. Aynı şekilde ortalama bir konutun değeri 500-600 bin liralardayken, bugün 2-3 milyon liralarda. Sene başında ticari işletmelerin üretimde kullandığı makine-teçhizatın döviz karşısında değeri 2 milyon lira iken, bugün aynı makinenin değeri 10 milyon liralarda. Örnekleri çoğaltmak mümkün ve herkes de neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. Kimsenin, ‘benim bunlardan haberim yok’ diyecek durumu yok.
Tabi bu kıymet artışının sigortaya yansımayacağını ummak da hayalcilik olur. İşte, sigorta şirketleri de uyarı mesajlarını bunun için yapıyor. Yani, sigorta şirketi, konutu sigortalı vatandaşa şu mesajı veriyor: “Sen sigortayı yaptırdığında konutunun değeri 600 bin liraydı ve bu bedel üzerinden sigorta yaptın, ben de bunun üzerinden senden bir prim aldım. Şimdi evinin değeri oldu 2 milyon lira. Eğer bir hasar olursa, su basarsa, deprem olursa ya da başka bir şey; ben sana 600 bin lira üzerinden ödeme yaparım. Sonradan aramız açılmasın, anlaşmazlığa düşmeyelim. Gel istersen, evinin ya da eşyanın sigorta bedelini bugünkü değere, 2 milyon liraya çıkar, aradaki prim farkını da öde.”
ANLAŞMAZLIKLAR ÇIKACAK
Sigortacılar aynı uyarıyı; esnafından KOBİ’sine kadar üreten, istihdam sağlayan, ihracat yapan tüm ticari işletmelere de yapıyor. Onlara da, “Sene başında üretimde kullandığın makinenin değeri kur karşısında 2 milyon liraydı, ben 2 milyon lira üzerinden sigortaladım, ona göre senden prim aldım. Şimdi aynı makinenin değeri 10 milyon liraya çıktı, sen halen 2 milyon lira sigorta bedeli üzerinden sigortalısın, ister küçük ister büyük bir hasar olursa zararını 2 milyon lira üzerinden karşılarım. Başımız ağrımasın, sorun yaşamayalım, davalık olmayalım; istersen gel küçük bir prim farkı ödeyerek, makinenin sigorta bedelini 10 milyon liraya çıkart. Çıkart ki, hasar olduğunda yerine yenisini koyabilesin” diyor.
Peki, sigortacılar bu uyarıları hangi sigortalar için yapıyor? Başta konut, işyeri olmak üzere nakliyat gibi hemen hemen tüm sigortalarda yapıyor ve sigorta bedellerinin, günün şartlarına uyarlanmasını istiyor. Tek bir istisna var; o da, kasko sigortası. Kaskoda, sigorta poliçesinde aracın bedeli yazmaz. Araç zarar görürse sigorta şirketi o gün piyasadaki aracınızın rayiç bedeli neyse onu öder. Sözün özü bu uyarılar aslında tüketici lehine olan uyarılar, o nedenle de kulak asmakta, ciddiye almakta fayda var.
Noyan Doğan/Hürriyet Gazetesi