6 Şubat depreminin yıldönümünde sigortacılar deprem bölgesini ziyaret etti. Sektör temsilcileri depremin üzerinden geçen bir yılda sigorta sektörünün yaptığı çalışmaları, ödenen hasarları, hasar ödeme sürecinde yaşanan sorunları anlattı ve Kahramanmaraş depreminden çıkarılan dersler ışığında belirlenen yol haritalarını paylaştı.
Editör: AYTAÇ NALLAR/OSMANİYE
6 Şubat depreminin yıldönümünde sigortacılar deprem bölgesine giderek, geçen bir yılın değerlendirmesini yaptı. Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) organizasyonunda sektör temsilcileri, Adana, Osmaniye, Antakya’ya giderek, sanayiciler ve sigorta acenteleri ile bir araya geldi. Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen, TSB Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar, Neova Sigorta Genel Müdürü Neslihan Necipoğlu, TSB Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Ölken, Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mehmet Tuğtan, TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı deprem bölgesini ziyaret etti.
Sektör temsilcileri depremin üzerinden geçen bir yılda sigorta sektörünün yaptığı çalışmaları, ödenen hasarları, hasar ödeme sürecinde yaşanan sorunları anlattı ve Kahramanmaraş depreminden çıkarılan dersler ışığında belirlenen yol haritalarını paylaştı.
GÜLEN: 50 MİLYAR TL ÖDEDİK
Türkiye Sigorta Birliği Başkanı ve Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, sigorta şirketlerinin, deprem bölgesine 82 trilyon TL sigorta teminatı sağladığını belirterek, depremde ödenen hasarın DASK hariç 75 milyar TL olduğunu, bunun da 50 milyar TL’lik kısmının ödendiğini söyledi. Gülen, DASK’ın, deprem bölgesinde ödediği hasar da hesaba katıldığında 110 milyar TL sigorta sektörünün hasar ödediğini, bunun da 5,5 milyar dolar anlamına geldiğini vurgulayarak, “Bu rakam çok büyük gibi gelebilir ama toplam ekonomik zararın 100 milyar dolar olduğunu düşünürsek, aslında sigorta sektörü sadece zararın yüzde 5’ini karşılayabilmiş” dedi.
DASK’I ZORUNLU YAPMALIYIZ
Uğur Gülen, sigortalılık oranının artırılması ve sonraki olası depremde sigorta sektörünün, kamunun üzerindeki yükü alabilmesi için toplu bir çaba gerektiğini bildirdi. Bunun sadece sigorta sektörünün görevi olmadığını kamunun da üzerine düşen görevler olduğunu belirten Gülen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Benim kamudan istediğim bir şey varsa; DASK zorunlu bir sigorta ise bunun zorunlu olması lazım, yüzde 100 sigortalılık oranına ulaştırmamız lazım. Her konutun, her işyerinin DASK’a sahip olması gerekir. Bunu da belki cezalar belki de ödüller uygulayarak yapmamız lazım. Türkiye’de sigortacılık penetrasyonunu birazcık da zorlayarak arttırmak, daha sonra da bunu alışkanlık haline getirecek uygulamalar yapmamız lazım. Bizler bir kere müşteriyi yakaladığımız zaman, o müşteriyi artık sigortadan mahrum bırakmıyoruz. Ama şu ilk içeri girme adımını kamuyla birlikte yapmamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Tabii ki eğitimin de altını çizmek isterim.”
NECİPOĞLU: YETER Kİ, SİGORTALILIK ARTSIN
Neova Sigorta Genel Müdürü Neslihan Necipoğlu, depremde, sigorta şirketlerinin kapasitelerin çok altında hasarlar ödediklerini belirterek, “Keşke hem konutta, hem fabrikalarda, hem işyerlerinde sigortalık oranı çok daha yüksek olsaydı, katkımız çok daha büyük olsaydı diye düşündük” dedi.
Neslihan Necipoğlu, depremin 11 ili etkilediğini, 1999 depreminin altı kat büyüklüğünde bir alanın depremden etkilendiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Organizasyonu yapmanın güç olduğu bir depremdi, maalesef. Sigorta sektörü olarak bunun da üstesinden geldiğimize inanıyorum. DASK’ın yaptıkları muazzamdı, DASK’la sigorta şirketleri arasındaki koordinasyon, şirketlerin birbirleriyle olan koordinasyonu da gerçekten çok iyiydi. Dolayısıyla Türkiye’nin herhangi bir yerindeki depreme biz sigortacılar olarak hazırız; yeter ki, sigortalılık oranı artsın, biz kapasite buluruz.”
YAŞAR: YÜZÜMÜZÜN AKIYLA ÇIKTIK
TSB Başkan Yardımcısı ve Maher Holding Sigorta Gurubu Başkanı Ahmet Yaşar, dünyada geçen sene afetlerden kaynaklı hasarın 380 milyar dolar olduğunu, bunun da 118 milyar dolarının sigortalı hasar olduğunu belirterek, “Türkiye’de 103 milyar dolarlık hasarın sadece 5 milyar doları sigortalıydı. Elimizi tutan buydu işte. Bizim bu sigortalılık oranını arttırabilmemiz için farkındalığı hep birlikte arttırmamız lazım” dedi.
Ahmet Yaşar, TSB’nin, deprem sonrası yaptığı çalışmalar hakkında da bilgi vererek, şunları söyledi:
“Tüm sigorta şirketleri, sigorta aracıları, sigorta eksperleri ve sigortanın tüm paydaşları olarak bizim asli görevimiz, hasarları hızlıca tespit edip, hızlıca da ödemek. Depremde de çok hızlı hasar ödedik. Öyle ki, dünya sigorta piyasaları, bu kadar hızlı hasar ödenmesine şaşırdılar. Bu bizim asli görevimizdi ve yerine getirdik. Bunun dışında sosyal sorumluluklarımız vardı. İstisnasız bütün sigorta şirketlerimiz bölgede hem sosyal sorumlulukları yerine getirdiler, hem çok ciddi yatırımlar yaptılar, halen de yapmaya devam ediyorlar. Dolayısıyla gerçekten sigorta sektörümüzün yüzünün akıyla bu işten çıktığını düşünüyorum.”
OLASI AFETLERE HAZIRLIKLIYIZ
Ahmet Yaşar, sigorta sektörünün Kahramanmaraş depreminden çıkarttığı dersle, bundan sonraki olası depremlere de hazır olduğunu ifade ederek, “Marmara depreminde konuşuyorsak, bütün modellemelerimizi yeniden yaptık ve aslında en büyük dersimiz de bu oldu. Tüm sektör 2024 ve sonrası için aldığı reasürans korumalarını yukarı çıkardı. Bu kolay bir şey değil. Dünyada reasürans arzının azaldığı dönemde Türk sigorta sektörü iki üç misli maliyetler ödeyerek yüksek korumalar aldı. Önümüze çıkacak herhangi bir olası doğal afete hazırlıklı girdiğimizi söyleyebilirim.”
ÖLKEN: SİGORTANIN NE OLDUĞUNU ÖĞRENDİK
TSB Yönetim Kurulu Üyesi ve AXA CEO’su Yavuz Ölken, depremde; her 100 konuttan 50’sinin DASK sigortalı olduğunu, konut sigortalarında bu oranın çok düşük kaldığını, 4 milyon KOBİ’nin sadece 1,5 milyonunun sigortalı olduğunu, sanayi tesislerinde ise yüzde 95 sigortalılık oranı bulunduğunu belirterek, “Çıkarmamız gereken en önemli ders şu: Depremden hemen sonra ülkemizde sigorta satın alması arttı, üç ay sonra unutuldu. Bu daha ufak ölçekli afetlerde bir ay sürüyordu. Burada üç aya kadar gitti” dedi.
Sektörün sigortanın önemini anlatmaya çalıştığını ancak eğitimin içine sigortanın giremediğini vurgulayan Ölken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sigortanın üniversite eğitimine, lise eğitimlerine girmesi gerekiyor. DASK’ın bile yüzde 50-60’larda olduğunu düşünürsek daha yapacak çok işimiz var. Depremde ne öğrendik? Sigortanın ne olduğunu öğrendik. Hasar ödediğiniz zaman aslında yaraların büyük bir kısmı sarılabiliyor. İkincisi finansal olarak sigorta sektörünün güçlü olması gerektiğini öğrendik. Ama daha öğretilerimiz var. Özellikle sanayi kuruluşlarda riske hazırlanmanın yetersiz olduğunu öğrendik. İş sürekliliğinin hazır olmadığını öğrendik. Yeterli analizin yapılmadığını, güneş enerjisi panellerinin fabrikaların çatılarında olduğunu gördük. Risk yönetiminin eksik olduğu bir coğrafyadayız, Türkiye’de de benzerini yaşıyor diyebiliriz.”
HALEN GİDER KALEMİ OLARAK GÖRÜLÜYOR
Yavuz Ölken, Türkiye’de, sigortanın halen masraf, gider kalemi olarak görülmeye devam ettiğine de dikkat çekerek, “Bu algıyı kıramadık. Evet, bu bir giderdir, bir masraftır ama hayatımızı sürdürebilir kılmak için de önemli bir yatırımdır. Bunu aşmak için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Bütün meselemiz, sigortaya ayıracak aile bütçesinden bir şey buluyor muyuz, bulamıyor muyuz? Bence bunu hala çözemedik. Ben bunun ısrarla eğitimle tabana inmesi gerektiği kanaatimi paylaşmak isterim” dedi.
TUĞTAN: EKSİK SİGORTA GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKTI
Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mehmet Tuğtan, depremde eksik sigorta gerçeğinin ortaya çıktığını ve ciddi bir sorun haline geldiğini belirterek, Kahramanmaraş’ta, eksik sigorta nedeniyle çok ciddi mağduriyetler yaşandığını söyledi. Düşük prim tutarları ödemek için kendi varlıklarını daha düşük gösteren işletmeler gördüklerini ifade eden Tuğtan, “6 Şubat’tan sonra ben, sigortacılık sektörünün ortak bir gaye etrafında birleşerek, çok ciddi ve çok hızlı hasar ödediğini gördüm. Bugün bölgenin özellikle sanayi ve ticari kesiminin hızlı ayağa kalkabilmesinin belki de en önemli etkenlerinden bir tanesi bu” dedi.
TOPYEKÜN SAVAŞ GEREKİYOR
Mehmet Tuğtan, olası Marmara depreminin etkilerine de değinerek, Kahramanmaraş depreminde oluşan hasarın 105 milyar dolar olduğunu, Marmara’nın GSMH’dan aldığı pay düşünüldüğünde oluşacak hasarın beş katı bir orana çıkacağını vurguladı. Tuğtan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dolayısıyla aslında bir yerden başlamak gerekiyor. Bir kere en başta okullardan başlamamız gerekiyor. Küçük yaştan; çünkü depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz. Bugün artık yeni bir şey almanın maliyeti çok yüksek. O yüzden elimizdekini korumamız gerekiyor. Esas burası çok vurucu bence. Çünkü varlıkların fiyatını biliyorsunuz; yeniden sıfırdan bir şey edinmek o kadar zor ki, elimizdekini korumak da tam da sigortayla çok bağlantılı. Bizler sektör olarak farkındalık yaratmaya çalışıyoruz ama topyekün savaş gerekiyor. Eğitimde, müfredatta bunun ele alınması gerekiyor.”