Türk P&I Genel Müdürü Ufuk Teker, Rusya Ukrayna savaşının ve Karadeniz’de üst üste vurulan gemilerin sigorta piyasasına etkilerini değerlendirdi. Teker, “Sürekli batan veya büyük hasar alan gemiler var. Risk çok büyümeye başladı ve taşınabilir ölçülerin dışına çıkmaya başladı sigortacılar için” dedi.

Editör: AYTAÇ NALLAR
Türk P&I Sigorta Genel Müdürü Ufuk Teker, son dönemde Karadeniz’de yaşananların deniz sigortacılığı açısından sürdürülebilir bir durum olmadığını belirterek, “Sürekli batan gemiler veya büyük hasar alan gemiler var. Şu anda, o bölge için, primler iki üç katına kadar çıkmış durumda. Bu on katına, yirmi katına, otuz katına da çıkabilir. Çünkü risk çok büyümeye başladı. Artık taşınabilir ölçülerin dışına çıkmaya başladı sigortacılar için” dedi.
Ufuk Teker, Rusya Ukrayna savaşının deniz sigortacılığına ve son dönemde Karadeniz’de üst üste vurulan gemilerin sigorta piyasasına etkilerini değerlendirdi. Dünya deniz sigortacıları için en büyük tehlikenin jeopolitik belirsizlik olduğunu ifade eden Teker, “Sadece Ukrayna Rusya savaşı değil, paralelinde İsrail’in Gazze sorunu, Aden Körfezi üzerindeki Yemenli grup Husilerin gemilere füze ve dronlarla saldırıp etkisiz hale getirmeleri büyük belirsiz ortaya çıkardı. Kızıl Deniz ve Süveyş kanalının kullanımı neredeyse yüzde 60 oranında düştü ve onlarca milyar dolarlık büyüklükteki bir ekonomik etki yarattı” dedi.
KARASULARIMIZ HARP GREV BÖLGESİ DEĞİL
Son dönemde ise suda giden insansız deniz araçlarının, dronların ve füzelerin ticari filolara saldırması konusunun ortaya çıktığını ifade eden teker, “Bunun öncesinde Ukrayna-Rusya savaşı başladığında onlarca geminin limanlarda hapis kalması, hareket edemez hale gelmesi yine sigortacılarda milyarlarca dolarlık etki yarattı” şeklinde konuştu.
Ufuk Teker, deniz sigortalarından da bahsederek, deniz sigortacılığının gövde sigortaları ve sorumluluk sigortası olarak iki ana başlıkta değerlendirildiğini belirtti ve şunları söyledi:
“Gövde sigortalarının yanında mutlaka armatörler yıllık harp ve grev sigortaları adı altında, terör teminatı olarak kısaca adlandırılan, harp sigortalarını satın alırlar. Yıllık bir harp sigortası vardır. Harp sigortalarının sefer sahaları Londra’daki Harp Komitesi tarafından belirlenir. Eğer armatör politik olarak dengesiz olan yere gemisini gönderiyorsa sefer süresince 7 veya 14 günlük bir teminat satın alır ve buraya gittiğinde gemi, harp grev sigortası teminatı altında olur. Böylece başıboş mayınların veya dronların, füzelerin vereceği zarara karşı gemi, sefer müddetince teminat altına alınır. Türkiye’nin de komşusu bulunduğu Karadeniz’de, bizim karasularımızla tanımlanan bölge harp grev bölgesi değil.”
Ufuk Teker, son dönemde Karadeniz’de yaşananlara da dikkat çekerek, “Karadeniz’de ilk önce Türk bayraklı gemi Rus limanında dronlarla vuruldu ve bu gemi Türkiye’ye LPG’nin taşındığı bir Türk gemisiydi. İki gemi karasularımızın çok sınırında vuruldu. Türk karasularında olması bizim için çok daha hassas. Ülke güvenliği ve karasularımızın güvenliği anlamında çok hassas sonuçlar doğurabilir” dedi.
ASIL SORUN RUSYA’YA UYGULANAN AMBAGODA
Ufuk Teker, asıl sorunun ambargodan kaynaklandığını vurgulayarak, bu konuda şunları söyledi:
“Bulunduğumuz bölgede, Rusya ve Beyaz Rusya’nın da içerisinde bulunduğu bir ambargo süreci var. Karadeniz’in içerisinde G7 ülkelerinin Rusya’ya karşı uygulamış olduğu petrol ihracı sebebiyle ambargo var. Bu ambargo, petrolle başladı ama daha sonra demir-çelik ürünleri, petrokimya ürünleri derken şu anda çok geniş spektrumda bir ambargo, komplike bir ambargo mekanizması var. Eğer ki gemi, ambargolu bir yük taşıyorsa sigorta teminatını sakatlamış oluyor. Bu gemilerin sigortası olmasa boğazlardan geçişine ve Türk karasularına girmesine izin verilmez. Sigortacı, geminin, ambargolu yük taşıyor olduğuna kanaat getirirse teminat sağlamaktan imtina edecektir ki, ediyorlar da. Oluşacak büyük bir çevre felaketinde Türk kıyıları etkilenirse çok büyük sıkıntılar çıkar. Hem gemi sahipleri hem de kıyı devletleri, otoriteler bu konularda çok hazırlıklı ve bu süreçleri takip ediyor olmaları gerekiyor. Olası bir durumda oluşabilecek mağduriyetlerin boyutları çok yüksek olabilir.
DÜNYANIN YARISI SOĞUKTAN, YARISI AÇLIKTAN ÖLÜR
Rusya ile ticareti dünya sigortacılık sisteminin desteklemediğine de dikkat çeken Teker, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Karadeniz’in kuzeyi zaten riskli bölge, savaş bölgesi olarak dizayn edilmiş durumda ve harp sigortacıları buraya giderken ek prim talep ediyorlar. Yani normal yıllık harp sigortasına, o riskli bölgelere girince ek prim talep ediyorlar. Bugünlerde de dünya deniz ticareti savaşlardan doğrudan etkileniyor ki, bu hiç uygun değil; ticareti etkiler. Bugün denizcilik olmasın, deniz ticareti, deniz taşımacılığı olmasın; dünyanın yarısı soğuktan ölür, yarısı açlıktan ölür. Eğer ki, iki ülke arasındaki bu tarz çekişmeler veya savaş durumları denizciliği etkilemeye başlarsa; denizciler savunmasız oldukları için o bölgeye gitmemeye başlarlar. Giderlerse de çok yüksek navlun ücretleri talep ederler. Sonuçta, bu hem mal fiyatlarında inanılmaz yukarıya gidişlere sebebiyet verir veya mal ve hizmete ulaşamamaya sebebiyet verir. Çok tehlikeli bir durum dünya ticareti için.”














