TSB’nin, 13. Sigorta Haftası kapsamında düzenlediği 3. Uluslararası Sigorta Zirvesi’nde konuşan Uğur Gülen, sigorta koruma açıklarına değindi. Kahramanmaraş depremindeki koruma açığının yüzde 95 olduğunu belirten Gülen, “dünyanın hiçbir yerinde bunlar yüzde yüz olarak korunmuyor. Yüzde 25-30’larda korunma sağlamak bence dünya ortalamasını yakalamak anlamına geliyor” dedi.
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Uğur Gülen, zorunlu afet sigortasının, sigorta korum açığını kapatmada önemli bir ürün olacağını söyledi. TSB’nin, 13. Sigorta Haftası kapsamında düzenlediği 3. Uluslararası Sigorta Zirvesi’nde konuşan Uğur Gülen sigorta koruma açıklarına değindi.
Koruma açığının, sigortalanabilir risklerde, riskin ne kadarının sigorta sektörüne transfer edildiği, ne kadarının henüz edilmediğini gösteren bir tanım olduğunu belirten Gülen, “Örnekle anlatmak gerekiyor, Kahramanmaraş depreminde toplam ekonomik hasar 106 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aslında 106 milyar dolarlık ekonomik kayıp sigorta sektörüne transfer edilebilir ve deprem sonrasında 106 milyar dolar sigorta sektörü tarafından ödenebilirdi. Bunun sadece 6 milyar doları sigorta sektörü tarafından ödendi, 100 milyar doları sigortasızdı. Bu açıdan baktığımızda Kahramanmaraş depremindeki korunma açığı yüzde 95 diyebiliriz” dedi.
4 ÖNEMLİ ALANDA KORUMA AÇIĞI VAR
Uğur Gülen, birçok alanda koruma açığı olduğuna değinerek, bunlardan 4’ünün etkili olduğunu söyledi. Bunların başında da doğal afetler ve iklim değişikliği kaynaklı koruma açığı olduğunu vurgulayan Gülen, şunları söyledi:
“Bu arada dünyanın hiçbir yerinde bunlar yüzde yüz olarak korunmuyor. Yüzde 25-30’larda korunma sağlamak bence dünya ortalamasını yakalamak anlamına geliyor. Bir diğer açık ise emeklilik dönemindeki emeklilik gelir açığı. Çünkü emekli olduktan sonraki dönemde gelirimizin azaldığı dönem için bugünden tasarruf etmeye başlayabiliriz. Bu açığın da tamamlanması lazım ki tamamlayıcı emeklilik gündemde. Bir diğer açık, sağlık açığı, çünkü kronik hastalıklardaki artış ve ömrün uzaması sağlık ihtiyacını ciddi bir şekilde arttırıyor. Bir diğer açıkta aslında her gün yaşadığımız, henüz farkına varmadığımız, gelecekte bizi daha derinden sarsacak olan siber ve üretken yapay zeka kaynaklı risklerden kaynaklı açıklar olacak.”
AFET SİGORTASI KORUMA AÇIĞINI KAPATACAK
Zorunlu afet sigortasının doğal afet ve iklim değişikliği kaynaklı riskleri sigorta sektörüne transfer eden faydalı bir uygulama olarak nitelendiren Gülen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü vatandaşımızın ihtiyacı olan bu koruma açığını zorunlu sigorta kapsamında yürürlüğe sokup, bu riski sigorta sektörüne transfer eden, oradan da dünya reasürans piyasasına transfer eden bir uygulama. Zorunlu deprem sigortası 1999 depreminden sonra devreye alınmıştı. 20-25 yıllık bir ürün. Hala zorunlu olmasına rağmen toplam penetrasyonumuz yüzde 50’ler civarında. Yani gideceğimiz çok yol var. Zorunlu afet sigortası sadece depremi değil doğal afetleri de kapsayacak. Buna ikincil afetler dediğimiz ve frekansı daha yüksek olan fırtına, sel, orman yangını gibi bütün afetleri de kapsaması aslında daha büyük bir güvence sağlayıp, koruma açığını kapamasında çok önemli bir ürün olacak.”
FİNANSAL ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK İSTİYORUZ
Uğur Gülen, trafik sigortasına da değinerek, “Sigorta sektörü finansal öngörülebilirlik istiyor. Finansal öngörülebilirliğin temeli, trafik sigortasının maliyetini oluşturan üç tane unsur olan bedeni hasarlar, maddi kayıplar, değer kaybının tanımlı bir hale getirilmesi ve uzun sürelerde sonuçlanmadan kısa bir vadede sonuçlanarak aslında finansal öngörülebilirliğin sağlanmasını istiyor. Zaten bu sağlandıktan sonra tarife olmuş, serbest olmuş çok da önemli değil. Esas istediğimiz finansal öngörülebilirliktir. Sigorta sektörü zorunlu bir üründen zarar etmek istemiyor” dedi.