Doğa Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Kırmızı, afetlerde kadercilik anlayışının terkedilmesi gerektiğini belirterek, “Yaşadığımız afetlerin ardından sigorta oranlarında kısa süreli artış yaşansa da sadece afet sonrasında değil sigortanın her zaman ihtiyaç duyulacak bir gereklilik olduğu unutulmamalı” dedi.
Doğa Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Kırmızı, afetlerde kadercilik anlayışının terkedilmesi gerektiğini söyledi. Maddi kıymetlerde en önemli finansal tedbirin sigorta olduğunu belirten Kırmızı, Kahramanmaraş’ta ve depremden etkilenen diğer illerde beklenen toplam maddi hasarın gerçek boyutunun hasar tespit çalışmalarının tamamlanması ile belli olacağını, bugüne kadar yapılan çalışma ve incelemelerde deprem öncesi alınacak önlemlerin ve maddi harcamaların, deprem sonrasında yapılacak düzenleme ve maddi kayıplardan 20 kat daha etkili olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti.
SİGORTA ORANINDA KISA SÜRELİ ARTIŞ
Nihat Kırmızı, felaketler yaşanmadan önce maddi kayıpların önüne geçmek için alınacak en önemli finansal tedbir sigortadan geçtiğini ifade ederek, “Depremden etkilenen illerde zorunlu olarak yaptırılması gereken DASK oranının yüzde 50 seviyelerinde, DASK limitlerinin yeterli olmadığı durumlarda devreye giren konut sigortasında ise sigortalılık oranının ise yüzde 6 seviyesinde olduğu görülüyor. Yaşadığımız afetlerin ardından sigorta oranlarında kısa süreli artış yaşansa da sadece afet sonrasında değil sigortanın her zaman ihtiyaç duyulacak bir gereklilik olduğu unutulmamalı. Sigorta sektörü olarak yükümlülüklerimizin farkındalığı ile sigortalılarımıza güvence sağlamaya her zaman devam edeceğiz” dedi.
Türkiye’nin deprem gerçeği ile yaşamasına rağmen deprem bilinç düzeyinin gereken seviyede olmadığına dikkat çeken Kırmızı, “Kahramanmaraş depremlerinde yaşadığımız acılar bize bir kez daha gösterdi ki; deprem gerçeği ile yaşamaya alışmış bir ülke olsak dahi ülkemizin hangi coğrafyasında yaşanırsa yaşansın, deprem öncesinde alınan önlemlere, deprem anında yaşanılanlara ve deprem sonrasında oluşan belirsizliklere bakarsak ülkemizin deprem bilincinin, fiziksel ve ekonomik tedbirlerin gereken düzeyde olmadığıdır” şeklinde konuştu.
DEPREMİN DOĞA OLAYI OLDUĞU KABUL EDİLMELİ
Afetlerde kadercilik anlayışının terkedilmesi gerektiğini vurgulayan Kırmızı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her afetten sonra sıkça karşılaştığımız kadercilik yaklaşımından kurtularak; bilim ve tekniğin gerektirdiği işleri yapmak, risk yönetimini devreye almak hayati önem taşımakta. Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmeli, denetimsizliğin önüne geçerek mevcut yapı stokunun durumu tespit edilerek iyileştirilmesi, onarılması, güçlendirilmesi veya yeniden yapılmasına karar verilmeli. Yapılacak denetim ve incelemelerde; binanın zemin özellikleri, taşıyıcı sistem türü, kat sayısı, plan şeması, yaşı, konsol özellikleri, kullanım amacı, rutubet durumu, tadilat durumu ve yapısal hasarlar göz önüne alınmalı.”