Gayrimenkulde Gelişen Trendler Raporu açıklandı. Kovid-19 döneminde gayrimenkulde gelişim çarpıcı şekilde ortaya konuyor. Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa raporuna göre gayrimenkul profesyonelleri, evden çalışmanın ve e-ticaretin yaygınlaştığı ve uluslararası seyahatlerin azaldığı bir dünya fikrine alışmaya başlıyor. Bu değişimlerin tümü, sektörün, müşterilerine hizmet sunma ve faaliyetlerini gerçekleştirme şekillerini kökten etkiliyor. Gayrimenkul getirilerinin güvence altına alınması sektörün henüz cevap bulamadığı en önemli sorunlardan biri.
Editör: Serdar Yiğitol
PwC ve Urban Land Institute’ın gayrimenkul sektörünün farklı boyutları ile ele alan araştırması Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2021 Raporu açıklandı. Bu yılın Gayrimenkulde Gelişen Trendler araştırması değişim içindeki bir sektöre işaret ediyor. Özellikle de kovid-19 bu değişimi en çok tetikleyen unsur. Raporun özetinde, 2020’de ilk olarak ağır bir durgunlukla ve şimdi de yeni bir salgın dalgasının yarattığı tehdit sebebiyle yavaş ilerleyen, kırılgan bir ekonomik toparlanma ile karşı karşıya olan Avrupa gayrimenkul sektörünün zorlu bir dönemden geçtiği belirtiliyor. Özetle, Gayrimenkulde Gelişen Trendler Raporu’ndan çarpıcı başlıklar şöyle:
Kovid-19’a rağmen gayrimenkul sektörü hâlâ düşük veya negatif faiz oranlarında bile makul getiri elde edilebilecek yatırım alanlarından biri olarak görülüyor. Geleneksel olarak kurumsal sermayenin ekonomik belirsizlik dönemlerinde gayrimenkul sektörüne yönelme eğilimi, küresel finansal kriz sonrasında olduğu gibi bir kez daha kendini gösteriyor.
Gayrimenkul Getirileri Nasıl Güvenceye Alınacak?
Bununla birlikte, Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa araştırmasının katılımcıları pandeminin, ofis ve perakende getirilerini ciddi anlamda tehlikeye sokarken diğer yandan da uzaktan çalışma ve e-ticaretin yaygınlaştığı bir dünya yaratarak gayrimenkulün bu iki ana sektöründe uzun süredir devam eden trendleri hızlandırdığının farkında.
Gayrimenkul getirilerinin güvence altına alınması sektörün henüz cevap bulamadığı en önemli sorunlardan biri. Rapora göre, kovid-19 ve kiraların ödenememesinden kaynaklanan yaygın sorunlar daha fazla yatırımcıyı ve yatırım yöneticisini, otomatik olarak, gayrimenkul sektöründeki tahvil benzeri araçların ötesinde düşünmeye zorlayarak, kiracıların operasyonel risklerini değerlendirmeye teşvik ediyor.
Ofisten çalışma trendi ve şirketlerin yeni dönemde ofislerini konumlandıracakları kentler sebebiyle kovid-19 ve sonrası dönemde ortaya çıkacak fırsatlar konusunda bir tartışma şimdiden başladı. 2021’de birçok yatırımcı için “güvenli bölgelere kaçış”, ulusal sınırların ötesine geçen teknolojiyi içeriyor. Sektör sıralamasında en çok öne çıkan iki gayrimenkul alanı lojistik ve veri merkezleri. Her iki alan da kovid-19’un güçlendirdiği olumlu eğilimlerden biri olarak görülen dijitalleşmenin Avrupa’da artan hızından faydalanacak. Öne çıkan sektörlerden biri olan konut kiralama, getiri güvencesi ile ilgili sorunlar sebebiyle günümüzde gözden düştü.
Özel Fonların Yatırım Stratejisi
Söylemek için henüz çok erken olsa da Avrupa gayrimenkul sektörü, özel fonlar veya ürünler aracılığıyla yatırım stratejisini belirlemek yerine yavaş yavaş sosyal etkiyi stratejilerinin ayrılmaz bir parçası haline getiriyor.
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa raporuna göre gayrimenkul profesyonelleri, evden çalışmanın ve e-ticaretin yaygınlaştığı ve uluslararası seyahatlerin azaldığı bir dünya fikrine alışmaya başlıyor. Bu değişimlerin tümü, sektörün, müşterilerine hizmet sunma ve faaliyetlerini gerçekleştirme şekillerini kökten etkiliyor.
İklim Değişikliğinin Etkisi En Önemli Faktör
Çevre ile ilgili öncelikler geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sektör liderleri, iklim değişikliği ve çevrenin gelecek otuz yıl boyunca gayrimenkul sektörü üzerinde en büyük etkiye sahip olacağını düşünüyor. Bu yılki fark ise, genel bir Çevresel, Sosyal ve (Kurumsal) Yönetişim gündeminin bir parçası olarak söz konusu riskleri azaltma konusunda aksiyon alınmasının aciliyetin artmış olması.
Tüm sektörlerde olduğu gibi gayrimenkul sektörü de küresel pandemi ve bunun ekonomide yarattığı etkilerden kaynaklanan büyük değişimler ile karşı karşıya. Ofisten çalışmanın geleceği ile ilgili belirsizlikler en güncel konulardan biri ancak kovid -19’un Avrupa gayrimenkul sektörü üzerindeki etkileri çok kapsamlı. Hepsinin ortak noktası ise krizin, sektörde iş yapış şekillerinde ve gayrimenkul yatırımcıları ve yöneticilerinin yaklaşımlarında salgın öncesinde ortaya çıkmaya başlayan trendleri hızlandırması oldu.
Gayrimenkul Sermaye Piyasaları
Kovid -19, Avrupa gayrimenkul sermaye pazarlarını derinden sarstı. Bu sarsıntının etkisi halen tam olarak netleşmese de küresel finansal krizin yarattığı etkilerden oldukça farklı olacak gibi gözüküyor. Sektör liderleri öz sermaye ve borcun eskisi kadar bol olmayacağını düşünüyor. Henüz yorumda bulunmak için erken olsa da gayrimenkul için yeterli sermaye var ve lojistik ve konut alanlarına yeterince sermaye yöneldiği için oldukça popüler olan bu iki segmentte getiri baskısı bile görülebilir. Sermayenin bol olduğu ve aşırı düşük faiz oranlarının varlık değerlerini desteklediği ve yatırımcıların temel varlık talebini teşvik ettiği bir dönemden geçsek de gayrimenkul getirilerinin istikrarı ve varlık sahiplerinin, oldukça operasyonel bir varlık sınıfı olan gayrimenkul varlıklarını yönetme becerileri soru işareti olmaya devam ediyor.
Geleceğe Yönelik Fırsatlar Nerelerde?
Kovid-19, sektörde geleceğe yönelik fırsatların nerelerde olduğuna dair tartışmayı tetikliyor. Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa araştırmasına katılanların büyük çoğunluğu büyük kentlerin toparlanacağından şüphe duymuyor. Ancak birçoğu virüsün, ofisten çalışma ve Avrupa’lıların ikamet edecekleri kent ile ilgili tercihleri üzerindeki etkisinin devam edeceğini düşünüyor. Bu durum, ulaşım altyapısı iyi olan küçük kentlerin lehine olabilir. Ulaşım ağı, katılımcıların kent seçerken göz önünde bulundurdukları açık ara en önemli faktör. Kent merkezi yerine daha geniş ve ekonomik alanlara yönelme ve esnek çalışma eğilimleri ile birlikte, ulaşım ağı gelişmiş orta büyüklükteki kentlerin öne çıktığını göreceğiz. Dijital ağa bu sene daha fazla önem verildiğini de vurgulamak gerekiyor. Bu sene katılımcıların yüzde 43’ü gelişmiş dijital ağın “çok önemli” olduğunu söylerken bu oran geçen sene yüzde 32’idi.
Konaklama Segmentinde Duraklama
Kovid-19, diğer hiçbir segmenti konaklama segmenti kadar ani ve sert bir şekilde etkilemedi. Birçok otelin rezervasyonları ve gelirleri bir gecede pandemi öncesine göre büyük oranda azaldı. Farklı kapsamdaki seyahat yasakları veya kısıtlamaları sebebiyle otel rezervasyonları büyük oranda azaldı ve ancak yavaş bir şekilde toparlanmaya başladı. Avrupa’da rezervasyonlar, önceki yıla göre yüzde 40 oranında azaldı. Eşi görülmemiş bu durum özellikle, temel gelir kaynağı seyahat ve turizm olan ülke ekonomilerini ve gayrimenkul pazarlarını olumsuz yönde etkiliyor. Turizm ve seyahat, doğrudan ve dolaylı olarak Avrupa GSYİH’sinin yüzde 9,1’ini oluşturuyor. Ancak Yunanistan (yüzde 20,8), Portekiz (yüzde 16,5), İspanya (yüzde 14,3) İtalya (yüzde 13) ve Türkiye (yüzde 11,3) gibi ülkelerde bu oran daha fazla.
Kovid-19 Ofisleri Nasıl Etkileyecek?
Gayrimenkul sektöründe bu yılın en büyük ve ilgi çekici gündemi, muhtemelen geleceğin çalışma şeklinin nasıl olacağı ve bunun ofisleri nasıl etkileyeceği oldu. Ofisten çalışmanın en katı savunucuları bile kovid-19’dan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını kabul ediyor. Sektörün gideceği yön büyük oranda ofisin geleceğine bağlı. Şehir merkezlerindeki ofisler, yüzde 75 ile katılımcıların çoğunun en aşina olduğu alan. Bunu, yüzde 44 ile özel konut kiralamaları oldukça geriden takip ediyor.
Kovid-19’un uzaktan çalışmayı desteklediği konusunda bir fikir birliği mevcut. Araştırmaya katılanların yüzde 91’i ister evden ister eve yakın yerlerde çalışma olsun, uzaktan çalışmanın gelecekte daha fazla gündemde olacağını belirtiyor. Bununla birlikte, katılımcıların yüzde 71’i, genel merkez ofislerinin yetenekleri çekme ve şirket kültürünü geliştirme üzerinde kritik öneme sahip olduğunu düşünüyor. Katılımcıların yaklaşık yarısı önümüzdeki üç ila beş yıl içinde esnek veya ortak çalışma ofislerinin portföylerde daha fazla yer alacağını ve şehir merkezlerinden uzakta veya küçük bölgelerde bulunan uygun konumlardaki ofislere yönelik talebin artacağını düşünüyor.